28 Mart 2019 Perşembe

Şefkatli Ebeveyn Günlükleri:2

Bilmek isteyen yola çıkar. 
Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.

Şefkatli ebeveyn ipuçları: 2. hafta
Düşüncelerinin editörü sensin.
Hangi düşünceleri seçiyorsun: 'Kim haklı, kim haksız' mı? Değerli zamanını ve enerjini nasıl harcıyorsun? Analiz ederek, yargılayarak, suçlayarak, eleştirerek mi?

Haftanın mindful alıştırması:
Bu hafta kendinin ve çocuğunun ihtiyaçlarına odaklan. Bu yeni odaklanma ile, değerli zamanını ve enerjini, ihtiyaçlarınızı gidermek için yaratıcı stratejiler bularak harcayabilirsin.

Ben ne düşünüyorum?
Geçtiğimiz günlerde beni sinirlendiren bir olay yaşadım. Mesleki bir ayrıntı. Çok da mühim değil ama beni etkiledi. Asistanım, zihninin içinde takılı, bir eyleme geçiyordu. Ben o eylemin sonucunu gördüğüm ve uygun bulmadığım için "onu öyle yapma, onu öyle yapma, bırak kalsın, çıkarmana gerek yok" diye seri şekilde ikaz ettim ancak anlaşmak mümkün olmadı. Sonunda sinirlendim ve homurdandım. Beni bu denli sinirlendiren şey,  yaptığı ya da yapmak üzere olduğu hata değildi; beni duymayıp (sözlerimi elbette duyuyordu ama anlam ona ulaşmıyordu) düşüncesine takılı halde eylemini sürdürmeye çalışmasıydı. Yanaklarımın kızardığını, kalp atışlarımın yükseldiğini çok net hatırlıyorum. İş yerindeki çalışma arkadaşlarımın kolaylık ihtiyacımı karşılayabilmesi benim için çok önemli. İş yerinde, arkadaşlıkların içinde, sokakta, komşuluk ilişkilerinde kolaylık...
Şimdi bu satırları yazarken "kolaylık" meselesinde bir süre durmaya, düşünmeye ve yardım almaya ihtiyaç duyduğumun farkına varıyorum. Yazarken önceliği kendi ihtiyaçlarım üzerine düşünmeye vermek, önce onları dillendirmek bana kendimi iyi hissettiriyor.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Şiddetsiz iletişimden kulağıma küpe bir cümle: İhtiyaçlar çatışmaz, stratejiler çatışır.
Deniz daha küçükken onun ihtiyaçlarını kendiminkilerin önüne koyuyordum. Bu da bana yorgunluk, kendi arzu ve hayallerimi erteleme ve mutsuzluk olarak dönüyordu. Şimdi benim de ihtiyaçlarım, hayallerim olduğunun farkına varmasını sağlamaya çalışıyorum. Ben çok yorgunsam ve o çok enerjikse, o ânın içinde eğlenmek için benimle x oyunu oynamayı seçmişse, temelde arzuladığı şeyin eğlenmek olduğunu, benimle oynamanın seçeneklerden biri olduğunu fark etmesini sağlamaya çalışıyorum. Onu ve kendimi yeni seçimler yapmaya davet ediyorum.
Seçim gücümüz olduğunu bilmek, bunun bilinciyle yaşamak, iki bacağımız olduğunu, gerektiğinde yürüyüp gidebileceğimizi fark etmek... Kızıma öğretmek istediğim şey, tam olarak bu.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Adalet kavramı Deniz için fazlasıyla önemli. Etrafındaki yetişkinlerden ve arkadaşlarından eşdeğer davranışlar için eşdeğer muamele istiyor. Ve daha çok karar almak, özerklik alanını genişletmek istiyor. Değişen ihtiyaçlarının farkına varıyor, bunlara uygun yeni stratejiler geliştiriyor. Bazen yardım istiyor. Birlikte çözüm üretiyoruz. Sonuç olarak büyüyor, gelişiyor.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Pek çok ebeveyn benimle benzer bir deneyimin içinde yuvarlanıp gidiyor. Ev, iş ve çocukların ihtiyaçları arasında kendimize küçücük soluklanma molaları vermeye, içinde nefes alabileceğimiz, büyüyüp gelişebileceğimiz vahalar yaratmaya çalışıyoruz. Yüz yüze görüşmelerin yerini çoktan online bağlantılar aldı. İşbu sebeple, her türlü ihtiyacını kendimizden çok gözettiğimiz kutsal yavru herhangi bir meseleyi fazla uzattığında ya da o çok tatlı canı sıkıldığında, yapacak bir şey bulamayıp bize sardığında, hele de çoğu zaman sabırlı ve şefkatli davranmak için fazlasıyla çaba gösteriyorsak, bir anda tetiklenebiliyoruz. Bu tetiklenme anlarında kendimizden esirgediğimiz şefkat, tutulmayan yaslar yatıyor sanırım. Burada da biraz durmak, düşünmek ve zamanında akmayan göz yaşlarının, içimde fazlasıyla tuttuklarımın akmasına izin vermek ve bunu düzenli yapmak şart.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Deniz odasında. Ödev yapıyor. Bense bacaklarımı havaya kaldırmış uzanır vaziyette kitap okuyorum ya da mutfakta akşam yemeği hazırlıklarını yapıyorum ve içeriden bir haykırış. "Anne gel!"
İşte Deniz'in yere bıraktığı bir eldiven. Onu yerden alır ve takarsam içimden bir canavar çıkacak. Çok iyi biliyorum. Çünkü defalarca söyledim. Meşgul olduğum zaman, yardımıma ihtiyaç duyuyorsa yanıma, onu rahat duyabileceğim ve görebileceğim bir yere gelmesi, sorduğu soruyu metnin içinde görmem şart. Bunu kaç kez söylediğim önemli değil. Bir daha, sakince söylemem gerek. Derin bir nefes alıyorum. Onu öğrenmesi, büyümesi için destekliyor olduğumun ayırdına varıyor ve sakince duyamadığımı, yardımıma ihtiyacı varsa, ödeviyle beraber yanıma gelmesini söylüyorum. Sorunun temelinde çoğunlukla soruyu anlamaya ve çözmeye engel, anlamı kapalı bir cümle veya kötü bir çizim ya da dikkat edilmemiş bir kelime yatıyor. Birlikte bakıyor ve çözüyoruz.
Bıraktığı eldivenlerin üzerinden atlayıp, etrafından dolaşıp asıl meseleye yaklaşabildiğim zamanlarda sakinleşmesine, büyümesine, öğrenmesine yardımcı olabiliyorum. İşte bu anlarda kendimle gurur duyuyorum.

Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri:1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder