Ben bir diş hekimiyim. Çalışma ortamım pek de sessiz sayılmaz. Gün boyu aeratör vızırtısına, kompresör homurtusuna, hasta takibi için açık tuttuğum bilgisayarın uğultusuna, SMS ve whatsapp
mesaj bildirim seslerine maruz kalıyorum. Bir de dışarıdan gelenler var: korna,
araba, motosiklet, yandaki markete mal indiren tır sesleri… Bu sonuncunun yarattığı vibrasyon dayanılmaz. Akşamları eve
döndüğümde tamamen sessizliğin içinde kalmayı arzu ediyorum. Normal konuşma
sesini bile kaldıramadığım zamanlarda kendimi balkona atıyor, ağaçları
izliyorum, kuşların cıvıltılarını, kanat çırpma seslerini, bir arının
vızırtısını. Doğadan gelen her ses beni rahatlatırken araya karışan araba,
motor sesleri bana aslında nerede olduğumu hatırlatıyor. Bazen kızımla sessiz
yürüyüşler yapıyoruz. Gizli geçidimizden geçiyor, meyve
ağaçlarıyla dolu sessiz sokağın tadını çıkarıyoruz. Dikkatimizi yürüyüşümüze ve etrafımıza
veriyor, can kulağıyla dinliyoruz. İşte o zaman kentin uğultuları bir süreliğine
susuyor ve betonların arasında yerini korumaya çalışan doğa dile geliyor.
Dinliyoruz, hiç konuşmadan yürüyoruz o sokağı. Sonra neler duyduğumuzu
anlatıyoruz birbirimize. Ben tam kulağımın dibinde vızırdayan arının sesine
odaklanmışken, onun ayaklarımızdan yükselen ritmik adım sesini duyduğunu
görüyorum. Ben rüzgârda salınan dalların, yaprakların sesini ayırt ederken, o kuş seslerini daha çok fark etmiş oluyor.
Bir anlığına oyunun içinde sessiz kalmak ve paylaşmak farklı bir deneyim de sunuyor bana. Yaşananların arasından seçtiğimiz parçaları bir araya teğelleme işinin nasıl da biricik olduğunu, hepimizin kendi hikâyelerimizi bambaşka anlarla, ayrıntılarla kurduğumuzu fark ediyorum. Bellek ve anımsama, gerçeği hikâyeleme yoluyla yeniden inşa etme son zamanlarda en çok üzerinde durduğum konular. Öyküler de gelip buralardan doğruluyor hâliyle.
Bir anlığına oyunun içinde sessiz kalmak ve paylaşmak farklı bir deneyim de sunuyor bana. Yaşananların arasından seçtiğimiz parçaları bir araya teğelleme işinin nasıl da biricik olduğunu, hepimizin kendi hikâyelerimizi bambaşka anlarla, ayrıntılarla kurduğumuzu fark ediyorum. Bellek ve anımsama, gerçeği hikâyeleme yoluyla yeniden inşa etme son zamanlarda en çok üzerinde durduğum konular. Öyküler de gelip buralardan doğruluyor hâliyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder