15 Kasım 2017 Çarşamba

SAÇMALAMA HAKKI

Deniz resim yapma konusunda fazla mükemmeliyetçiydi. Yaptığı çizimleri gerçekçi bulmaz, siler, üzerinden geçerdi, çizgileri giderek kalınlaşır, kâğıt yer yer incelirdi. Kimi karalar, kimi bırakır, sonuç olarak mutsuz olurdu. Vashti'nin hikâyesi de fayda etmezdi. Tüm bunlar geride kaldı. 
Deniz'i rahatlatan, mükemmelliği bir kenara koyup zevk almasını sağlayan, katıldığı uzun soluklu (yaklaşık 9 ay) sanat atölyesi ve Gizem öğretmen.
Çanakkale Belediyesi'nin açtığı Çocuk Kültür Evi sanat, bale, hareketli saatler, akıl oyunları, robotik, yaratıcı drama, koro, satranç gibi pek çok atölyeye ve kütüphaneye ev sahipliği yapıyor. Çocuklar için tasarlanmış, geniş bir alan. İçinde özgürce koşturup oynuyorlar, öğreniyorlar, eğleniyorlar. Deniz ilk üyelerden. Geçen yıl katıldığı üç atölyeden birisi olan "sanat"ın ondaki değiştirici, dönüştürücü gücünün ilk elden tanığıyım.  Dada Neşeli Fikirler Atölyesi eğitmenleri tarafından Çocuk Kültür Evi'nde verilen atölyede, Deniz sanatın renkli, heyecanlı dünyasını keşfetti, çeşitli sanat akımlarıyla, sanatçılarla ve eserlerle tanıştı. En önemlisi yaratırken sınırsız saçmalama hakkına sahip olduğu bilgisini içselleştirdi ve mükemmeliyetçiliğini aştı.
Yaşına uygun çizdiği resimlerle barışık, artık. Resim yapmayı seviyor. Belli bir tema verildiğinde bile içinde kendi hikâyesi olan resimler çiziyor. Eli kâğıdın üzerinde akıp gidiyor, alabildiğine rahat, heyecanlı... Düşünüyor, tasarlıyor, üretiyor. Birdenbire odasına kapanıyor. Kesiyor, boyuyor, yapıştırıyor, üç boyutlu minik eserler hazırlıyor ve bana hediye ediyor. Resim yapmak, eğlenmek, keşfetmek, üretmek, paylaşmak ve beğeni toplamak demek. Bunu eserini her sunuşunda yaptığı reveranstan çıkarıyorum. 
Deniz'den almam gereken dersler var. Sınırsız saçmalamak, sonuç odaklı düşünmemek ve eğlenmek.
Şimdiye dek, aklıma, zihnime öykü geldiğinde, yazı masasına oturduğumda kelimeler, cümleler su gibi akıp gittiğinde yazdım. Elbette yazdıklarım üzerinde çalıştım, sildim, bazı yerleri yeniden yazdım, bağladım, yer değiştirdim ama parmaklarım klavyenin üzerinde dört nala koşacak kıvama gelmediyse yazmadım. Üzerine düşmedim. Öykü çalışmadım. Bir sporcu disipliniyle yazı masasına oturmadım. Bunu değiştirmek istiyorum. Her gün oturmak, iki üç satır da olsa kafamdaki projeye dair yazmak, ilk taslakların çıkmasına izin vermek, bunlara yazı kaslarını geliştirmek için yapılan günlük idmanlar gözüyle bakabilmek istiyorum. Ve yazarların tavsiyelerine kulak veriyorum. 

                                                                                          Karikatür: Yiğit Özgür
On defa yazmak olağandışı bir şey değildir. Saul Bellow 
Oyun şöyle yazılır: Oyunun lanet konusunu belirleyebilmek için yığınla yazı yazarsın ve bunun dörtte üçünü atıp yeniden yazarsın ve oyunun neyle ilgili olduğunu belirlersin ve bunun dörtte üçünü atarsın ve yeniden yazarsın. David Mamet 
Aynı öyküye birçok kısa açılış yaz... Bu açılışları bilinçli biçimde yargılama. Onun yerine çeşitlemeler üretmeye devam et... Bunu birkaç kez yaptıktan sonra, artık olasılıklar arasından yöntemli biçimde geçmekte ustalaşacaksın. Ve kaçınılmaz olarak çeşitlemelerden biri kafanda "tık" diye yerine oturacak ve "Evet, bu o" dedirten bir doğruluk ve isteklilik hissi duyacaksın. Kurmaca yazmanın ana zevklerinden biri işte budur. Nancy Kress
Sorun şu ki, yazmaya daha yeni başladığında, kâğıda yazılmış sözcüklerin kutsal, değişmez ve tartışılmaz olduğuna inanabilirsin. Ama bitmiş, basılmış, telif hakkı alınmış bir kitapla uğraşmıyorsun; yalnızca bir fikirle, kitap oluncaya kadar birçok kez değişecek sözcük yığınıyla uğraşıyorsun. Dorothy Bryant
İlk taslak, bir kitabın en kesinleşmemiş hâlidir, ki tam da burada, sabra ve cesarete, her şey daha iyi hâle gelinceye kadar kusursuz olmayanı kabul etme becerisine ihtiyacın var. Bernard Malamud

Yazar alıntıları Yaratıcı Yazının Sırları (Roland Fishman Notos Kitap çeviri Haluk Mesci) kitabından yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder