8 Mart 2019 Cuma

NASIL YAZIYORLAR? (14)

Yazarların okuma alışkanlıkları okurun ilgisini çeken bir konu. Sevdiğim, sevmediğim, okuduğum, okumadığım tüm yazarların söyleşilerinde yazım, üretim aşamasına dair söylediklerini iştahla, ilgiyle okuyorum.
Kurmacabiyografiler, web günlüğüm olduğuna göre, yeri geldikçe buraya da not düşebilirim. İşte on dördüncüsü: Jenn Ashworth



Ben neredeyse her zaman gece yazmayı tercih ederim, ve bilgisayarımda. Bunun aslında en önemli nedeni, bu şekilde uygun olması – günlerim çok yoğun: iş, öğrenciler ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamakla dolu tamamen. Daha sakin ve sessiz bir hayat isterdim (kim istemez!), oysaki her zaman çok fazla konuşma yapıyoruz – telefon görüşmeleri, ders anlatımı, çocuk şarkıları söyleme, uyku öncesi öyküler okuma ve kapıya bakma. Biraz sükûnet ve bölünmeden çalışma garantisi olan tek zaman dilimi geceleri gibi geliyor. Bilgisayar da şart – kalemle yazmayı sevmediğimden ya da el yazım kötü olduğu için değil – bilgisayarda çok hızlı yazabildiğim ve çok hızlı silebildiğim için – zamanı ya da malzemelerimi asla boşa harcamadığımı hissediyorum o zaman. Karanlık, bazen büsbütün bir rüyanın içindeymişim gibi hissetmeme sebep oluyor.
Sanırım yazmaya ayırmak isteyebileceğim kadar çok zamana sahip değilim. Senin için de durum böyle mi? Yaşadığım yer olan Preston’dan çalıştığım Lancaster’a doğru M6 otoyolu boyunca arabayı bir aşağı bir yukarı sürerken sürekli olarak yazacağım konular hakkında düşünüyorum. Sık sık yağmur yağıyor ve silecekler son hızla çalışıyor ve sonra, yazacağım bir sonraki bölümü planlama aşaması geceleri huzur içinde uykuya dalmama engel oluyor!
Sıkıştırılmış zamanlar ve ev-iş arasında yaptığım yolculuklar boyunca gerçekleştirdiğim düşünme süreci, genellikle bilgisayarımın başına geçtiğimde içimde büyük bir hevesin birikmiş olmasına sebep oluyor ve hiç beklemeksizin yazmaya başlamaya hazır oluyorum. Çok hoş bir acele etme hissi yaşıyorum. Mümkün olduğunca uzun bir süre çalışıyorum – hatta bütün gece – ama hevesim artık kaçana dek çoğunlukla iki ya da üç saat çok hızlı bir şekilde geçip gitmiş oluyor. Şimdi düşünüyorum da, yazma sürecimde arabamın büyük bir rolü var – yıllar önce bir hapishanede çalışıyordum ve öğlen saatinde kaçıp arabama oturarak ikinci romanımın ilk taslaklarını yazmıştım, üstelik el yazısıyla.
Eskiden oldukça hızlı yazardım ve birçok taslak oluştururdum. İlk romanım, yaklaşık yedi taslaktan sonra yazıldı – bu da bilgisayar başında geçen sayısız saatler ve uykusuz geceler anlamına geliyor. Bu sürecin neden değiştiğinden çok emin değilim – belki de artık daha tecrübeliyim ve hangi tekniklerin ve konu alanlarının işe yarayacağını ve hangilerinin işe yaramayacağını önce denemek zorunda kalmadan tahmin edebiliyorumdur. Sonuçta kesinlikle daha az taslak oluşturuyorum artık ve daha yavaş yazıyorum. Bu süre boyunca yazma becerimin gelişmiş olduğunu düşünüyorum, ama gerçi bunu söylemek bana düşmez.
Kaynak: Manchester Mektupları
Manchester Mektupları İngiliz yazar Jenn Ashworth ile Türk yazar Nermin Yıldırım arasında gerçekleşen çevrimiçi yazışmalar dizisidir. Bu kapsamda yazarlar, çalışmaları, ilham kaynakları, içinde bulundukları sosyal ve politik ortamlar, bunların yaratıcılıklarını nasıl etkilediği vb konularda birbirlerine altışar mektup yazmıştır. Yukarıdaki alıntı Jenn Ashworth'ün Nermin Yıldırım'a yazdığı ilk mektuptandır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder