Kurmacabiyografiler, web günlüğüm olduğuna göre, yeri geldikçe buraya da not düşebilirim. İşte on dördüncüsü: Jenn Ashworth
Ben neredeyse her zaman
gece yazmayı tercih ederim, ve bilgisayarımda. Bunun aslında en önemli nedeni,
bu şekilde uygun olması – günlerim çok yoğun: iş, öğrenciler ve çocuklarımın
ihtiyaçlarını karşılamakla dolu tamamen. Daha sakin ve sessiz bir hayat isterdim
(kim istemez!), oysaki her zaman çok fazla konuşma yapıyoruz – telefon
görüşmeleri, ders anlatımı, çocuk şarkıları söyleme, uyku öncesi öyküler okuma
ve kapıya bakma. Biraz sükûnet ve bölünmeden çalışma garantisi olan tek zaman
dilimi geceleri gibi geliyor. Bilgisayar da şart – kalemle yazmayı
sevmediğimden ya da el yazım kötü olduğu için değil – bilgisayarda çok hızlı
yazabildiğim ve çok hızlı silebildiğim için – zamanı ya da malzemelerimi asla
boşa harcamadığımı hissediyorum o zaman. Karanlık, bazen büsbütün bir rüyanın
içindeymişim gibi hissetmeme sebep oluyor.
Sanırım yazmaya ayırmak isteyebileceğim kadar çok zamana sahip
değilim. Senin için de durum böyle mi? Yaşadığım yer olan Preston’dan
çalıştığım Lancaster’a doğru M6 otoyolu boyunca arabayı bir aşağı bir yukarı
sürerken sürekli olarak yazacağım konular hakkında düşünüyorum. Sık sık yağmur
yağıyor ve silecekler son hızla çalışıyor ve sonra, yazacağım bir sonraki
bölümü planlama aşaması geceleri huzur içinde uykuya dalmama engel oluyor!
Sıkıştırılmış zamanlar ve ev-iş arasında yaptığım yolculuklar
boyunca gerçekleştirdiğim düşünme süreci, genellikle bilgisayarımın başına
geçtiğimde içimde büyük bir hevesin birikmiş olmasına sebep oluyor ve hiç
beklemeksizin yazmaya başlamaya hazır oluyorum. Çok hoş bir acele etme hissi
yaşıyorum. Mümkün olduğunca uzun bir süre çalışıyorum – hatta bütün gece – ama
hevesim artık kaçana dek çoğunlukla iki ya da üç saat çok hızlı bir şekilde
geçip gitmiş oluyor. Şimdi düşünüyorum da, yazma sürecimde arabamın büyük bir
rolü var – yıllar önce bir hapishanede çalışıyordum ve öğlen saatinde kaçıp
arabama oturarak ikinci romanımın ilk taslaklarını yazmıştım, üstelik el
yazısıyla.
Eskiden oldukça hızlı yazardım ve birçok taslak oluştururdum.
İlk romanım, yaklaşık yedi taslaktan sonra yazıldı – bu da bilgisayar başında
geçen sayısız saatler ve uykusuz geceler anlamına geliyor. Bu sürecin neden
değiştiğinden çok emin değilim – belki de artık daha tecrübeliyim ve hangi
tekniklerin ve konu alanlarının işe yarayacağını ve hangilerinin işe
yaramayacağını önce denemek zorunda kalmadan tahmin edebiliyorumdur. Sonuçta
kesinlikle daha az taslak oluşturuyorum artık ve daha yavaş yazıyorum. Bu süre
boyunca yazma becerimin gelişmiş olduğunu düşünüyorum, ama gerçi bunu söylemek
bana düşmez.
Kaynak: Manchester Mektupları
Manchester Mektupları İngiliz yazar Jenn Ashworth ile Türk yazar Nermin Yıldırım arasında gerçekleşen çevrimiçi yazışmalar dizisidir. Bu kapsamda yazarlar, çalışmaları, ilham kaynakları, içinde bulundukları sosyal ve politik ortamlar, bunların yaratıcılıklarını nasıl etkilediği vb konularda birbirlerine altışar mektup yazmıştır. Yukarıdaki alıntı Jenn Ashworth'ün Nermin Yıldırım'a yazdığı ilk mektuptandır.
Manchester Mektupları İngiliz yazar Jenn Ashworth ile Türk yazar Nermin Yıldırım arasında gerçekleşen çevrimiçi yazışmalar dizisidir. Bu kapsamda yazarlar, çalışmaları, ilham kaynakları, içinde bulundukları sosyal ve politik ortamlar, bunların yaratıcılıklarını nasıl etkilediği vb konularda birbirlerine altışar mektup yazmıştır. Yukarıdaki alıntı Jenn Ashworth'ün Nermin Yıldırım'a yazdığı ilk mektuptandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder