23 Ağustos 2024 Cuma

Bir zamanlar karavanda

Hatırlıyorum.



Karavanı aldığımız ilk yaz, hevesle sınırın dışına çıkacağımız günü bekliyoruz. Çekme karavanla ilerlemek güç olur belki diye, hedefi kısa tutmuşuz. Dedeağaç'ta (Alexandrapolis) konaklayacağız. Tam iki hafta. Kamp yetkililerinin bundan haberi yok elbette. Meramımızı anlattık. Bize park edebileceğimiz bir yer gösterdiler. Sandalyelerimizi çıkardık. Sırtımızı karavana verdik. Annemin yolluk olarak verdiği et kavurma ve zeytinyağlı yaprak sarmaları götürdük. Akşama doğru bize iki hafta boyunca konaklayacağımız parseli gösterdiler. Karavanı park ettik. Ama yapılacak iş çok. Çardak kurulacak. Çünkü karavanın sabit bir tentesi yoktu. (Temin edene kadar da sattık, gitti.)  Masa, sandalye, hamak, şezlong tüm yayıntılar kurulacak, yerleşecek. Yan komşu Oresteidalı çıktı. Altmışlarında bir çift. Aileleri Edirne'den göçmüş sınırlar yeniden belirlenirken. Evde Türkçe konuşulurmuş. Dolayısıyla iletişimi sağladık. Hemen yerleşmemize yardım ettiler. Kadın koluma girip bana kamp yerini gezdirdi. Plaj, kafeterya, mutfak... 



Hatırlıyorum. 

Komşumun tuvalet yerine kenef dediğini. Ne güzel komşuluk yapacaktık diyerek sahiden üzüldüğünü. Yirmi yıldır aynı parsele gelip karavanlarını park edip 15 Ağustos'a kadar kaldıklarını. 

Hatırlıyorum. 

Ağustosun yarısı yaz yarısı güz, dedi. Öyle inanmış. Ertesi gün vedalaştık. Giderayak bize çipuro bile verdi. Çipuro uzo gibi değil, çok daha sert. Sek içiliyor. Buzdolabında yıllarca durdu o çipuro, içilmeden. Biz yerleştik ertesi gün. Kampın en güzel parseli dediği yerin kıyısına. Semadirek manzaralı yerimiz pek güzeldi. Plaja yakın, yürüme mesafesi. Uzun kavak ağaçları sayesinde tente ya da çardak olmaksızın da gölgeydi. İki ağaç arasına gerdiğimiz hamak benim için şahane bir dinlenme ve kitap okuma yeriyken henüz birinci sınıftan ikiye geçmiş kızım için bir nehrin üstünde seyreden kanoydu. Elindeki şaplakla kürek çekiyor kim bilir hangi hayalin peşinde koşuyordu. Biz o yaz çok eğlendik. İkinci hafta kızımla baş başa kaldık. İlk kez gece denize girmenin zevkine vardı. Kendisine bir Türk arkadaş buldu. Kankalığın dibine vurdu. Ben ilk kez o yaz, dikkatle bakıldığında ağustosun yarısından sonra yaprakların döküldüğünü fark ettim. Komşum belki de haklıydı. O günden beri ağustosun "yarısı yaz, yarısı güz" bir kalıp gibi aklımda, yerleşti. Bence o bunu böyle ifade etmedi, ben çevirdim zihnimde daha kısa ve şiirsel bulduğum için. 

Şimdi niye hatırladım bunca şeyi diyecek olursan, yanıtım belli. Tam da o günlerin içindeyiz güzel arkadaşım. Yazın kavrula kavrula, gece inceden ürpere ürpere güze doğru yol alıyoruz. Ötesi yok. 

2 yorum:

  1. Ağustosun yarısı yaz yarısı güz bizde deriz ki eskiden gerçekten böyleydi. Ama artık yazlar ekime kadar devam ediyor. Eylülde çok sıcak oluyor marmara bölgesinde.
    Bizim de karavanımızın olduğu zamanı çok özlüyorum. En kısa zamanda tekrar almak istiyoruz ama kısmet işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karavanın keyfi ayrı. Dilerim yeniden kısmet olur, sağlıkla gezersiniz. Kullanabilir miyim emin değilim ama ben de zaman zaman küçük bir motokaravan hayali kuruyorum.

      Sil