22 Haziran 2025 Pazar

İkide bir: 14

Dün yılın en uzun günüydü. Ve de mezuniyet balosu akşamıydı. 

Birkaç gün önceki aşırı sıcak yerini esintili bir geceye bırakmıştı. Boğazdan esen rüzgarla kollar üşüdü. Nice zaman sonra arabada bahar ve yaz geceleri için bıraktığım ceket geldi aklıma. Gittim, aldım ama boğazıma yangı, sinüslerime ağırlık çökmüştü çoktan. Pasta faslı da bitince lobiye çıkıp sıcak bir şeyler içelim dedik. Lattemi keyifle yudumlarken ve boğazımın ısınma hissiyle rahatlarken Parla çalmaya başladı.  "Aa bitiyor o zaman balo," dedim. Kızımın arkadaşının annesi "Aa havuzun kenarına dizildiler," dedi. Atlama anına değilse de kurulama anına yetiştik. Birkaç ıslak poz çektikten sonra eve doğru yola koyulduk. 

Böylece 8C oldu mezun tayfa. Yol boyu kukırdamalar, yazışmalar, fotoğraf paylaşmalar...

Son kale de düştü. Taşınmak için önümüzde hiçbir engel yok. Bu evimizde son pazarımız, son günümüz. Yeniden dönmek ister miyiz, büyük eve ihtiyaç duyar mıyız, minimal yaşama uyum sağlar mıyız bilinmez. Hayatın hakkımızda yazdığı büyük planda ne var? Neler bizi bekliyor? Bilmiyorum.

Yaşamın güzelliği belki de bu belirsizlikten geliyor. En büyük sancısı, dünya ağrısı da yine bu belirsizlikte saklı. Yaşadıklarımız kader mi tesadüf mü? Kader olması bir yanıyla daha romantik, daha yatıştırıcı, teskin edici galiba. Kader fikrinden, bir yaradan düşüncesinden uzaklaşınca her şey basit tesadüflere indirgeniyor. Hayatın geçiciliği karşısında seçim gücünün çok sınırlı kalması kocaman bir boşluk yaratıyor. Telafisi zor bir boşluk doğuruyor. İnsanın anlam arayışı, doyumlu bir hayat sürmesi için bir şeylere inanmaya ihtiyacı var. İnanç, bizi kurtarıyor. Daha güzel günlere olan inancımız, umudumuz ne kadar büyükse o kadar sıkı sıkı yapışıyoruz yaşamaya. Yaşamak bir tutku. Sınırlı ömrümüzde hayatımızı güzelleştirmek bir çaba. Ömür dediğimiz beyaz sayfalara siyah mürekkep damlaları da düşüyor elbette. Kaçınılmaz. Ama bu mürekkep damlasıyla ne yaptığımız önemli. Kurumasını mı bekliyoruz, öfkeyle, telaşla tüm sayfaya mı yayıyoruz. Küçük çatışmalar karşısında pire için yorgan yakmamayı da bilmek gerek. Bunu temrin etmek. Kendime ara ara hatırlattığım bilgece bir nasihat. Sizin kulağınıza küpe diye taktıklarınız ne? 

İyi pazarlar

2 yorum:

  1. Nice mezuniyetlerine, sağlık ve mutlulukla <3
    Ne kader, ne tesadüf, bence seçimler.. Hayat seçmek demek.. Sen şimdi taşınmayı seçtin, umuyoruz ki doğru seçim, size iyi gelecek, "güzel bir hayat dönemi" olarak hatırlanacak bir seçim..
    Ben hep kendime "yavaşla" diyorum.. Fakat analistim buna gülüyor :) Diyor ki, "her duyguyu doya doya yaşamanın yolu yavaşlamak mıdır, yoksa kendi hızında, ki bu hızlı da olabilir, tadını çıkarmayı başarmanın bir yolunu bulmak mı?" Çünkü ben de özünde ateşli biriyim yani öfkemi, aşkımı, üzüntümü çok aşırı yaşarım ve belki beni ben yapan bu tutku.. Beni alıp yavaşlatıp sakinleştirmek ne kadar doğru ya da ne kadar "yapılabilir" :)) Ben de bunları düşünüyorum aslında bir süredir.. Ama yine de yavaş sakin sindirerek yaşayan insanlara özeniyorum (al sana bir başka ikilem).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın,her seçim diğer ihtimalleri öldürüyor. Gelişine değil de olabildiğince seçim gücün olduğunun idrakinde seçim yaparak yaşamak gerek galiba. Hız göreceli. Senin tempon yavaşlığa uygun değilse niye zorlayasın ki...

      Sil