5 Temmuz 2022 Salı

Mektup

Epeydir mektup yazmıyorum, ne kendime ne de bir başkasına. Oysa bir mektuba içini dökmenin, karşındaki alıcıyı bir anlığına unutup ruhunu sermenin yüreği ferahlatan bir yanı var. Şu sıra yüreğimi ferahlatmaya ihtiyacım var. Kenetlediğim dişler mi engel içimdekilerin dışarı saçılmasına, kendimden esirgediğim yazma zamanları mı? Yüreğimde tuhaf bir ağırlık var, bedenimde gerginlik. Beden mi ruhu takip ediyor, ruh mu bedeni emin değilim. Bedenimdeki ve ruhumdaki katılıktan şikayetçiyim. Hafif ağlamaklı. 

Epeydir mektup yazmıyorum, ne kendime ne de bir başkasına. O yüzden duymuyorum sesimi, içimde neler olup bittiğini, en içte, derinde yaşama dair ne istediğimi. Kulak vermeliyim belki de kendime. Bu kulak vermeler de bana rahatsızlık veriyor. Çünkü karar almam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Olumsuz olanı engellemek için, bunların yeniden tekrarlanacağı yerlerden, işlerden kaçınmak gibi kararlar peşine düşüyor kolaycı yanım. Sonrası çözümsüzlük... 

Epeydir mektup yazmıyorum, ne kendime ne de bir başkasına. Ondandır belki yalnız ve yorgun hissedişim. Biriktirdiklerim yüzünden. Bir evi taşımanın ferahlığı nereye uçtu gitti. Daha üç gün önce buradaydılar, yoğun ve coşkulu. Duyguların geçiciliği işte... Beklersem gelirler geri gelecekler biliyorum, gelecekler ve gidecekler... 

                                                                                         *

Epeydir mektup almıyorum ne kendimden ne de bir başkasından. Posta kutumda sürpriz satırlar yok Geçmişteki benden bugüne seslenen bene dair bir ses yok. Yeni bir havadis yok. Her günkü düşüncelerimiz bir gün oncekinden oluşuyormuş, çoğunlukla. Yüzdesini de okumuştum bir yerlerde. Hatırlamıyorum. Sözün büyüsü tam olarak buradan kaynaklanıyor işte. Defterine, bloğuna yazdığın her söz, her hayal, zihninde yepyeni düşünceler yaratıyor. Her gün içeriye aldığın yeni, farklı bir düşünce ile otomatik pilotta yaşamaktan bir adım uzaklaşıp direksiyona geçiyoruz. Direksiyonda bizzat, fark ederek yol aldığımız müddetçe de tepkisellikten, sürüklenmekten uzak olacağız. Bunun için içeriyle dışarı arasında bağlantı kurmak şart. Mektuplar da iyi bir araç. Bu satırları yazmak üzere oturan ben ile yemek yemeye kalkacak ben arasında fark var. Yüreğimi sıkan eller biraz olsun aralandı. Kendine mektup yazmayı ihmal edenlere selam olsun. İçeriye kulak verme günüdür belki bugün. Bir dinleyin bakalım, neler diyecek?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder