29 Eylül 2021 Çarşamba

Görebilmek

Günün kelimesi. Gizem verdi. Her gün bir altı dakikası yazalım, dedi. Yazmaya başlamak için bir eşik oluşturması, kapı açması için. O kapının ardına geçmek için ve ilerlemek için. Bazen bir anahtar gerekiyor çünkü ilerlemek, yürümek yol almak için. 

Açılması gereken kapılar, aşılması gereken eşlikler hep orada, bir yerlerde duruyor, görülmeyi, duyulmayı bekliyor. Hep aynı yerlere bakmak, aynı yolları yürümek, aynı işaretlere bakmak bizi kör ediyor.  Bu yüzden başkalarına muhtacız. Yolumuzu, nerede olduğumuzu anlamak ve anlamlandırmak için. 

Deniz bir kardeş istediğinde, "Yakın arkadaş senin seçtiğin kardeştir," demiştim. O gün, günü kurtarmak için öylesine söylediğim bir şey değildi bu. Hâlâ aynı şeyi düşünüyorum. Yakın arkadaş, kendimizin seçtiği kardeştir, en iyi yoldaştır. Sana seni heyecanlandıran şeyleri gösteren, ışık olan, ayna olan, bize kendimizi, geleceğimizi bildirendir, omzuna başımızı koyup teselli edendir, her şey bittiğinde elimizde kalandır belki de. Emek vermeye değer olanı gördürendir. 

Görebilmek bana Körlük kitabını anımsatıyor. İlk okuduğumda çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Filmini de seyretmiş, uyarlamaya da bayılmıştım. Bu hevesle Saramago külliyatını oluşturmak istedim, eksik bırakmaksızın. Yitik Adanın Öyküsü'nü okudum. Görmek, İstanbul yollarında unutuldu gitti. Okunmuş olan hevesle, hayranlıkla okundu. Ama o evre geçip gitmiş gibi. Saramago okuru olmaya hazır hissetmiyorum, eskisi gibi. Onun o kendine has dili, grameri görebilmemi zorlaştırıyor. Çünkü daha açık seçik olanı görmeye yakınım bugünlerde. O yüzden en iyi yoldaşım çocuk kitapları bu ara. Ya sen bugünlerde neler görüyorsun? Ya da nelere sırt çeviriyor, görmezden gelmek istiyorsun? 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder