Bilmek isteyen yola çıkar.
Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.
Şefkatli ebeveyn ipuçları:
Tüm insanlar (siz ve çocuklarınız da dahil olmak üzere) ihtiyaçlarını gidermek için ellerinden gelenin en iyisini yaparlar.
Çocuğunuzla hoş gitmeyen bir hadiseyi düşünün. Çocuğunuz ne yapıyordu? Hangi ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu? Siz ne yaptınız? Yaptığınız şey hangi ihtiyacınızı karşılamaya yönelikti?
Haftanın mindful alıştırması:
Öğrenmeye devam edin ve evinizi dönüştürün.
Son günlüğün üzerinden beş hafta geçti. Bu satırları yazarken verdiğim aranın beni konudan uzaklaştırdığını fark ediyorum. Sene başında üzerinde uzlaştığımız kimi konular, aldığımız kararlar, baharın, uzun süren okul yılının yol açtığı yorgunlukla esniyor. Eskisi gibi, bu sabitleri koruma konusunda katı ve ısrarlı değilim. Değişen ihtiyaçlarımızın farkındayım. Bu yüzden çekişmeli bir hâl değil, aramızdaki. Yeni bir mevsim, yeni bir dönem. Şimdiye kadar üzerine kafa yorduklarımdan öğrendiklerim var, belki de.
Ve bir evi dönüştürmenin en iyi yolunun, gerçekten dinlemekten, kimi isabetli sorular sormaktan geçtiğine inanıyorum. Enerjim oyun oynamaya, hareket etmeye, dışarı çıkmaya yetmiyor bazen ama dinlemeyi ihmal etmiyorum.
Bir süredir yazmaya daha yoğunlaştığım, Denizle eskisi kadar oynamadığım, ilgilenmediğim bir dönemden geçiyorum. Onunla daha çok konuşuyoruz, sohbet ediyoruz ama birlikte az oynuyoruz, az hareket ediyoruz. Cumartesi gecesi parkta birlikte oynayınca fark ettik bu eksikliği. İnsanoğlu/kızı çekilmiş paket lastiği misali. Uzadığım yerden merkezime dönünce, can kulağıyla dinleyince oyun, sohbet daha da koyulaştı. Kimi yeni kararlar alındı.
Denizle ilgili en çok yapmaya çalıştığım şey dinlemek ve ihtiyaçlarını tahmin etmeye çalışmak.
Denizle ilgili en çok yapmaya çalıştığım şey dinlemek ve ihtiyaçlarını tahmin etmeye çalışmak.
Hepimizin içinde bir kurban arketipi var. Mağduriyet dili fena. Gerçekleri olduğu gibi görmemizi engelliyor. Zalim-mağdur-kurtarıcı üçgeni dışında bir yerden bakmak gerekiyor oysa, hayata. Bunun için de olayla ilgili ayrıntıları köpürtmek yerine duygulara bakmak gerekiyor. Ancak duyguları fark edince karşılanmayan ihtiyaçları belirlemeye, kendini karşındakinin yerine koymaya geliyor sıra.
Deniz'e de bunu öğretmeye çalışıyorum kendimce. Oysa bazen tek istediği, mağdurluğunu onaylatmak, kurtarıcının kucağına sığınmak. Bu yaklaşımı görmediği zaman, sarf ettiğim her kelime geri tepebiliyor. Onu suçladığımı düşünüyor ya da mutsuz olmasına izin vermediğimi. Ve kızgınlığı bana yöneliyor.
Deniz duygularıyla epey tanışık. Bazen duygu yerine düşünce ya da ihtiyaç koyduğu oluyor. Bunu fark ettiğim zaman kelimelerinin içinden duygu ve ihtiyaçlarını ayırmaya çalışıyorum. Böyle böyle diline yerleşeceğine inanıyorum. Öyleyse bir sonraki adım, ihtiyaçları tanımak ve isimlendirmek olsun.
Beş hafta aradan sonra kendimi konudan kopuk, ilgisini kaybetmiş hissederken yazmaya başladığımda kelimelerin birbiri ardına çıktığını, düşüncelerimin kolayca konu etrafına kıvrıldığını görüyorum. Demek ki çok da uzağına düşmemişim mevzunun.
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Dinlemek ve dinlendiğini bilmek en önemlisi. Her birey küçük ya da büyük olsun farketmez önce dinlendiğini hissetmek ister.
YanıtlaSilAkıl vermeden, teselli etmeden, ne cevap vereceğini düşünmeden yalnızca dinlemek... Bu da yaparak öğrenilen bir şey.
YanıtlaSil