Sana bu satırları bir otel odasında, telefonumdan yazıyorum. Öncelikle iyi bayramlar diler, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.
Benim kızın yaz tatilinde okul gezisi var. Almanya, acı vatana... Hoş bu tabir gerilerde kaldı, öyle değil mi? Yeni gurbetçiler, öyle eskisi gibi işsizlikten, parasızlıktan gitmiyor, Para biriktirip vatana dönmeyi hayal etmiyor. Bildiğin insanca yaşamak için, basit, huzurlu ve güven dolu bir yaşantı için, melezleşmek için, vatandaş olmak için gidiyor. Bu gidişlerde hüzünlü, çok hüzünlü bir yan var. Gidenleri anlıyorum, o boyunlarına dolanan sıkışıklığı, nefes alamama halini, kaygıyı... Kızım ilkokula başlamadan önce benzer bir ruh halindeydim. Sonra silkindim, kendime geldim. Bir daha da yurt dışına yerleşme meselesi zihnime üşüşmedi. Bunun temel bazı sebepleri var. Öyle hop diye mesleğimi istediğim ülkede yapamıyorum ve bir neslin geleceği için kendiminkini çöpe atmayı da gözüm yemiyor. Hem ne demiş atalarımız. Taş yerinde ağırdır. Ben de Türkiye'nin en batısında usul usul yaşıyor, arkadaşlarla bizi karşı kıyıya bağlasalar geyiği yapıyor, her beyaz yakalı gibi Schengeni cebe koydukça komşuya geliyorum.
Hah işte bu satırları da sana Ege'nin karşı kıyısından yazıyorum işte. Madem kızıma Schengen gerek. Yunanistan ne güne duruyor. Aldık vizemizi. Yaptık giriş çıkışı. Dün Ayvalık'ta başlayan gezi bugün, burada Midilli'de devam ediyor.
Midilli'ye ilk kez 2013 yazında geldim. Kızım, ablam, ben. Yunanistan'a ilk girişimdi. Adanın sakinliği, yavaşlığı, saat 2 oldu mu kepenklerin kapanması, mobiletine atlayanın kendini sahile atmasını, leziz yemekleri, Yunanlıların bir frappeye eşlik eden uzun sohbetlerini, masaların arasında ürkmeden kırıntıları didikleyen kumruları sevdim, hem de çok. Bu üçüncü gelişim olsa da hep arabasız ve bir gece kaldığım için adanın geneline dair çok da fikrim yoktu.
Bu sabah Deniz otobüsünde Meis tur yetkilisiyle konuştuk ve günübirlik tura katılmaya karar verdik. Bu sayede Aigasos'a kadar gittik. Yol boyu Midilli'nin bir numaralı geçim kaynağı zeytin ağaçlarını gördüm. Adanın kıvrımlı yolları, bakımlı zeytinlikleri, kendine yetmesini sağlayan mazotla çalışan elektrik santralleri, adalıları ana karaya ve diğer adalara bağlayan feribot hattı her birini merakla, ilgiyle izledim. Tatilin güzel yanı da bu olsa gerek. Rutinden çıktığın için dikkatini, ilgini gerçekten etrafına vermek, otomatik hareketler yerine farkındalıkla günü geçirmek ... Bugünden kalan anlar işte aşağıda.
Mübadil bir anne ve üç çocuğunu tasvir eden bir heykel. Ne çok şey anlatıyor. Bırakılan arkanda şimdi. Yüzün acıdan kaskatı ama çocukların için yeniden başlama kararlılığı göstermek, kaya gibi, çelik gibi dimdik, sert durmak dışında bir seçeneğin de yok.
Paskalya bu anın neresinde kaldı? Geride mı? İleride mi? Paskalya deyince sizin de aklınıza yumurta avı ve Yumurta öyküsü geliyor mu? Bazen kendimi o öyküdeki anne kadar güçlü, kararlı hissediyorum.
Öğle yemeğinin ardından ayaklarımızı bu pırıl pırıl suya sokmayalım da ne yapalım... Var elbet bir hayalimiz. 19 Mayıs'ta Ege'nin bizim kıyılarında yüzeceğiz elbette.
Baharın gelişi Mor salkımdan belli olur. Kokusu bu kadar mı güzel olur bir çiçeğin. Bu bahar gözlerim morsalkıma doydu çok şükür.
Aigasos'ta bir köy kahvesinin güzelliği. Sakinliği, rahatlığı, incelikli zevki... Tek kelimeyle bayıldım. Şerbetli tatlıları meşhurmuş. Öyle dediler. Ama benim kurallarım var. Türkiye sınırları dışında ne Yunanistan ne Balkanlar şerbetli tatlı ağzıma sürmem. Baklava, revani, o, bu... Birkaç denemenin ardından aldığım karardan hayli memnunum. Bugün de ballı, cevizli yoğurt yedim. Mis!
Hepinize peşin satan rahatlığı diliyorum.
"bir neslin geleceği için kendiminkini çöpe atmayı da gözüm yemiyor" - öyle doğru bir saptama ki. o neslin de yarısı kayıp nesil olacak, ancak 3. nesilde istenen gelecekten bahsedebilmeye başlayacağız desem :( maalesef gerçek durum bu.
YanıtlaSilöğrenci olarak gelinmeli, hayata öğrencilikten başlanmalı fikrindeyim, hakikaten sonradan çok zorlanıyor insanlar ve çoğunlukla çocukları da.. bilmem çok mu katı düşünür olmuşum.....
iyi tatiller iyi bayramlar <3
İlk elden deneyimlediğin için haklısın bence. Yabancı bir ülkede veli olmak örneğin. Nereden baksan zor. Dil, kültür... Burada hemen her şeye hakimken dil nedeniyle entelektüel becerilerini yitirmek hiç hoş değil. Bize de düşen burayı beklemek. Geride birilerinin kalması gerek ☺️ İyi bayramlar ♥️
Sil