12 Ekim 2023 Perşembe

Üç Kitap

Bu Hikaye Senden Uzun Osman /AYLİN BALBOA


Ateş Sönene Kadar'ı pek beğenmemiştim. Tam olarak nesini beğenmediğimi de hatırlamıyorum üstelik. Bu Hikaye Senden Uzun'da, Aylin Balboa'nın ilk öykü kitabının tadını aldım. Bir kadının ayrıldığı sevgilisine yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap bu. İçinde her türlü insanlık halini barındırıyor. Bir kaybın ardından duygudan duyguya savruluşlar, gelgitler... Kahramanımız kimi zaman ayrıldığı adamın başından aşağı çöpünü boşaltır gibi konuşuyor. Oh bir rahatlıyor. Sonra köpek gibi pişman oluyor. İki uçta salınıp gidiyor. Dil uçarı, ele avuca sığmıyor. İroni ve mizah Aylin Balboa'nın kullandığı güçlü araçlar zaten. 

Ateşten Gömlek / Halide Edip ADIVAR



TDB Dergi'nin ekim sayısı için hakkında yazdığım bir roman. Dergi yayımlanınca yazıyı da paylaşırım zaten. Şimdilik kısaca değineyim. Milli mücadelenin içinde, Kurtuluş Savaşı hakkında yazılan ilk roman. Döneminin öncü, dünyaca tanınan kadın yazarını okumakta niye bu kadar gecikmişim, hayret! Sıradaki Halide Edip romanı Handan olabilir. 
                                                                                   *
Kim Bu İnsanlar / İlker KARAKAŞ



İlker Karakaş'tan okuduğum ilk kitap. Haziran 2023'te yayımlanan öykü kitabı, yazarın altıncı kitabı oysa. Dün Storytel'de Notos Kitap'tan ne var ne yok diye bakınırken seçtim. Bir çırpıda okudum. Yalın bir dili var öykülerin. Sembolik anlatımları, metaforları, benzetmeleri, betimlemeleri tercih etmemiş. İlk kitaptan itibaren kurduğu bir öykü evreni varmış yazarın. Aynı erkek kahramanın başından geçen enstanteneler gibi düşünebilirsiniz. Öyküler kimi zaman açıkça Bodrum'da yaşayan evli bir avukatın başından geçiyor. Çocuk büyümüş, evden uzaklaşmış. Adam eski bir alkolik. Gençliğinde yaşadığı büyük bir ruhsal buhran, evden çıkmasını, eğitimini aksatmış, alkole sığınmış çözüm için, çözüm olmayacağını bile bile. Resme ve yazıya sığınmış bir de. Kimi zaman da bu kahramana benzeyen ama ismi verilmemiş, dolayısıyla kim olduğunu tam da bilemediğim ama aynılık hissi uyandıran öykü kişilerine bakıyoruz. Otobiyografik ögeler taşıyan öyküler meslek hayatından biriktirdikleriyle demlenmiş kuşkusuz. Sorunlu akrabalık, karı koca ilişkileri, yalnızlık, kişinin içinde yaşadığı toplumla tam olarak entegre olamaması... Öyküleri bir çırpıda okudum ama açıkçası benim yazarım diyemem. Ne beğendim ne beğenmedim anlayacağınız. Yazarın da okur tarafından çok okunmak, beğenilmek gibi bir iddiası yok kendi beyanına göre. Otuz yıldır yazmayı kendine uğraş edinmiş, dili arındırmak için emek vermiş, o benim üzerimden akıp gittiği için ne sevdim ne sevmedim dediğim öyküler için saatlerce emek vermiş, otosansürü yenmiş. Anlatılan senin hikayen mi denmesini göze almış. Geriye dönüp bakınca bunlarla dopdolu 30 yıl... Bu emeğe, kararlılığa şapka çıkartılmaz da ne yapılır!



2 yorum:

  1. Hah bildiğim yerden geldi :)) Üçünü de çok sevdim ben. Halide Edip'i ben de daha geçen yıl keşfettim itiraf edeyim. Eğitimimizdeki sorunlardan biri daha, okulda zorla okutulan yazarları merak etmiyoruz, oysa hakikaten köşetaşlarımız bizim. Özellikle Halide Edip, Suat Derviş.... Handan'da kalbimi bir de ben bırakmıştım mesela.. Çağlar değişiyor da ilişkilerdeki ana örüntüler hep aynı kalıyor.
    Aylin Balboa'yı en ve Ekmekçi Kız aynı dönemde bahsettiğiniz için merak edip okudum. Üç kitabı da kısa kısa zaten hemen bitti ama üçü de aslında aynı hikayelerin farklı açılardan bakılmış hali ve Osman bu üç kitabın bence "en iyi" şekli. Neredeyse hepimizin bir Osman'ı oldu şu hayatta ve aynı benzer süreçlerden geçtik, o nedenle belki de empati yaptığımız için midir ya da bir çok konuya kısa kısa ama tatlı tatlı değindiği için midir bilmem, ben de çok sevdim, çok not aldım kendime... Ama diğer iki kitabı ı-ıh, aynı etkiyi bırakmadı, tekrar gibi hissettim ama tabii Osman'a hazırlık olduğunu ancak tarihlerine bakınca anlayabiliyor okur.. İlginç bir yazar, radarımda olacak kesinlikle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bize yazar, eser ismi ezberletiyorlar ama o yazarın edebiyat tarihindeki yerine, önemine değinmiyorlar. Ders kitaplarındaki kısa pasajlar üzerinden bir inceleme, tartışma açıldığından hak ettiği kıymeti de vermiyoruz haliyle. Suat Derviş de aklımda yıllardır. Okuyacağım. Aylin Balboa'nın yazdıkları kalbimize dokunuyor, tam da bahsettiğin sebeplerden dolayı. Yazmak da yazarak gelişen bir beceri neticede. Yazar da kendini aşıyor.

      Sil