29 Ekim 2022 Cumartesi

Saramago'nun izinde

Lizbon gezimiz devam ediyor. Dün öğleden sonrayı kızımla baş başa geçirdik. 24 saatlik bir toplu ulaşım kartı aldık. İlk hedefimiz Casa dos  Bicos oldu. 

Casa dos Bicos, dış cephesi bal peteği görünümünde gri kabartmalarla kaplı eski bir yapı. Dört katlı yapının zemin katında Romalıların döneminden kalma taş duvarlar, kırık amforalar sergileniyor. Arkeologların buluntular üzerine yaptığı incelemeler burada binlerce yıl önce tuzlanmış sardalya  üretimi yapıldığı yönünde. Denize yakın üretimhanelerde tuzlanan balıklar amforalar doldurulup teknelerle Karadeniz'e kadar ulaştırılıyormuş. Binanın geçmişine dair kısa, genel bilgi veren ücretsiz sergi alanını gezdikten sonra üst katlara çıkmak için kişi başı 3 Euro veriyorsunuz. 12 yaş altı ücretsiz. Asıl hikâye üst katlarda başlıyor. 

Birinci kat Saramago'nun fotoğraflarının, çalışmalarının, çalışma Odasının sergilendiği alan. 

İkinci kat Saramago Vakfı'nın ofisi. Üçüncü kat kitapçı. Saramago'nun çevrildiği diller de dahil olmak üzere kitapları satılıyor. Dördüncü kat ise kütüphane. Saramago'nun doğumunun 100. yılında muhtemelen kimi etkinliklere de ev sahipliği yapıyordur. 

Casa dos bicos küçük bir yapı. Ama kimi yerlere biraz da buradaydım diyebilmek için gidiyoruz aslında. Lizbon'a gelmeden önce okumadıklarım arasından bir Saramago kitabı seçeyim, dedim. Yeniden onun kendine has diline dahil olmak kolay olmadı. Noktası, virgülsüz, konuşanın kim olduğunu anlamanın çaba gerektirdiği üslubuna yaklaşamadım bu kez. Kenara koydum şimdilik. Ne diyebilirim. Doğru zaman değilmiş. 

Gelmeden önce binanın karşısındaki zeytin ağacını da ziyaret etmem gerektiğini okumuştum ama yeni istikametimizi belirlemek üzere şehir haritasını açıp da parke taşlara yazılı Jose Saramago yazısını okuyunca anımsayabildim. Ancak o zaman yanına vardım avuçlarını göğe açmış ağacın. Dallarını okşadı. Bedenindeki derin yarıklara baktım. Ardına geçtim ve gülümsedim. Saramago'nun küllerinin serpildiği ağaç olduğunu bilerek. Bir ağacı, diğer tüm ağaçlardan ayıran ona biçtiğimiz hikâye nihayetinde. Hayatı, gezilerimizi anlamlı kılabilmek için hikâyelere ihtiyacımız var. O yüzden bu türden işaretlerin, izlerin peşine düşüyoruz gezilerimizde. Nihayetinde bazı yerler biraz da "buradaydım" demek için gezilir. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder