Arkadaşlarını erteleme
Bizde adettir. Yeni eve taşınınca eş dost eve gelir. Ev, bahanesi olur buluşmanın. Ev sahibi yemekleri hazırlar, eş dost hediyesini takdir eder. Mis gibi zaman geçer birlikte. Pandemi, birkaç yıl bu ev buluşmalarını da aksattı. Yaz ayları, dışarıda olma isteği daha baskın derken bir de baktım eve nadiren misafir davet ediyorum. Silkindim. Kendime geldim. Al sana yeni yaş kararı: ayda iki kez yemeğe misafir çağır. Doğum günümün üzerinden yaklaşık bir ay geçti. İki kez misafir ağırlama imkânı buldum.
İlki dans gecesiydi. Masanın üstünü atıştırmalıklarla, içeceklerle, mekânı gençlik şarkılarımızla donattık. Kliplerdeki dansları taklit ettik. Kahkahalarla evi çınlattık. Evdeki ergenleri şaşırttık.
İkincisi hamsili pilav ikramıydı. Neredeyse 15 yıl önce ilk hamsili pilavını bende yiyen arkadaşımla ne zaman karşılaşsak laf bir yerde dönüp hamsili pilava dayanıyor, çokça niyetine girdiğim halde bir türlü bir araya gelme işini organize edemiyordum. Pazar akşamı şeytanın bacağını kırdık. Onlar açısından sıkışık bir gün olmasına rağmen üstelik. Bu da ispatı.
Haftanın altı günü çalışıp yemekli misafir ağırlamak kolay iş değil belki ama gözümde büyümesine izin vermeyeceğim. Nihayetinde gelenler protokol değil, arkadaşım. Önemli olan sofraya ne koyduğum değil, bir arada olmamız, gülüp eğlenmemiz. Baskı olmayınca keyif de artıyor. Evde şahane bir de yardımcım (kızım elbette) var üstelik. Kendiliğinden tatlı işini üstleniyor. Temizliğe el atıyor. Bahaneyle ev derlenip toplanıyor, temizlik de aradan çıkıyor. En iyi yanı da sevdiklerimle bir araya gelmeyi ertelememiş oluyorum.
Ev işlerini erteleme
Erteleme başlığı benim için gerçekten büyük bir mesele. Ayakkabılıkta geçen yazdan tamir edilmeyi bekleyen bir sandalet var örneğin. Kızımın artık kullanmadığı bir oyun köşesi var. Nasıl tarif etmeli bilmem. Tekerlekli küçük bir mobilya. Önünde kara tahta var. Tebeşirle yazı yazıyorsun. Üst kısmında ise bir perde var. O sayede kukla tiyatrosu da oluyor. İç kısımda üç far var. Biz oraya el kuklalarını, müzik aletlerini ve oyuncak çay takımlarını koymuştuk. Çünkü en çok kafecilik ve oynardık kızım küçükken. Epeydir odasında kalabalık yaratıyordu. Ben de içindekileri bir kutuya boşalttım ve oyun köşesini muayenehaneye götürdüm. Kızımın ayırdıklarımın hiçbirinde gözü yok ama bir poşete doldurduğum gibi vermek de istemedim. Ayırmak, bakmak, muayenehaneye götüreceklerime karar vermek, kalanı içinse uygun bir adres bulmak... İşte ertelediklerim listesinden bir madde daha. Kendime zulmetmemek için her gün bir iş yapmaya çalışıyorum bir süredir. Bu bazen ayıklanmayı bekleyen bir kutu oluyor, bazen temizlenecek yerleşecek bir çekmece. Sabah uyandığımda kendime soruyorum: Bugün işe gitmeden önce evdeki dağınıklığı giderecek, yapılacaklar listesinden neyi seçmek ve yapmak istersin? Bu sabah mutfaktaki kuru bakliyat çekmecesini boşalttım, sildim, yerleştirdim örneğin. Her gün beş, on dakikalık bir iş, yalnızca bir iş yapmak zor değil ne de olsa. Yarın anneme iade edeceğim koltuk örtülerini, arabam servisteyken eve getirdiğim kamp sandalyelerini arabaya taşıyacağım mesela. Benim erteleme ile mücadelem böyle. Parçala, böl, küçük bir adım at, her gün küçük bir adım at, durma!
Yayımlanma hayallerini erteleme
Geçen gün öykü dosyamı açtım. Eskisini korumakla beraber yeniden biçimlendirdim. Öncelikle ismini değiştirdim. Kimi öyküleri attım. Bir önceki dosyaya adını verdiği için ilk sıraya yerleşen dosyanın en uzun öyküsünü ortalara aldım. Kimi yerleri değiştirdim, diyalogları kısalttım. Daha kısa, kıvrak saydığım, atmosferini daha güçlü bulduğum öyküleri öne aldım. Yeniden yerleştirdim ve dosyayı kaydettim. Sıradaki iş, daha önceden yolladığım ve dosyayı reddeden yayınevlerini not almak ve henüz yollamadıklarıma göndermek. Vira bismillah!
Hareket etmeyi erteleme
Bu benim için başa çıkması en zor mesele. Araba servisteyken mecburen yürüyordum. Üstelik yogaya da gidiyordum. Ama işte günler kısaldı, arabasızken gitmek gelmek beni yordu, Deniz'in ev ödevleri çoğaldı. Derken yogaya da ara verdim. Eve mat ve yoga matı sipariş verdim. Aynı her gün bir iş mantığıyla yaklaşabilirsem daha başarılı olurum belki. Her gün matı açıp hareket etmek olmalı belki de hedefim. Bazen yalnızca on dakika, bazen yirmi beş dakika. Önemli olan her gün bir miktar hareket etmek.
Erken yatmayı erteleme
Kızım büyüdü. Çoğu sabah kendiliğinden uyanıyor, hazırlanıyor, bana pek de ihtiyacı yok. Yine de o okula giderken ayakta olmak istiyorum. Yataktan kolay ve dinç çıkmanın yolu uykuyu iyi almaktan geçiyor. Hava erken kararınca geceler uzuyor. Zaman algısı da değişiyor. Tuhaf şey. Yaz kış aynı saatte eve geldiğim halde akşam yemeğini yedikten sonra bakıyorum ooo saat daha 19.30 falan. Ne istersem yaparım. İstersem kitap okurum, istersem bloğuma yazarım, istersem ortalığa el atarım. Uzun kış geceleri diyorum, hobilerime bile zaman ayırırım. Alırım binlik yapboz örneğin, hiç üşenmem seve seve yaprım, çerçeveletirim sonra. Tablo gibi asarım. Güzel bir film izlerim battaniyenin altına girip. Kek pişiririm bazı geceler. Daha uzun, keyifli banyo yaparım. Evde spa keyfi. Siber aylaklık edip öldürmezsem zamanı, uyuyana kadar önümde uzanan 3,5 saat yeter de artar dinlenmeye, üretmeye, eğlenmeye... Uykumu alır kalkarım ertesi gün. Bakarsın güne hareketle bile başlarım, uyumayı ertelemeyince.
Hadi bana eyvallah. Yemeğin ardından yedik, içtik. Kızım tatlı yapmış, ayıptır söylemesi. Kirli bardak, tabakları kaldırıp doğru yatağa. Zira esnemekten ağzım yırtılacak. Bu bir eşik, aşınca kaçıyor zalim. Tecrübeyle sabit.
dostlarla geçirilen zaman gerçekten iyi geliyor, yine bana ilham oldun:) sevgiler..
YanıtlaSilKesinlikle! Günlük hayhuya kaptırıp aylarca çok izole yaşayabiliyorum. Dolayısıyla hatırlatma yapmak şart :) Sevgilerimle.
Sil