Bilmek isteyen yola çıkar.
Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.
Çocuklara verebileceğimiz en büyük armağan yalnızca onlarla zenginliğimizi paylaşmak değil, aynı zamanda kendi zenginliklerini açığa çıkartabilmelerini sağlamaktır.
Swahili (Zanzibar) Atasözü
Şefkatli Ebeveyn İpuçları
Çocuklarınızın sunabileceği pek çok armağan vardır.
Çocuğunuzun sizinle düzenli ve istekli paylaştığı armağanlardan üç tanesini düşünün. Bu armağanların hangi ihtiyaçlarınızı karşıladığını belirleyin ve hayatınıza olan katkısını çocuğunuza söyleyin.
Deniz'in benimle hevesle, istekle, canı gönülden paylaştığı şeyler üzerine düşünmenin, içinden üç tanesini seçmenin, hayatıma olan katkısını düşünmenin başlı başına şefkat ve sevgi uyandıran, arttıran bir deneyim olacağına, seçim yapmakta zorlanacağıma emindim. Öyle de oldu. Sonunda üç maddeye indirgeyebildim.
Mutfakta birlikte çalışmak: Deniz yemek yapmayı seviyor. Daha fazlasını öğrenmek ve deneyimlemek konusunda hevesli. Dolayısıyla menü seçiminden, alışverişe, mutfakta yemek hazırlığından, sofra kurulmasına her aşamaya kendiliğinden, sevgiyle katkı sunuyor.
Karşılanan ihtiyaçlarım: Kolaylık, uyum, işbirliği, değer görmek, yakınlık, sevgi
Yüzmeye gitmek: Denizi seviyorum. Yüzmeyi, denize bakmayı, içinde ayakta durmayı, kenarında dolanmayı, taş atmayı, kumsalda oturmayı, dalgalarla ıslanmayı, kokusunu içime çekmeyi. Yaşamımın üç yılı hariç hep deniz kenarında yaşadım. Her fırsatta hep denize koştum. Yaz, kış kafamı her çevirdiğimde görebileceğim bir yere konuşlanmayı başarı saydım. Deniz'in benden aşağı kalır yanı yok. Böyle olunca "Deniz hadi" dediğim anda hop diye hazırlanıyor, çocuklu evlere özgü saatler süren hazırlığı çok kısa süreye indirmeyi başarıyoruz.
Karşılanan ihtiyaçlarım: Eğlence, keyif, güven, uyum, kolaylık, yakınlık, sevgi
Tatil (hazırlanma, yolculuk ve esnasında): Duyduğu anda harekete geçtiği bir konu daha. Okuma yazma öğrenmesiyle beraber Deniz gideceğimiz yerler hakkında arama motorlarında araştırma yapmaya, ilgisini çeken yerleri not almaya da başladı. Ayrıca bavulunu da hazırlıyor. Havaalanı gibi yerlerde bavulunu taşıyor, pasaportuna, biletine sahip çıkıyor ve kurallara uyuyor. Gezme, farklı tatlar (deniz mahsülü ve kırmızı et ürünleri hariç) deneme, harita okuma, yön bulma, otomatları kullanma, keşfetme mevzularında çok hevesli ve uyumlu.
Karşılanan ihtiyaçlarım: Eğlence, keyif, hayallerini gerçekleştirmek, uyum, işbirliği, kolaylık, sevgi
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Önce Deniz'in benimle paylaştığı ve en çok zevk aldığım, hoşnut olduğum armağanları belirledim. Sonra bu anların benim için önemini, tam da o ânın içindeyken, yaşarken hissettiğim duygular ve karşılanan ihtiyaçlarım üzerinden onunla paylaştım.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Bu türden bir geri bildirim duymak onu mutlu ediyor, iyimser ve sevgi dolu hissettiriyor. Bu tür anları devam ettirmek konusunda hevesi, ilgisi, merakı diri kalıyor.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Bazen, hiç de gereği olmadığı halde bir ithamı, suçlamayı alıyor, kendimize yıllarca yük ediyoruz. Bu haftanın ipucunu okumadan hemen önce Deniz sınıftan bir kız arkadaşının ona "Çok gereksizsin Deniz" dediğini hatırladı. Bunun doğruluğuna inanmıyordu ama duymaktan hoşnut değildi ve tercihi arkadaş olmamaktan yanaydı.
Deniz'in anımsadıkları üzerinden başkalarının ithamı, iftirası karşısında kendimizi nasıl ve nerede konumladığımızı düşündüm. Bu sözlerden etkilenmemek için etrafımızda sağlam bir koruma kalkanı oluşturabilmek şart. Bu koruma kalkanı da (bana göre) büyük ölçüde henüz çocukken ebeveynlerimizin bize sevgiyle, şefkatle yaklaşımı neticesinde gelişiyor.
Deniz'in anımsadıkları üzerinden başkalarının ithamı, iftirası karşısında kendimizi nasıl ve nerede konumladığımızı düşündüm. Bu sözlerden etkilenmemek için etrafımızda sağlam bir koruma kalkanı oluşturabilmek şart. Bu koruma kalkanı da (bana göre) büyük ölçüde henüz çocukken ebeveynlerimizin bize sevgiyle, şefkatle yaklaşımı neticesinde gelişiyor.
Bir arkadaşımın arkadaşı yeni doğum yaptı. Arkadaşım sık sık bebeği görmeye gidiyor. Onların ilişkisini izlemek kendi ebeveynlik sürecimde kız arkadaş desteğinden yoksun olduğumu fark etmeme yol açtı. Deniz doğduğunda şehirde yeniydim. Yakın bir iki arkadaşımın Deniz'den biraz büyük bebekleri vardı. Hepimiz kendi dünyalarımızda bu yeniliğe alışmaya, yeni bir düzen oturtmaya, uykusuzlukla, türlü başka zorlukla başa çıkmaya çalışıyorduk. Annemin eli her zaman Deniz'in üzerinde. Bunun için minnettarım. Ancak daha fazlasına ihtiyacım var(dı). Benimle benzer kaygılar taşıyan, umutlar besleyen, çocukluk, ebeveynlik üzerine birlikte düşünebileceğim, sohbet edebileceğim, sosyalleşebileceğim akranlara...
Ebeveynler özellikle de anneler üzerinde ağır yük altında. Çoğu zaman annelik meziyetlerimiz onaylanmıyor, beğenilmiyor. Çoğumuz yalnızız ve desteğe ihtiyacımız var. Bu günlükleri yazmak, paylaşmak ortak bir mesele üzerine sohbet etmek, dertleşmek gibi. Yazıp buraya bırakıyorum. Birine merhem olur da yorum yazarsa mutluluk duyarım.
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder