21 Haziran, en uzun gün.
Bir vaat gibi, milad gibi bekliyor takvimin ortasında. Gün ışığının tadını çıkaracağımız, ev içlerinden parklara, sahillere taşacağımız sarı sıcak günleri muştuluyor.
21 Haziran, en uzun gün.
İçinden iyimserlik taşıyor, yaz konserleri, buluşmalar, kalabalık sofralar, çıkılacak tatiller, gevşek zamanlar...
Bir zamanlar sevdiğim biri, her 21 Haziran'da kış geliyor, derdi. Henüz denize dahi girmeden gamlı baykuş misali kışın geleceğini haber vermesine kızardım içten içe. Her yaza girerken söyleniveren bir espri gibi çıkıvermişti o yaz ağzından. Ertesi yaz, bir ertesi yaz, yeniden. O günlerde bu sözlerin gerisinde ne yattığını henüz kavrayamamış, dile getirememiştim. Şimdi bunca yıl sonra söyleyebilir miyim, emin değilim. Beni rahatsız edeni tarif edebilirim olsa olsa. Bugünden geriye baktığımda, hayata temkinli bakan yanının hiçbir koşulda elini bırakmamasından, boğazından ellerini çekmemesinden rahatsızlık duyduğumu söyleyebilirim pekala. Nafile telaşlarını bana nasıl bulaştırdığını, aslında mevcut olmayan tehlikelere karşın biteviye çabalarını, beni nasıl yorduğunu, ilişkiyi bitiren kasvetini, boğuculuğunu. Çünkü iyi ve güvenilir olmak yetmez bazen. Bazen insan ferahlık ister eşyalar, nesneler ve özneler arasında. Fırtınaya karşı yürümek yerine bir yere çökmek ve geçmesini beklemek ister. O fırtınanın içinde sana güçlü ve dimdik durmanı salık edeni değil, seninle beraber yere oturup bekleyeni görmek ister. Duygulardan korkmayanı, her şeyi halletmeye çalışmayanı bulmak ister yanı başında. Ömür denilen yolculukta geride bıraktığımıza, kısalana bakanı değil, yaklaşmakta olanın, içinden geçilenin iyimserliğini, neşesini içinde taşıyanı, çoğaltanı bulmak ister. O yüzden bazı gidişlerin sebebi anlaşılmaz dışarıdan. Bazı gidişler hiç pişmanlık vermez. Bazı gidişler yerine konulanın, varılanın geçici kötülüğüyle kıyaslanamayacak kadar rahatlatıcıdır. Gamlı baykuşlar, bunu bilmez, bilemez. Kendileri gibi bir gamlı baykuşla aynı esprileri yineleyip giderler. Hafıza denilen dipsiz kuyu bazen hatırlatır bu ayrıntıları. Yeni kutlamalara vesile kılmak için.
Öyleyse hoş geldin yaz... Hoş geldin sarı sıcaklar... Elveda bembeyaz kollar, bacaklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder