2 Haziran 2025 Pazartesi

İkide bir: 4


Geçen gün masaja gittim. Masaj öncesi saunaya girdim. Genç bir çift vardı. Kadın, erkeğe çalışmaya başladığı ilk yıllarda kredi kartı borç batağına girdiğini, kart limitini kendi geliri sanma yanılgısına düştüğünü anlatıyordu. Cironu kendi kazancın sanma yanılgısı da benzer bir çıkmaza sokabilir insanı. Hatta iflas dahi ettirebilir. Hayatı boyunca çok uzun saatler çalışmış, işini iyi yapmış ama iki kez iflas etmiş bir diş hekimi tanımıştım örneğin. Bunu nasıl başardığı üzerine çocuklarıyla zaman zaman konuşurduk. Kimsenin mantıklı bir açıklaması yoktu. Benim aklıma gelen, ciroyu net gelir sanma ve bu doğrultuda harcama yanılgısı. Sonrası tipik hikâye. Faizle boğuşmaca. 
Bugün genç bir kadın tanıdığımın da kredi kartlarıyla başının belada olduğunu öğrendim. Yakın zamanda kredi çektiğim için kredi çekme ihtimali aklına gelmiş. Bunun üzerine konu gündeme geldi ve ayrıntıları öğrendim. 
Bu konu gündeme gelince iki şey düşündüm. Birincisi finansal okuryazarlık eğitimi almanın ne kadar mühim olduğu. Kendi kızıma ne öğrettim bu konuda emin değilim. Bir harçlığı var. Ekstra ihtiyaçlarını karşılıyorum ama kendine ait birikim, haftalığıyla geçinme kısmını ne kadar becerdiği kısmını ele almadığımı fark ediyorum. Bu konuya eğilmeli. 
İkincisi bir bilene sorma, akıl alma kısmı. Genellikle başımıza bir şey geldiğinde, bir dert bizi bulduğunda arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Aile büyüklerine gitmeyi tercih etmiyoruz. Kızmalarından, dırdır etmelerinden çekiniyoruz. Çünkü ülkemizde güvenin, sevginin, sıcak, samimi, yakın iletişimin doğru kaynağı çoğunlukla aile değil. Onların deneyiminden faydalanmayınca, ister istemez akrana yöneliyorsun, yaşam tecrübesi senin kadar birinden medet umuyorsun. Gizliyorsun, saklıyorsun, ağırlığı altında duygusal yüklerinin eziliyorsun. Hepimizin tıkandığımız yerde bir mentora ihtiyacı var oysa. Aklıyla, deneyimiyle, rehberliğiyle, telkinleriyle yol gösterecek, önümüzdeki zorluğu küçük lokmalara ayıracak birinin varlığı ne kadar ferahlatıcı! Sen ne düşünüyorsun? Zorlukları nasıl deneyimliyor, nasıl aşıyorsun? Var mı kapısını çalabileceğin bir aile büyüğü? Ya da sonradan seçtiğin bir bilge kişi? Öyle ya, belki, ailede bu ilişkiyi kurabilecek denli şanslı değildik ama artık büyüdüğümüze göre edinilmiş ilişkilerden de seçebiliriz pekâla. 

7 yorum:

  1. Mobilden yorum girmeyi becerebilecek miyim bakalım, zor efendim zor.
    Ben de sizin yazdıklarınızla paralel bir büyüme, eğitime sahip olma ve çalışma hayatı yaşadım. Şükürlerimin çok. Aile büyüklerim içinde en büyükler artık annem babam. Yardım isteme konusunda daha çok akran, arkadaş veya profesyonel destek almayı tercih ediyorum. Bunun bir sebebi bizlerin anne babalarımızın gerçeği olan zamanları çoktan geçmiş ve zamane gerçeğinin de değişmiş olması. Ama dertleşmek konuşmak paylaşmak kısmında ailenin yeri hala ayrı diyerek noktalayayım.

    YanıtlaSil
  2. Bu arada bir önceki yazınızla bunu birleştirip öyle cevap yazmışım, şimdi farkettim (bilgisayarıma kavuştum, aydınlandım). :) Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi bir olmuş, ayın temasıyla uyumlu ☺ Ebeveynlerimizin değer yargıları, onların deneyimleri, dünyayı algılayışı bugünün koşullarından farklı, haklısınız. Kuşak farkı her nesil için geçerli ancak son 20-30 yıl büyük değişiklikler yaşandı. Tuhaf bir hız.

      Sil
  3. Bende çocuklarım maddi zorluklarla karşılaşmasınlar diye endişe ediyorum, dönem kredi kartı devri,zor bir kriz dönemi ,doğru kullanıyorlardır inş. diye dua ediyroum:) Çoğu zaman dertlerini arkadaşları ile paylaşıyorlar, farkediyoruz ama en son aşamada yine ana babaya başvuruluyor. Ana babalar en son duyuyor, bizim gençliğimizde de öyleydi hala öyle. Kuşak farkı hep var/olacak.

    YanıtlaSil
  4. Aileye anlatmamak çok normal. Çünkü insan yardım beklerken dırdır dinlemeyi ya da akıl verilmesini çekemiyor. Zaten ortada bir sorun var, zaten can sıkkın; bir de üstüne laf işitmek çok can sıkıcı oluyor. Bence önce ortadaki sorun çözülmeli, stres-sinir kaynağı ortadan kalkınca verilecek öğüt daha sakin, daha uygun bir anda verilmeli. Aile yerine bir yabancıdan akıl almak, onu sakince dinlemek daha kolay.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stresli, çaresiz ve umutsuzken kendi ebeveynini duyma kapasiten de düşük oluyor, daha tepkisel konuşuluyor. Anne oldum, aynı tepkiselliğe ben maruz kalıyorum şimdi. :)

      Sil