31 Mayıs 2023 Çarşamba

Yaza doğru

Gece yarısına sayılı dakikalar kala ayın son blog yazısını yazmak üzere masama geçtim. Dişlerim kenetli, gırç gırç sesini işitiyorum. Dün somatik deneyimleme ve meditasyon konusunda dinlediğim bir seminerde emirlerin %80'i bedenden beyine gider, zihinden beyne değil, diyordu. Yani günün büyük çoğunluğunda yumrukların sıkılı, dişlerin kenetlenmiş ise bedenin tehlike var gibi algılıyor. Seni savaş ya da kaç modunda bekletiyor. Bitmeyen bir tetikte olma hâli hayli yorucu, yıpratıcı. Ülke de kaprisli çocuklar gibi. Hep kendisiyle meşgul olalım istiyor, hep ona kahırlanalım... Etrafımdaki herkes ya yorgun, ya tükenmiş, ya umudunu kaybetmiş, ya da umursamaz moda geçmiş. Bu umursamazlığın dereceleri var. Örneğin bir arkadaşım oturduğu kafede eşiyle fotoğrafını paylaşmış. "Artık göstere göstere yeme içme zamanı" diye. Bu benim param var, sen ekonomik kaygılarla boğuşurken yer, içer, keyfim bakarım, depremzedeye de para göndermem, kimseye yardım da etmem tavrının altında derin bir hayal kırıklığı yatıyor elbette. Bunca sıkıntıya rağmen tercihini değişimden yana kullanmayanlara karşı kızgınlık, içine düşülen durumdan kurtulamamanın verdiği öfke, yas, nice duygu saklı bu sözlerin, tepkilerin arkasında. Ağzımdan buna benzer bir tepki çıkmadı. Ağlamadım, kahrolmadım. İçten içe sonucun bu olacağını da biliyorduk kuşkusuz. Dolayısıyla whatsapp gruplarında paylaşıla gelen oyların nasıl çalındığı, nasıl değiştiği ya da cumhurbaşkanımızın sağlığına dair yorumlar zerre ilgimi çekmiyor. Duymak istemiyorum. Ülkeden gitme muhabbetlerine girmeyi daha da istemiyorum. Ben seviyorum memleketimi. Türkçe düşünmeyi, Türkçe konuşmayı, Türkçe yazmayı seviyorum. Öyle hop diye arkadaş edinen biri de değilim. İşin yoksa yeni çevre edin. Dili geliştireceğim diye debelen. Memleket güzel. Hem birilerinin de kalması gerek. O yüzden ben kendimi işime gücüme verdim arkadaş. Küçük mutluluklara, hayatın olağan akışında yaşadığımız güzelliklere kucak açmamız gerek. Onlara daha sıkı sıkı sarılmak gerek. Başkalarına kızmak ya da başkalarının eylemlerinden ötürü utanmaktan daha sağlıklı, kendi bireysel hayatlarımıza sahip çıkma çabası. Üstelik insan kendini zorlayınca bir sürü güzel şey de bulup sayıyor. İşte benimkiler: 

Muayenehanemi elden geçirdim. Bekleme odasındaki banko değişti. Badana yaptırdım. Kır çiçeklerini eksik etmiyorum vazodan. Pazar günü topladığım katırtırnakları karşılıyor hastalarımı.  

Her iki otoklav da değişim rüzgârına kapıldı. Teklemeye başladı. Eh el mahkûm. Yenisinin siparişini verdim hemen. Dün geldi takıldı. Gelen gideni aratır sözü cihazlarla ilgili değil. Her yeni gelen konforu biraz daha arttırıyor. Distile su cihazında distile su hazırlamak, otoklavı doldurmak, suyunu boşaltmak yok. Kendi yapıyor gözünü sevdiğim cihaz. Yardımcılarımın iş yükü azaldı. Yeni formaları da geldi. Tiril tiril ince kot kumaşından pantolon, üst Lacoste kumaşından tişört görünümlü önlük. Yaz sıcağında rahat edecekler. 

Kapının önündeki ahşap saksılar hayli eskimişti. Rengi solmuştu. Yeni saksılar aldım, yeşil, sarı üçer sıra, içinde sardunyalar. Sonbaharda bir hastamızın diktiği morsalkım da tuttu. Yan bahçeden tırmandı, önümüzdeki çite doğru parmaklarını uzattı. 

10 gün sonra finallerim var. Henüz çalışmaya başlamasam da dört dersi verdiğimde mezun olacağım. Önlisans çocuk gelişimi diploması için yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. Neden çocuk gelişimi dersen? Birkaç sebebi var. Kısa vadede yazacağım çocuk kitaplarına, çocuk hastalarımla ve onların aileleriyle iletişimime bir katkısı olur diye düşündüm. Uzun vadede kendi lisans diplomamın üzerine iki yıl alanda okumuş olmak belki bana ileride yüksek lisans yapma imkanı sağlar ve ileride meslek yüksek okulunda çocuk edebiyatı üzerine ders verebilmeyi mümkün kılar. Hayal bu ya, oldu ya... 

Bey kişisi yeni kliniğe geçti. Beş kişiden üç kişiye düştük. Aynı esnaf lokantasının aynı yemeklerini yemekten sıkıldıklarını da fark ediyordum. Lokanta porsiyonları da epeyce küçülttüğünden doymak için ekmeğe abanmaktan kilo da almıştık. Kendime resmen meydan okudum. Pazartesiden bu yana evden yemek götürüyorum. Leziz ve bol kepçe mutfağım şimdilik takdir topluyor. Bakalım bir ayın sonunda bu girişimin etkisi nasıl olacak? Umarım bir miktar kilo da veririz. 

Daha madde bulurdum aslında ama uykum geldi. Sende ne var ne yok? Ülke adına hayıflanmadan, ilenmeden neleri bulup çıkartabiliyorsun güzellikler namına? Hafiflemenin mevsimi olan yaz arifesinde kendi güzelliklerinin, iyiliklerinin listesini yapmaya ne dersin? 


Huzurlu Yaşam İpuçları: 8

 www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür.

Kimse bir çiçek görmez - gerçekten - o kadar küçük ki zaman alır - bizim zamanımız yok - ve görmek zaman alır, tıpkı bir arkadaşa sahip olmak gibi zaman alır.

-Georgia O'Keeffe

8. Gün: Empati ... Güçlü Bir Şifacı

Yeterince söyleyemem. Çoğumuz nadiren gerçekten duyulduğunu ve anlaşıldığını hissederiz. Birini duymak ve dikkatinizi onlara odaklamak gibi basit bir eylem olan empati inanılmaz derecede iyileştirici olabilir. Birinin sözlerinin ardındaki duyguları ve ihtiyaçları dinlemeye çalışın. Bu her zaman kolay değildir, ancak sonuçlar dikkate değerdir.

İşte bir örnek. Çocuklarınızdan biri, “Benim istediğimi asla yapmıyoruz” diyor. Kullandığı kelimelere odaklanırsanız ve hayatınızın yüzde 90'ının onun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandığını düşünürseniz, bunu duymak zor olabilir.

Derin bir nefes alın ve ihtiyaçlarının neler olduğunu dinleyin: Sanırım saygı ve karar vermede söz hakkı. Bu arada onunla aynı fikirde olmak zorunda değilsin. Yaptığınız tek şey onun olaylara bakış açısını anlamaya çalışmak.

"Hayal kırıklığına uğradınız ve ailenin karar alma sürecinde daha fazla söz sahibi olmak mı istiyorsunuz?

Bu kadar! Şimdi, onun duygularını ve ihtiyaçlarını dinleyerek ve kendinizinkini ifade ederek sohbeti sürdürün. Konuşmanın tamamı şöyle gelebilir: "Evet, sen ve babam her zaman kendi yolunuza gidersiniz." "Yani, senin ne istediğini düşünmeden sadece kendi istediğimizi yaptığımızı mı düşünüyorsun?" "Evet." "Buna üzülüyorum çünkü sizin ihtiyaçlarınızı düşünerek çok zaman harcadığımı ve sonra çoğu zaman kendiminkini ihmal ettiğimi biliyorum. Sanırım ikimiz de aynı şeyi istiyoruz - denge ve saygı. İkimiz de diğerinin de bizim ihtiyaçlarımıza değer verdiğini bilmek isteriz. Buna katılıyor musun?" "Evet sanırım." "Bu gece ikimizin de ne umduğumuz hakkında konuşmaya ve belki ikimizin de istediğimizi elde edebileceğimiz yollar hakkında beyin fırtınası yapmaya istekli olur musun?" "Tamam aşkım."

Kelimelere odaklanırsak, genellikle asıl noktayı kaçırırız. Diğer kişinin iletmeye çalıştığı ihtiyaçları derinlemesine dinleyin. Birbirinizi anladığınızda, durumu çözmeye hazır olacaksınız.

Bugün en az bir kişiyle empati kurun.

Huzurlu Yaşam İpuçları: 7

  www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür. 

Konuşma ruhun aynasıdır: Bir insan nasıl konuşursa, o da öyledir.

–Pubilius Syrus

7. Gün: Karşılanmamış İhtiyaçların Trajik İfadeleri

Marshall B. Rosenberg, Ph.D. Şefkatli İletişim sürecini geliştiren kişi, ihtiyaçlarımızı karşılaması muhtemel olmayan şeyleri ne sıklıkla yaptığımızı göstermek için "karşılanmayan ihtiyaçların trajik ifadeleri" ifadesini kullanır.

Fotokopi makinesi çalışmıyor, bu yüzden ona vurup bağırıyorsun. Sanırım onu ​​kullanırken kolaylık ve öngörülebilirlik istediğiniz için hüsrana uğradınız. Vurmak ve bağırmak bu ihtiyacı karşılamanıza yardımcı olacak mı?

Diğer insanlarla iletişim kurma yollarına ne dersiniz? Örneğin kocanız üst üste üçüncü hafta arabanızın yağını değiştirmeyi unutuyor ve siz de “Daha yapmadınız mı? Her şeyi yapmak zorunda mıyım?” Sanırım kızgınsın ve kafan karışık ve rahatlama, destek ve adalet istiyorsun.

Başka bir örnekte, birisi telefonda size bağırdığında sinirlenebilir, incinebilir veya korkabilir, bu nedenle kendinizi kapatır ve hiçbir şey söylemezsiniz. Hiçbir şey söylemezseniz anlayış, ilgi ve saygı ihtiyacınızı karşılamanız mümkün mü? İletişim kurma şekliniz kötü değil; trajik, çünkü ihtiyaçlarınızı karşılamanıza yardımcı olmayacak.

Bu basit farkındalık benim için dönüştürücü oldu çünkü ihtiyaçlarımı daha iyi karşılamak için davranışlarımı değiştirmeme yardım etti. Bu nedenle, bir dahaki sefer incinmiş, kızgın, üzgün veya hayal kırıklığına uğramış hissettiğinizde, yapmak üzere olduğunuz eylemin olası sonuçlarını düşünün. İhtiyaçlarınızı karşılamanıza yardımcı olacak mı? Değilse, sizi tatmin etme olasılığı daha yüksek olan farklı bir yaklaşım düşünün.

Bugün, bu durumda ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olmayacak şeyleri ne sıklıkla yaptığınıza dikkat edin. Olacak farklı bir seçim yapın.

30 Mayıs 2023 Salı

Huzurlu Yaşam İpuçları: 6

 www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür. 

                                                                            *

Aşk, düşmanı dosta dönüştürebilen tek güçtür.

-Martin Luther King, Jr.

6. Gün: Öğretmen Olarak Çakal

Şefkatli İletişim'de çakalı, eleştirel, yargılayıcı veya kendini beğenmiş parçamız için metafor olarak kullanırız. Çakal imajını seçtik çünkü yere kadar inerler, o anda kendilerini tatmin etmekle daha fazla ilgilenirler ve eylemlerinin gelecekteki sonuçlarını düşünme olasılıkları daha düşüktür. İçimdeki çakal bana şöyle şeyler söylüyor, “Sen kendini kim sanıyorsun? BUNU yapamazsın! Sen çok fazlasın - çok yoğun, çok talepkar, çok zayıfsın. . . ”

Bu çakalla ilişki kurabilir misin? Ya da belki kendi versiyonunuz vardır.

Kaba ve umursamaz olduğunu düşündüğüm için kendi içimdeki çakalımı görmezden gelirdim. Sonra, çok fazla empati yaptıktan sonra, bunun benim için bilgelik taşıdığını fark etmeye başladım. Bana çok yoğun olduğumu söylediğinde, beni reddedilmekten korumaya çalıştığına inanıyorum. Bana “Bunu yapamazsın!” dediğinde, beni başarısızlığın hayal kırıklığından korumaya çalıştığına inanıyorum. Yöntemlerinden hoşlanmıyor olabilirim ama artık onun benim çıkarlarıma yürekten sahip olduğunu biliyorum.

Çakalınızı görmezden gelmenin şifa olacağını düşünmeyin. Çakalınızı ne kadar görmezden gelirseniz, o kadar yüksek sesle ve şiddetli uluyor! Çakalınız gerçekten iyiliğinizi önemsiyor. Onu duyun, onunla empati kurun, niyetlerini öğrenin ve ihtiyaçlarınızı karşılamak için daha tatmin edici stratejiler oluşturun. Bu yolculuk, her ikiniz için de kişisel bakım, sevgi, bakım ve şifa ile doludur.

Bugün içinizdeki çakalın size öğreteceklerine dikkat edin.

Huzurlu Yaşam İpuçları: 5

 www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür. 

                                                                                 *


Başarılı bir adam olmaya değil, değerli bir adam olmaya çalışın.

-Albert Einstein

5. Gün: Zürafa Bilinci

Şefkatli İletişim'de zürafaları metafor olarak kullanıyoruz çünkü onlar tüm kara memelileri arasında en büyük kalbe sahipler (40 pound!). Bize kalpten bağlanmayı hatırlatıyorlar. Ayrıca, yolun aşağısını görmek için bir metafor olan uzun boyunları vardır.

Bu nedenle, bir şey söylediğimizde veya yaptığımızda, eylemlerimizin potansiyel uzun vadeli sonuçlarının bilincinde olmamız önemlidir. Bu, her eylemin bir tepki yarattığını bilerek, eylemlerimize ve sözlerimize tamamen hazır olmakla ilgilidir. Hayata şefkat, huzur ve uyumla karşılık vermeyi bilinçli olarak seçtiğimizde, bu olumlu niteliklere olan ihtiyacımızı karşılamış oluruz.

Size zürafa bilinci gösteren kendinizin veya başkalarının davranışlarının farkında olun.

29 Mayıs 2023 Pazartesi

Mayıs biterken

 

Bu ay nasıl başladı, ilerledi, zaman nerelere savruldu bilmem. En çok iş güçle geçti bu ay. Ofisimde küçük tadilatlar yaptırdım. Mekân genişledi, ferahladı birden. Renk ve mobilya seçimi mühimmiş. Eski hali tamamen bey kişisinin zevkiydi. O daha büyük yere geçmeye karar verince imrendim ve yenilendim. Hiç de fena olmadı. Mobilya değiştirmek tatile gitmek gibi bir şey, kötüsü pek olmuyor. 

Görüşmeyeli radyo programına çıktım bir de. Daha önce duyurduğum gibi 17 Nisan'da olmadı program. Seçim arifesinde aday tanıtımı gibi bir son dakika değişikliğiyle ayın 30'una ertelendi. Canlı yayına çıkmak benim için heyecan vericiydi elbette. Soluğum kesilir sandım ama kazasız belasız atlattım çok şükür. Sevgili Esme Aras, öyle bir tanıttı ki beni, koltuklarım kabardı. Dinleyici olsam kimmiş bu yazar diye düşünür, peşine düşerdim muhtemelen. Umarım dinleyiciler arasından da böyle düşünenler çıkar ve buluşuruz. Yazmanın en büyük keyfi yeni bir okurla buluşma, ondan hoş bir seda duyma ânı ne de olsa. Programın arşivine rastlayamadım ama dinlemek isterseniz bana ulaşın. Ses kaydını sizinle seve seve paylaşırım. 

Deprem bölgesine gönüllü yazıldığımdan bahsetmiştim. Bölgede kamu hizmetleri başladığı için proje sonlandı. Gitme fırsatım olmadı. Kısmet değilmiş. 

İki seçim atlattık görüşmeyeli. Pek umut varmış gibi durmuyordu. Sonuç kesinleşince televizyonu kapattım. Kızımla baş başaydık evde. Boşver, dedim. Hadi git banyo yap, sütlü kahve içelim. Tamam dedi, oyun oynarsak olur. Epeydir tavla oynamamıştık. Çıkışta üç oyun, dört sıfır galibiyetle turnuvayı bitirdim. Yüzü asıldı biraz ama iyi tavlacıyımdır. Yapacak bir şey yok. 

İki seçimin gerginliği, gelemeyen bahar, tam ısınırken yeniden dönen hava...  Eni konu yorgunluk çöktü üstüme. Buradaki uzun sessizliğim ondan olsa gerek. Uzun uzun esnemek gerinmek bir hamakta sallanmak ve aylaklık yapmak istiyorum. Neredesin yaz! Bugün eni konu yoruldum henüz mesaimi bitirmeye bir saat var. Küçük bir boşluk yakaladım. Kim bilir hangi gün yazdığım şu üstteki paragrafların ardına dizdim bu cümleleri ve yayımladım. Uzun bir aradan sonra bir merhaba demenin zamanı gelmişti çünkü. 

                                                                                  

Huzurlu Yaşam İpuçları: 4

 

Dördüncü Gün:

Kolay kolay korkmam. Cesur olduğum için değil, insanlarla uğraştığımı ve herkesin yaptığı her şeyi anlamak için elimden geldiğince çabalamam gerektiğini bildiğim için.

–Etty'de Etty Hillesum: Bir Günlük 1941–1943

Birincil Hedef Olarak İlişkileri Geliştirmek

Şiddetsiz İletişim, ilişkilerimizin kalitesini iyileştirmenin birincil hedef olduğunu öne sürer. Aslında, kendimizle ve diğer insanlarla olan bu bağ, haklı olmaktan, kazanmaktan, daha fazla para kazanmaktan veya diğer insanlara iyi görünmekten daha önceliklidir. Daha derin bağlantılar kurarak ilişkilerinizin kalitesini yükseltmeye odaklanırsanız, hayatınızın durumunu iyileştirecek, hayatınızdaki barışı ve sevgiyi artıracak ve kendiniz hakkında daha iyi hissedeceksiniz.

Bunu kişisel deneyim yoluyla öğrendim. Zaman zaman bir iş arkadaşımın yanında çalıştım. Yıllar geçtikçe ilişkimiz, birbirimizle hiçbir medeni bağımızın kalmadığı bir noktaya kadar kötüleşti. İlişkilerimdeki endişeye nasıl katkıda bulunduğumu görmeye başladığımda, ilişkimiz en kötüsüydü. Sonuç olarak, haklı olmaya veya tartışmaları kazanmaya çalışmak yerine insanlarla olan bağlantılarıma daha çok odaklanmaya başladım.

Oldukça kısa bir süre içinde iş arkadaşım yaptığım değişikliğe ne kadar hayran olduğunu ve benimle olan ilişkisinden ne kadar keyif aldığını anlatıyordu. İkimiz de daha önceki davranışlarımızdan dolayı üzgün olduğumuzu ifade ettik. Bugün, çeşitli projelerde birlikte çalışan ve birbirimize rahatlıkla arkadaş diyebilen yakın çalışma arkadaşlarıyız.

Odağınızı diğer insanlarla olan bağlantınıza değer vermeye kaydırdığınızda, yaşamınızın ve ilişkilerinizin kalitesini yükseltirsiniz. Yolunuza çıkan herkes bu odak değişiminden faydalanacaktır. Bu kaçınılmazdır.

Bugün önceliğinizin bağlantı kurmak yerine kazanmak veya haklı olmak olduğu zamanların farkında olun, ardından odağınızı başkalarıyla bağlantı kurmaya kaydırın.

22 Mayıs 2023 Pazartesi

Huzurlu Yaşam İpuçları: 3

 www.nonviolentcommunication.com web sitesi Şiddetsiz İletişim ile ilgili Türkçede kaynakların sınırlı olduğu günlerde, ücretsiz belgelerinden sıklıkla yararlandığım bir dijital platformdu. Halen seyrek aralıklarla devam ettiğim Şefkatli Ebeveyn Günlükleri’nin ipuçlarını oradan alıyorum örneğin. O günlerde hevesle üye olduğum bültenlerin her birinden gelen ipuçları kıymetli esasında ama günlük hayatın hızı içinde, İngilizce bültenlere ilgimi, dikkatimi vermek, okuduğumu içselleştirmek her zaman mümkün olmuyor. O yüzden buraya ara ara bir başka serinin, Mary Mackenzie’den Huzurlu Yaşam Meditasyonu çevirilerini paylaşacağım. Her ne zaman, hangisine rastlar ve okursan dilerim şifa olur, ilham olur ve seni dönüştürür. 

Üçüncü Gün:

Rabbimi gönül gözümle gördüm dedim: Sen kimsin? Dedi ki: Sen.

–El Hallac

Şiddetsiz İletişim Nedir?

 

“Şiddetsiz İletişim (bazen Şefkatli İletişim olarak da bilinir), farklılıkları barışçıl bir şekilde çözmek için gereken iletişim akışını kolaylaştıran bir etkileşim biçimidir. Paylaşılan insani değerlere ve ihtiyaçlara odaklanır ve iyi niyeti artıran dilin kullanılmasını ve gücenmeye veya özgüveni düşürmeye katkıda bulunan dilden kaçınılmasını teşvik eder.

 

Şiddetsiz İletişim, korku, suçluluk, suçlama veya utanç tarafından motive edilmek yerine hayatı zenginleştirmenin bir şeyler yapmak için en tatmin edici motivasyon olduğunu varsayar. Seçimler için kişisel sorumluluk almayı ve birincil hedef olarak ilişkilerin kalitesini artırmayı vurgular. İlgili diğer kişiler sürece aşina olmadığında bile etkilidir.”

– Marshall B. Rosenberg, Ph.D.

 

Şiddetsiz İletişimin dört bileşeni şunlardır:

 

Gözlemler - Ahlaki yargı veya teşhis olmaksızın bir durumu gözlemlemek

Duygular - Suçu atfetmeden bir başkasına nasıl hissettiğinizi ifade etmek

İhtiyaçlar - Karşınızdakine hangi evrensel ihtiyaçlarınızın karşılandığını, karşılanmadığını veya hangilerinin karşılanmasını istediğinizi ifade etmek

İstek - İhtiyaçlarınızı karşılamanıza yardımcı olmak için başka bir kişinin belirli, yapılabilir bir isteğini ifade etmek

Bugün için, etkileşimlerinizin en az ikisinde ahlaki yargıda bulunmadan gözlem yapmaya odaklanın.