31 Temmuz 2024 Çarşamba

Arkadaşlıklar ve yaz halleri üzerine

Temmuz da bitiyor. Günübirlik kaçamaklar ve hafta sonları ile sınırlı kaldı denize girmeler, dinlenmeler... Burada, hali hazırda deniz kenarında yaşıyorken, işten biraz erken çıkıp plaja gitmek, bir sabah örneğin denize girip işe gelmek, akşam yemeğinden sonra denize nazır arkadaşlarla buluşmak yetiyor tatilde hissetmeye. Yine de üç günlük bir tatil fena olmayacak. Öyleyse tatil öncesi çamaşır yıkama seansları başlasın. 

                                                                           *

İlkokuldan lise 2'ye kadar yaşadığım şehre dönmenin avantajlarından biri de, yaz tatillerinde, bayramlarda eski arkadaşlarımın gelmesi ve yerleşik olan beni araması sanırım. İşin tuhaf yanı, ben İstanbul'a gittiğimde aramak aklıma gelmiyor. Burada görüşmeye, beraber denize gitmeye, açık havada yiyip içmeye bağlamışım buluşmaları. Ve de evde ağırlamalara. Yine bu yaz eski arkadaşlarımdan birkaçıyla buluşmaya giderken kızıma 36 yıldır arkadaş olduğumuzu söyledim. Ve birdenbire bunun çok değerli olduğunu fark ettim. 

Arkadaşlıklar söz konusu olduğunda nostaljiye çok inanmıyorum. 20-30 yıl sonra mezunlar buluşmasında bir araya gelmenin ve eski günleri yad etmenin iyi hissettiren bir yanı olabilir belki ama ben arkadaşlıkta emeğe ve sürekliliğe inanıyorum. Lise bittikten sonra emek verilmiş ilişkilerle ilgileniyorum. Düğünler, doğumlar, hastalıklar, taşınmalar, bayramlar, yaz tatilleri, her vesileyle buluşmak için emek verilmiş ve geçmiş güzel günler yerine şimdi ve burada olma halinin konuşulduğu sohbetler ilgimi çekiyor. Bu ilişkiler, "Sevgi neydi? Emekti"nin vücut bulmuş hali benim için. Aradaki 25 yılda yalnızca benim ittirmemle görüştüğüm arkadaşlarıma sessizce veda ettim. Çünkü arkadaşlıklar eşzamanlı adım atmayı, her zaman yan yana, omuz omuza olmasa da yakın bir ilerleyişi mümkün kılmayı  gerektirir. 

                                                                         *

Yaz tatilini evi toparlamak için değerlendirme planım vardı. Okullar kapanmadan önce kafaya koymuştum. Okullar kapandı. Kum saati tersine döndü. Önce ağır ağır akıyordu taneler... Bir gün, bir daha. Ama (hiçbir konuda) azın kararlılığının ve sürekliliğinin gücü malum. Bir de baktım temmuz bitmek üzere. Dün gece çalışma odasına el attım hemen. Kızımın çalışma masasının üzerindeki raftan bana ait olanları aldım. Kendi, yeni yaptırdığım raflara dizdim. Baş üstü rafında koca koca boşluklar açıldı. Bu yıl orta son. Lise giriş sınavına hazırlanacak. Odasındaki masa gönlünce dağınık kalsın diye, çalışma odasındaki masaları ikilemiştik bu kış. Bu düzeni sağlıklı devam ettirmek için ben de payıma düşen toplama, ayıklama, dizme işlemlerini başlattım. Epeyce de yoruldum ama değdi. 

                                                                          





4 yorum:

  1. Ben de bugün bitirdim o işleri; ev mis gibi efil egil ve sadecik oldu. Salon koltuğu bile yıkandı. Aslında Mayıs ayında bitecekti tüm bunlar ama sen planları yapıyorsun hayat sana gülüyor işte.. Hastalıklar vs.. Ama mayıs olmadı temmuz oldu, sonuçta oldu :)
    Sadeleşme konusunda nedense insan evden başlıyor ama çok haklısın; sosyal anlamda da çok sadeleştim ben de senin gibi, belki yaş dönümüdür bilmiyorum. Fakat artık ittirmiyorum, çok da huzurluyum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ellerine sağlık Ceren. Keyfini sürün. Sadeleşmek iyi geliyor gerçekten. Ağırlıkları atmak gerek ☺️

      Sil
  2. " Emek verilmiş ilişkiler sözü öyle doğru ki... Ancak her şeyin bi başka yönü de var. (madalyonun tersi gibi... )

    Bazen öyle dostlar, dostluklar vardır ki yıllar sonra bile geçmişi hatırlayınca güven tazelersiniz. Kaldığınız yerden devam eder her şey. Zamanın acımasızlığına inat, sağlam dostluklardır bunlar...
    Gerçek dostlar, dostluklar azalmasın sevgili Tuğba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel demişsiniz Makbule Hanım. Hayat arkadaşlarla güzel gerçekten de. Emek verdiğimiz kadar özenildiğimiz arkadaşlarla çevrili olsun etrafımız. :) Sevgilerimle.

      Sil