30 Ağustos 2021 Pazartesi

Beklentisizlik ve değişim üzerine

Bir kupa kahve, sıcacık, içimi kolay, sütlü. Küçük, kırmızı kalplerle bezenmiş bir fincanın içinde. Fincanın eşi, büyük kalpli olan, çatlak, içi kalemlerle dolu. Atmaya kıyamadım. Hediyeydi. Dursun istedim. Yeni bir işlevle mümkündü bu ancak. Belki ilişkilere de böyle yaklaşabilir insan. Çatlamış ilişkilerin içine su doldurmayı bırakabilir misal. Sızdıracağını bile bile su doldurmak nafile bir çaba zaten. Gereksiz. Efor kaybı. Beklentisizlik ne güzel şey. Değişimin anahtarı belki de. 

Değişim ancak aynı şeylerin, aynı şekilde yapılmasını beklemekten vazgeçtiğin zaman başlar, artık ummadığında, ayak diretmeyi bıraktığında. Bir kupa sütlü kahve bak beni nerelere getirdi. Zihin oyunları, zihnin oyunları... Kol ağrısı, bilek ağrısı. Kuşlar cıvıldıyor. Saat dokuz olmak üzere. Pazar, pazartesi iki gün unuttum altı dakika yazmayı. Gün atlamayacağım. Yerine yazacağım. Kolum arıyor, bileğim yorgun. Kalem hiç de rahat değil parmaklarımın arasında, ağır ve heybetli; hafif olmanın tüm konforundan yoksun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder