0.Şu sıra canım çok sıkkın. Okuyorum ama yazamıyorum. Kafamın içinde bir sürü fikir dolanıyor, onlarca yarım kalmış paragraf... Bu ay bloğa yazdığım tek bir özgün yazı yok. Senem Tepe'nin kaleminden kendi yazı yolculuğu, bir Şükrü Erbaş şiiri ve yazarların yazma önerileri... Tembelim ama sorumsuz değilim. Kendime verdiğim "ayda sekiz yazı" sözünü tutuyorum. Bunu fark etmek utandırıyor beni. Maddeler halinde ilerleyebileceğimi düşünüyorum. (İşin aslı bazı bloglarda gördüğüm -özellikle Hikmet Hükümenoğlu'nun Okuma Notları- bu maddelerle yazma işini günün birinde yapmak istiyordum.)
1.Dün Cazkedisi dergisinin ikinci sayısı geldi. Çanakkale'ye gelen diğer dokuz sayı Kedikulağı Kitabevi'nde şiir severleri bekliyor. Hüseyin Peker, ilk sayıda Türk Şiirinin 'H'lerden Çektiği başlıklı yazısına sığdıramadığı şairleri yazmaya devam etmiş: türk şiirinde "H"lerin ardı arkası kesilmez
Bir de yeni bölüm var: genç kedi Hülya Deniz Ünal köşesinden genç şairleri gözetliyor. İlgiyle okudum.
Hakan Cem'in kaleme aldığı kyoto'dan istanbul'a satori şiiri haiku yazısı, uzun süredir bloğa haikuyla ilgili yazmak istediğimi hatırlattı.
2.Cazkedisi'ni karıştırırken bir yeni edebiyat dergisi daha geldi postayla: Öykülem. Sevgili Eyüp bir sayısını da bizim dükkâna hediye göndermiş, sağ olsun. Okuma köşesine, diğer dergilerin yanına koydum. Bekleyen hastaların korkusunu, gerginliğini alır, bolca okunur ümidiyle... İçinde o kadar çok sevdiğim öykücü vardı ki, nereden kimden başlayacağımı bilemedim bir an. Mehmet Fırat Pürselim'in Katmer öyküsünü okudum önce. Hazır sayfa açıkken yan komşusu Onur Çalı'nın Beni Niye Kırıyorsunuz? ile devam ettim. Bir koşu Hakkı İnanç'ın kapısını çaldım. Köpekler'i okudum hevesle. Güzel bir ilk sayı. Kaçırmayın.
3.Ve Sarnıç Öykü kapandı. Edebiyat dergilerinin, kitabevlerinin vedası hüzün veriyor insana. Türkiye'de dergicilik hiç kolay iş değil. Kemikleşmiş okur kitlesi olmayan, yeterli reklam desteği alamayan dergilerin uzun yıllar ayakta durması zor. İşin tuhaf yanı öykülerinin o dergilerde yayımlandığını görmek isteyenlerin sayısı, o dergilerin düzenli okur sayısından fazla (tahminimce). İtiraf etmek gerekirse ben de onlardan biriyim. Sıkı bir Sarnıç okuru değildim. Birkaç sayısını almıştım sadece. Okur olarak onlarca dergiyi almaya, okumaya ne zaman yeter ne de para... Haliyle seçiyor insan, dosya konusuna göre, içindeki yazarlara göre... Bu yüzden Sarnıç'ın vedasının ardından sosyal medyada kimilerince yapılan yorumların okurun bünyesine hak ettiğinden fazla suçluluk zerk ettiğini düşündüm.
Sarnıç Öykü veda etti ama şu hayatta pek az şey beni mart ayında Mevsim Kadar Sıcak Öpücükler isimli öykümün yayımlanacaklar listesine girdiğini haber almam kadar sevindirdi. İlk kez bir öykümün yayımlanmasını beklerken derginin kapandığı haberini aldım ancak bu yürüyüş devam edecekse eğer son olmayacağı kesin.
Sarnıç Öykü veda etti ama şu hayatta pek az şey beni mart ayında Mevsim Kadar Sıcak Öpücükler isimli öykümün yayımlanacaklar listesine girdiğini haber almam kadar sevindirdi. İlk kez bir öykümün yayımlanmasını beklerken derginin kapandığı haberini aldım ancak bu yürüyüş devam edecekse eğer son olmayacağı kesin.
4.Kahveyi azaltmalıyım. Çarpıntı yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder