Kamu spotuyla gireyim söze.
Bugün 22 Kasım. Ülkemizde bilimsel diş hekimliğinin 115. yılını kutladığımız gün.
Tıbbiyeden ayrı bir dişçilik mektebi kurulması için yapılan müzakerelerin sonuçlandığı, Dişçi Mektebi bütçesinin Maarif Nezareti'ne gönderildiği gün, ilk Dişçi Mektebi'nin (bugünkü İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nin) kurulduğu gün olarak kabul ediliyor.
Sosyal medya hesaplarım kutlamalardan, klinikçe çekilen fotoğraflardan geçilmiyor. Benim de aklımdaydı. Yalan yok ama günü, günün önemine uygun şekilde toplum ağız diş sağlığı için çalışarak geçirdiğimden ne fotoğraf çektirebildim, ne de kutlama mesajlarını zamanında yanıtlayabildim. Şu saat geldiğinde elbette tüm mesajları yanıtladım. Tek yanıtlamadığım mesaj, ablamın Hamlet oyununa gidelim mi sorusu oldu. Hâlâ düşünüyorum.
Beliz Güçbilmez'in dört aşamalı okuma yazma atölyesinde müfredatta yer alan bir oyun, Hamlet. Dolayısıyla oyunu izleme pekala keyifli olabilir. Tek başıma okusam vakıf olamayacağım ayrıntılar sayesinde ilgiyle takip edebilirim. Bir ihtimal yeni öykü fikirleri dahi canlanabilir zihnimde. Çünkü ne diyordu Beliz Hoca: hikâyeler birbirinden yapılır. Tıpkı bir aşkın bir çok aşktan yapılması gibi. Hatırla: Murathan Mungan'ın Terastaki Havlu şiirini hatırla. Yirmi yılı aşkın süredir benimle o ev senin, bu ev benim dolaşan, okunmaktan elimde paralanması beklenirken zamana meydan okumayı başaran, her defasında aynı dizelerine tutulduğum incecik kitap, Yaz Geçer, handiyse baş ucu kitabım. Çünkü yaz geçer, yine gelir. Çünkü yaz geçer, iyi gelir kelimeler.
Yaz geçti, yine gelecek. Saçlarımı kestirdim, yaz aylarında. Çok da uzun değildi gerçi. Ama uzun sürmüş bir ilişkinin ardından saçlarımı kestirmek, bir tür zaman sayacı görevini üstlenecekti. Saçlarım hâlâ hayli kısa. Kızımın pek de sevmediği bir boyda. Yaz uzun, upuzun kullanayım istiyor, onu yakıştırıyor bana, ya da daha kısayı. Uzatıyorum. Uzamasını beklerken geçen zamanın bana iyi gelmesini bekliyorum. Yaşadığım kaybın, hayal kırıklığının, kızgınlığın, üzüntünün, rahatlamanın tüm aşamalarından sırayla, yeniden ve yeniden geçmek için zamanın geçmesi gerekiyor. Yaz ve götürdüklerini sindirmek için zaman gerekiyor. Aynaya bakıyorum. Kulak memesi hizasından kısa kestirdiğim saçlar şimdiden uzamış, iki parmak boyu aşmış hatta. Omuz başlarıma döküleceği günleri bekliyor hevesle. Acelem yok. Biliyorum çünkü yaz geçer, yine gelir. Yaz geçer, iyi gelir kelimeler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder