Parga arkamızda kaldı. Dağları aşıyoruz. Yol kenarlarında katırtırnakları, zakkumlar... Tepeler yemyeşil... Gelirken bir seferde aldığımız yolu ikiye böleceğiz bu kez. Dedeağaç'ta konaklayacağız, Liedl ve Jumbo'ya uğraşacak. Biraz alışveriş, biraz gümrüğe yakınlaşma, anlayacağınız.
Her yeni görülen yer, insanda iyi ki duygusu yaratıyor, az veya çok. Parga'yı da sevdim haliyle. Doğallığını, agresif olmayan kentleşmeyi, yavaşlığını, manzarasını, yemeklerini, sokak aralarından taşan çiçeklerini, gözün estetik ihtiyacını karşılayan her şeyini....
Tatil bize ihtiyaç duyduğumuz yavaşlığı sağlıyor. Yunanlılar bu konuda örnek alınası insanlar. Bir frappeye sığdırdıkları uzun, upuzun, şen şakrak muhabbetleri... Ben de kendimi bırakmak istiyorum o yavaşlığa, bedenimi suya bırakır gibi.
Yolda yazıyorum bu satırları. Yan koltuktan. Kendi sürüş sıram gelene kadar. Biraz yorgun, biraz uykulu. Güneşe doğru ilerliyoruz. Yakıcılığı kollarımda. Tüneller girince klima daha serin üflüyor kollarımı serinletiyor. Işık ve gölge el ele, ardı sıra, yol boyunca. 5 saat 34 dakika kaldı
Güneş bacaklarımda, kollarımda patlamasa, parlak ışıklar gözümü almasa, telefon yerine klavyede olsam, deneyimin içinde değil, ardından evde olsam farklı yazardım, daha uzun, belki fotoğraflar eşliğinde. Eve varınca ilave ederim fotoğrafları. O zamana dek eyvallah. Yolcu yolunda gerek.
Fotoğrafları bekliyoruz :) Yazılarını okurken sanki arkadan ağustos böceği seslerini duydum, bana da iyi geldi. Tatil insanı nasıl şarj ediyor ama..... İyi yolculuklar, dikkatli dönün, gümrük kısacık sürsün :))
YanıtlaSilKesinlikle, rutini dışına çıkmak iyi geliyor. En kısa zamanda fotoğrafları yükleyeceğim. İyi temenniler için çok teşekkürler.☺️
Sil