30 Nisan 2022 Cumartesi

Fikir Uçuşmaları

Hayat hepimizin üzerine geliyor son zamanlarda. Sık sık kendimi dişlerimi sıkarken buluyorum. Gündüz vakti. Dişlerimin arasında kendiliğinden kalması gereken boşluk sıfırlanıyor, dişler tepe tepeye biniyor, yanak kaslarım geriliyor. Dişlerimi aralamaya çalıştıkça tam tersi kenetlendiğini hissediyorum. Zorluklar karşısında dile getirilen "Sık dişini" deyimi işte buradan geliyor ama siz sıkmayın dişinizi. Fark ettiğiniz anda aralayın ağzınızı. Derin bir iki nefes alıp verin. Yüz kaslarınızı yumuşatacak hareketler yapın. 

Ne zaman gerginlik tipi baş ağrısı, fibromiyalji ya da diş sıkma, gıcırdatma gibi stres temelli rahatsızlıklardan bahsedilse, kadın arkadaşlarım "Sen de al bir antidepresan. Ben çocuk doğduğundan beri kullanıyorum," diyor. Kadının karşılıksız emeği çenesine, kaslarına gerilim olarak birikiyor anlaşılan. 

                                                                                 *

Gençlik yaş konusunda zalim. Henüz yirmili yaşlara varmamış yeni yetme bir diş hekimliği fakültesi öğrencisi iken kendime bir çalışma ömrü biçmiş, bu işin yirmi yıldan fazla yapılmayacağına kanaat getirmiştim. Henüz bir çocukken 2000 yılında yirmi dört yaşında kocaman bir kadın olacağımı ön gördüğüm gibi. Yirmi dört yaşında kendimi kocaman bir kadın gibi hissetmediğim gibi mesleğin yirmi ikinci yılında da kendimi hiç de yolun sonunda hissetmiyorum. Tam tersi hâlâ genç, dinamik, deneyimli en iyi yıllar... Yani yanılmışım genç arkadaşım. 

                                                                              *

Bayram tatilini vesile edip şehir dışına çıkmayı düşünmüştük. Son dakikaya bıraktığımız ve havanın kapalı, sağanak yağışlı geçeceği bilgisiyle vazgeçtik. Böylece minik yavru kedimizi yalnız bırakıp arkaaşımıza emanet etmemiz gerekmeyecek. Kısa tatillerde şehirde turist olmak da güzel bir alternatif ayrıca. Yapamadıklarımızı yapmak, şehirde aylaklık etmek için dört gün. Güzel geçer umarım. 

                                                                           *

Dön dolaş aynı şarkıları dinliyorum. Hastalarımın yaş ortalaması da bana denk geldiğinden kendilerini evde, gençliklerinde hissediyorlar. Gençlik anılarını çağıran bir yanı var Ezginin Günlüğü'nün, Hüsnü Arkan'ın. O yıllardan kalma değil ama bu şarkının keşfi. Birkaç hafta önce dinledim ilk kez. Döne döne. Bakalım siz sevecek misiniz?



                                          


2 yorum:

  1. Şarkıyı da fikir uçuşmalarını da sevdim : ) Eline sağlık.

    YanıtlaSil