Sol orta parmağımın nasırı.
Dikkatli gözler için bir ayraç, solaklığımın işareti. Benim içinse bir çağın bitişini gösteriyor, ilkokulun, yarım günlük tedrisatın, sokakta uzun oyun saatlerinin... Ve yerini yeniye bırakıyor. Tam gün okula, bol yazmalı ödev saatlerine, akşam okuldan gelir gelmez yenen ikindi kahvaltılarına, bol ketçaplı anne patatesine, daha hareketsiz, oyunsuz günlere...
Target kitapları, Mr. Smith ve ailesi, Terry'nin kırmızı spor ayakkabısı, dil laboratuvarı, sayfalarca yazı tekrarı ve sol parmağıma yerleşen beni bir daha terk etmeyen yumuru, ortası çukur. Kurşun kalemlerin, boya kalemlerinin, tükenmez kalemlerin yaslandığı o küçük engebe her baktığımda bana defterle buluştuğum zamanları hatırlatıyor, şiir defterlerini, her deftere geçirilen Annabel Lee şiirini, Yeni Türkü şarkılarını, o kış aldığım ve birkaç yıl üzerimde taşıdığım fazla kiloları, yeni arkadaşları, ilk kez kullandığım küt saç kesimini, kısaca prep A yılını...
Nasırımı seviyorum, o bana, çok yazmaktan yadigar.
Eşyalar arasında
Bir biblo, küçük bir hobbit evini andırıyor. Poliester bir malzemeden. Üzeri keçeli kalemle boyalı, verniksiz ve cilasız. Bu ona eskimiş bir hava veriyor. Yıllanmış ve yaşanmış... Kapının önünde iki küçük kırmızı mantar var, zehirli ve masalsı. Çatıyı örten yaprakların üzerinde bir salyangoz, sanki karnı doymuş da göğe bakıyor. Kapının üzerinde iki farklı seviyede pencere var. İki katlı, en azından ortak yaşam alanından yukarıya doğru tırmanan bir asma kat daha var. Orayı yatak odası gibi hayal etmek hoşuma gidiyor.
İlk geldiği günden beri yeri sabit. Bilgisayar ve telefonun arasında bir üçgenin köşeleri misali dizili...
Bu bibloyu bana Deniz getirdi. Dahası o boyadı. Ona her baktığımda Deniz'in bana sevgisini görüyorum. Ve benim için yaptığı minik hediyeleri nasıl önemsediğini...
Rüyalar arasında
Rüyamda ay hilaldi. Deniz'le ayın ucuna halkalar atıyorduk. Kimisi takılıp ayın ucunda sallanıyor, kimisi yere düşüyordu. Şimdiye kadar bu oyunu düşünmemiş olduğuma hayret ediyordum ki uyandım.
Dün gece nefis bir rüya gördüm. Büyülenmişlik, hayran kalmışlık duygularıyla uyandım. Oysa zihnimden rüyaya ait hemen hemen her şey silinmişti. Zihnimdeki tek canlı görüntü, bir bulutun anne gibi bir kadına dönmesi, eğilmesi, gülümseyerek üzerimi örtmesiydi. Sanki beni bir tehlikeden korumak ister gibi, geçici süreyle ortalık süt rengine kesiyordu ve ben bulut annemin örtüsü altında güvendeydim.
Rüyalar arasında
Rüyamda ay hilaldi. Deniz'le ayın ucuna halkalar atıyorduk. Kimisi takılıp ayın ucunda sallanıyor, kimisi yere düşüyordu. Şimdiye kadar bu oyunu düşünmemiş olduğuma hayret ediyordum ki uyandım.
Dün gece nefis bir rüya gördüm. Büyülenmişlik, hayran kalmışlık duygularıyla uyandım. Oysa zihnimden rüyaya ait hemen hemen her şey silinmişti. Zihnimdeki tek canlı görüntü, bir bulutun anne gibi bir kadına dönmesi, eğilmesi, gülümseyerek üzerimi örtmesiydi. Sanki beni bir tehlikeden korumak ister gibi, geçici süreyle ortalık süt rengine kesiyordu ve ben bulut annemin örtüsü altında güvendeydim.
Çok sevdim bu yazıyı, belki bir gün ben de denerim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
Sil