Bilmek isteyen yola çıkar.
Şefkatli Anne Günlükleri'ni yazmak, ebeveynlik amaçlarımı, önceliklerimi belirlememe, düşüncelerimin ve eylemlerimin farkına varmamı sağlıyordu. Sura Hart alıntıları bitince, sanki ters yönde yürümeye başlamışım gibi bir düşünce gelip çöreklendi içime. Yeniden konu üzerine düşünmek, yazı yoluyla düşüncelerimi tasnif etmek, eylemlerimin farkına varmak istedim. İşbu sebeple www.nonviolentcommunication.com sitesinde ücretsiz yayımlanan haftalık ipuçlarının rehberliğinde yeni bir günlüğe başlıyorum.
İpuçlarının çevirisi bana ait.
Şefkatli ebeveyn ipuçları
Hepimiz gibi, çocuklar da duyulmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyar.
Bir dahaki sefer kendinizi çocuğunuza nasıl hissetmesi, ne düşünmesi ya da ne yapması gerektiğini söylerken bulduğunuzda durun ve çocuğunuzun söylediğini dinleyin.
Ben ne düşünüyorum?
Ah bu akıl verme hastalığı! Çocuklar da bizim gibi. Nasihat işitmekten, geçecek denmesinden ya da taktik verilmesinden hoşlanmıyor. Dinlemeye çalışıyorum. Kendimi vererek dinlemeye.
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Bir yerlerde okumuştum. Çocukları başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi içinde gösterdiği gelişmeyi övün mealinde bir şeyler. Aklıma da çok yatmıştı. Tabi ya, etiket takmak (beceriksiz, sarsak, tembel, şu, bu) yerine geriden de gelse, henüz yetersiz de olsa gösterdiği çabayı, kaydettiği ilerlemeyi takdir edeyim. İçimden annemin, babamın sallanan parmağı çıkmadığı sürece buna uymaya çalışıyorum.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Evdeki hesap çarşıya uymazmış. Benim özene bezene, düşüne taşına aldığım karara Deniz'den dün gece gelen tepki aynen şu:
"Her zaman her yaptığım şeye iyi olmasa bile ben üzülmeyeyim diye çok güzel olmuş diyorsun. Sana inanmıyorum."
Bu cümleler bambaşka bir yerden başlayan sohbeti gizlice çeken babanın cep telefonunda kayıtlı şimdi. Etiket yapıştırmayayım derken etiket bana yapıştı. Politically correct tabirinden uyarlayacak olursak "siyaseten nazik anne" olarak kayıtlara girdim.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Çocuk için ne yaptığın değil, hangi duygularla, nasıl yaptığın önemli. Şekle bakmıyor çocuk, mekânı umursamıyor. Ne kadar ilgilisin, ne kadar isteklisin ve ne kadar o ânın içindesin ona bakıyor. Dikkatini veriyor musun? Görev gibi mi yapıyorsun? Samimi misin? Her daim akılda tutulması gereken sorular bunlar. Bazen "Hayır," demek ilgisizce zaman geçirmekten yeğdir.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu yaz kendimi zinde hissediyorum. Verdiğim sözleri tutuyorum. Birlikte zaman geçirmenin tadına varıyorum. Üşenmiyorum, ertelemiyorum, ötelemiyorum. Deniz arkadaşları kadar bizimle zaman geçirmekten hoşnut. Eh bana da kendimi takdir etmek ve yazın keyfini çıkarmak düşüyor.
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 4
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 5
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 6
İpuçlarının çevirisi bana ait.
Şefkatli ebeveyn ipuçları
Hepimiz gibi, çocuklar da duyulmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyar.
Bir dahaki sefer kendinizi çocuğunuza nasıl hissetmesi, ne düşünmesi ya da ne yapması gerektiğini söylerken bulduğunuzda durun ve çocuğunuzun söylediğini dinleyin.
Ben ne düşünüyorum?
Ah bu akıl verme hastalığı! Çocuklar da bizim gibi. Nasihat işitmekten, geçecek denmesinden ya da taktik verilmesinden hoşlanmıyor. Dinlemeye çalışıyorum. Kendimi vererek dinlemeye.
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Bir yerlerde okumuştum. Çocukları başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi içinde gösterdiği gelişmeyi övün mealinde bir şeyler. Aklıma da çok yatmıştı. Tabi ya, etiket takmak (beceriksiz, sarsak, tembel, şu, bu) yerine geriden de gelse, henüz yetersiz de olsa gösterdiği çabayı, kaydettiği ilerlemeyi takdir edeyim. İçimden annemin, babamın sallanan parmağı çıkmadığı sürece buna uymaya çalışıyorum.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Evdeki hesap çarşıya uymazmış. Benim özene bezene, düşüne taşına aldığım karara Deniz'den dün gece gelen tepki aynen şu:
"Her zaman her yaptığım şeye iyi olmasa bile ben üzülmeyeyim diye çok güzel olmuş diyorsun. Sana inanmıyorum."
Bu cümleler bambaşka bir yerden başlayan sohbeti gizlice çeken babanın cep telefonunda kayıtlı şimdi. Etiket yapıştırmayayım derken etiket bana yapıştı. Politically correct tabirinden uyarlayacak olursak "siyaseten nazik anne" olarak kayıtlara girdim.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Çocuk için ne yaptığın değil, hangi duygularla, nasıl yaptığın önemli. Şekle bakmıyor çocuk, mekânı umursamıyor. Ne kadar ilgilisin, ne kadar isteklisin ve ne kadar o ânın içindesin ona bakıyor. Dikkatini veriyor musun? Görev gibi mi yapıyorsun? Samimi misin? Her daim akılda tutulması gereken sorular bunlar. Bazen "Hayır," demek ilgisizce zaman geçirmekten yeğdir.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu yaz kendimi zinde hissediyorum. Verdiğim sözleri tutuyorum. Birlikte zaman geçirmenin tadına varıyorum. Üşenmiyorum, ertelemiyorum, ötelemiyorum. Deniz arkadaşları kadar bizimle zaman geçirmekten hoşnut. Eh bana da kendimi takdir etmek ve yazın keyfini çıkarmak düşüyor.
Eski günlüklere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 4
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 5
Şefkatli Ebeveyn Günlükleri: 6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder