Aradan bunca yıl geçmesine rağmen
her doktor kontrolü öncesinde içimi sıkıntı kaplıyor. Doktora gitmemle sonuçlar
gelene kadar geçen süreyi dikkatim dağınık, durgun, donuk bir halde dolanarak
geçiriyorum. Böyle dönemlerde yürümeyi, özellikle de deniz kenarında yürümeyi
çok seviyorum. İçime içime konuşuyorum. Düşünceler, anılar gırla gidiyor. Başka
bir şeyle ilgileneyim desem olmuyor, ne okuyabiliyorum, ne film izleyebiliyorum
ne de yazabiliyorum.
Deniz içeride gözünde büyüttüğü
ödevi bitirmeye çalışıyor. Zaman ayarlayıcıyı on dakikaya kuruyoruz. On dakika
çalışıyor, ne zaman biteceğini, ödevin zorluğunu düşünmeden. İkinci on dakikada
geçiyorum yazı masamın başına. Memet Baydur’un Bir Garip Yazı’sından yola çıkarak
günümü gün edenleri yazmaya…
Memet Baydur’un Cumhuriyet
Gazetesi’nde yazdığı yazılardan derlenen Sessiz
Güvercinler Ülkesi’nde yer alan “Bir Garip Yazı”sı şöyle başlıyor:
“Herkesin gününü gün eden şeyler
vardır, insandan insana değişen şeyler. Örneğin durup dururken bir akşamüstü
oturup bir Sait Faik hikâyesi okursunuz, gününüz gün olur. Yolda yürürken
canınız çeker bir sinemaya girersiniz. Truffaut’nun Jules et Jim‘i gösterilir, gününüz
gün olur. Sabah kalkar kalkmaz radyoyu açarsınız, Schubert’in Alabalık Beşlisi çalar, nedeni belirli
bir gülümseme kaplar yüzünüzü. Böyle ufak tefek ayrıntılardır gününüzü gün
eden.”
Gelelim benim bugünümü gün eden
ayrıntılara…
Hava güneşli, denizin rengi tam
sevdiğim gibi, su dupduru, balıklar kahvaltıya kıyıya gelmiş, deniz kenarında
yürüyorum.
İşe dönerken rampaya sereserpe
uzanan merdivenleri çıkarken elim tutamağa gidiyor. İnsanın bir tutamağı olmalı
şu hayatta diye düşünüyorum. Tutamaklarım geliyor bir bir aklıma, sevdiklerim,
zevk aldıklarım, beni hayata bağlayanlar….
İşe erken varıyorum. Kahve içmeye
zamanım var.
İşler yolunda gidiyor.
Öykü tadında bir mektup alıyorum
sevdiğim bir arkadaşımdan.
Denizle eve yürüyoruz, gözünde
düşünce gözlüğü, dünyayı okumaya uğraşıyor, kedileri, beni…
Akşam yumurta kırıyorum ıspanağa.
“Farkında mısın, akşam yemeğinde yumurta var? Bir daha yemem, bak,” diyor ama
deniyor.
Gözünde büyüyen matematik ödevi
parçalara ayrılınca hızla ilerliyor. Bu garip yazı da bitiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder