31 Mart 2024 Pazar

Sağ beyin, sol beyin ve yaratma cesareti üzerine

Yeni kitabımın yayınlanacağını öğrenen bir hastam benimle kahve içmek ve yazma sürecim hakkında sohbet etmek istedi. Eğitim psikolojisi alanında çalıştığı, yaratıcılık, öğrenme konuları ilgi alanı olduğu için, beni hekim olarak tanıdığı ve kodladığı için bu yeni kimliğim ilgisini çekmişti çünkü. Hem merak ettiklerini sordu hem de bildiklerini anlattı. Yaratıcı olduğum için sağ beynimin baskın olduğunu düşündü. Hekimlik pratiğiyle sol beynin organize ettiği işleri öğrenerek  yapabildiğimi ancak hayatın her alanında bunu sürdüremediğime dair bir tahminde bulundu. Farklı bir tür falcılık. Belki de bir tür genelleme. 
  
Bildiğiniz gibi yaratıcılık, insanın hayal gücünü kullanarak yeni fikirler üretme kapasitesidir. Bu kapasiteye sahip birine neden sağ beyin yakıştırılır çünkü sağ beyin yaratıcılık, sanat ve duygusal ifade gibi alanlardan sorumludur.  Sol beyin ise, mantıklı düşünme, analitik düşünme ve dil becerilerini yönetir. 

 Sağ beynimiz, yaratıcılığımızın ve sanatsal yeteneklerimizin merkezi olarak kabul edilir. Sol beynimiz ise mantıklı düşünme, analiz yapma ve planlama gibi işlevlerle ilişkilendirilir. Yaratıcılık, genellikle sağ beyin tarafından yönlendirilen bir süreç olarak görülür.

Yaratıcılık, yeni fikirler üretme, problemleri farklı açılardan ele alma ve estetik duygularımızı ifade etme yeteneğimizdir. Bu yetenek, anlık ve spontan bir şekilde ortaya çıkabilir veya disiplinli bir çalışmanın sonucunda geliştirilebilir. Bir sanat eserini oluştururken, bir müzik parçası bestelerken veya bir hikaye yazarken yaratıcılığımızı kullanırız. 
Yaratıcı düşünceyi geliştirmek mümkün. Resim yapmak, müzik dinlemek, kitap okumak, doğa yürüyüşleri yapmak gibi faaliyetler, sağ beyin aktivasyonunu artırarak yaratıcılığımızı destekleyebilir. Ayrıca, hayal gücümüzü zorlayan sorular sormak, problem çözme becerilerimizi geliştirmek ve yeni deneyimler yaşamak da yaratıcılığımızı artırabilir.

Yaratıcılık sağ beynimizin bir özelliği olmakla birlikte geliştirilebilir ve teşvik edilebilir bir yetenektir diyebiliriz pekâlâ. O halde yaratıcı eylemleri sürdürmek için kendimize yaratım dostu bir çevre oluşturmak şart belki de. Kitaplar, filmler, sanatla ilgilenen dostlar, ilham veren yapıtlar... Çevremizi bunlarla ne kadar doldurursak o denli besleriz yaratıcı yönümüzü ve dahi içimizdeki sanatçıyı. Diyeceğim o ki arkadaşım, içindeki sanatçıyı gör, duy, onu iti gıdalarla besle ve üretmesine müsade et. Et ki yaratıcılığının ateşi sönmesin. Çünkü sönerse durum vahim. Kendi doğana sırt çeviriyorsun ve çuvallaman, sendelemen yakın demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder