Tam olarak ne zamandı hatırlamıyorum. Deniz bir gece, birdenbire öğrenmek istedi.
"Korktuğun şeyler var mı?"
"Tabii," dedim. "Yüzlerce var."
"Birini söyle. En büyüğünü," dedi.
"Yılanlardan korkarım," dedim çok kolaycı bir yaklaşımla. Daha ağzımdan çıktığı anda doğruluğundan şüphe ederek. Şüphe bile değil. Çöpe atıp üstünde tepinmem gerektiğini bilerek.
Tekrar sordu.
"En büyük korkun bu mu? Yılanlar mı?"
"Hayır," dedim. "En büyük korkum yılanlar değil. Düşünmem gerek."
Kaygılarımdan bahsetmeyi düşündüm. Saat geçti, oysa. Sustum. Uykuya dalmasını istediğim için, belki de beni zayıf görmemesi için, sustum. Esnedi. Yatağın içinde döndü. Yüzüstü yatıp ellerini yastığın altına sokunca anladım uykuya dalması yakındı. Sessizce uzandım kapının koluna. Ardımdan fısıldadı tekrar.
"Söylesene en büyük korkum ne?"
Şimdi biliyorum, bu satırları yazarken. Ne kadar okusam da, bilsem de, üzerimde çalışsam da, başaramadığım, üstesinden gelemediğim en büyük korkum değişim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder