Tezgâhlarda hâlâ tarla domatesine, kavuna rastlasam da artık resmi olarak güzün içindeyiz. İnstagram'da rastladım sanırım. "Çirkin sebzeler mevsimi geliyor," diyordu biri. Çok da katılmıyorum aslında ama yaz mevsimindeki bereket yok galiba kış aylarında. Karnıbahar, brokoli, ıspanak, kereviz, pırasa, lahana... Dön baba dön.
Kızım ıspanak ve pırasayı hiç sevmiyor. Kerevizin kokusuna dahi katlanamıyor. Lahanayla da arası pek hoş değil. Coleslaw salatası bile yemiyor. Belki bazen turşu çıtır çıtır, yemeğin yanında.
Dün akşam çirkin sebzelerden girip bireysel seçimlere dayanan uzun sayılabilecek bir yazı yazdım. Meğer internet bağlantım kesilmiş ve blogger ancak yukarıdaki iki kısa paragrafı kaydedebilmiş. Evdeki laptop sıkıntılı. Diğer tüm cihazlar kesintisiz, sıkıntısız internete bağlıyken o damdan düşer gibi düşüyor, pek çok defa bloğa yazdığım yazılar kaydedilmeden kör kuyulara düştü.
Bazı kelimelerin ağızdan hiç çıkmadan kör kuyulara atılması gerekiyor zaten. Bilirsiniz, bazen birileriyle yan yana işbirliği içinde çalışmanız gerekir ama o uyum, şeffaflık, netlik, güçlendiren iş birliği ihtiyaçları bir türlü karşılanmaz. Bir gönüllü oluşumun içinde tam da beni bu hâllere sokan partner var. Zaman zaman ayrılmayı bile düşündüm. Çünkü şeffaf olmamama hâli bana hiç iyi gelmiyor. Yaptığım iş, verdiğim emek, alınan sonuca baktığımda kendimi hiç de hevesli bir yerde bulmuyorum. Bugünlerde belki de buna dair bir karar almam gerekebilir. Ya hiçbir şey olmamış gibi, bu üslup problemini görmezden gelerek devam edeceğim ya da ayrılacağım. Belki hızlı belki yavaş, belki görev süresi sonunda, belki öncesinde, bilmiyorum. Bildiğim şu: hevesim kaçmış durumda. Beni daha çok heyecanlandıran başka hayaller dönüp duruyor kafamda. Daha çok okumak yazmak örneğin. Kendi kaynaklarımı doldurmak, umutla, güzelliklerle... Bazı buluşmalardan hangi duygularla ayrıldığına daha çok dikkat etmeli insan? O mekânı dolduran kimselerin duygu evreninde bıraktığı hisleri... Bu seçim yapmak için iyi bir yerdir belki de. Ne dersiniz?
Selam kış sebzelerin çirkin dendiğini ilk defa duydum. Kereviz yemeğine yatılı giderim. Salatası ayrı güzel. Karnabahar salatası, fırında grateni beşamel soslu. Lahana dolması turçusu, yemeği ayrı güzel. Brokali salatası pırasa keza. Pırasa böreği zeytinyağlısı ayrı güzel. Benim ıspanaklı aram yoktur. Böreği salatasını severim. Yazın biz okuyalım. Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilBen de sebzeciyim. Hemen hepsini çok seviyorum. Ayva ve portakal suyuyla pişmiş kerevize ben de bayılıyorum. Küçük bir kereviz alıp sırf kendim için yapıyorum hatta. Sizin yemek isimlerini görünce ağzım sulandı :)
SilÇirkin sebzelerin hepsini çok seviyorum ve uzay boşluğunda kaybolan yazıyı da çok merak ettim. Ben de direkt blog sayfasından yazıyorum, aslında epey riskli. Sık sık kaydetmek gerekiyor. Hayat kısa ve insanın kendine iyi gelmediği ortamlarda duracak/ birlikte zaman geçirmek istemediği insanlara vakit ayıracak kadar zamanı yok. O yüzden seni ne mutlu edecekse kalbinin sesini dinle derim ❤️ Sevgilerimi yolluyorum.
YanıtlaSilKaybolan yazının yeniden yazımı bu Nilüfer. Kaybolan, bu duruma ait ayrıntılar ve kelime öbekleri. Öz'ü budur velhasıl. Kalbimin sesini dinliyorum. Karar vermek için biraz daha zamana ihtiyacım var. İyi dileklerin için teşekkür ederim.
Sil