28 Eylül 2023 Perşembe

Pandemiye Şahitlik Etmek *

 

“Bana Yaklaşma! Yoğun Bakım Günlüğü” Covid 19 pandemisini ağırlıklı olarak yoğun bakım servisinin içinden gösteren bir anlatı. Kitap, bir tıp hekimi, yoğun bakım uzmanı ve yazar olan Meral Saklıyan’ın seçtiği enstantenelerden oluşuyor. Her bir enstantene, bize bildiğimiz hayatın askıya alındığı günleri, o günlerde yaşadığımız belirsizliği, çaresizliği, şaşkınlığı hatırlatacak güçte. Samimi ve sahici çünkü aktarım ilk elden, aracısız.

Meral Saklıyan, önsözde kitabın yazılma hikâyesini şöyle anlatıyor:

“Pandeminin patlak verdiği ve belirsizlikler içinde yayıldığı sırada, elime kalemi alıp olayların peşinden gitmeye başladım. Sürecin nereye varacağını kestirmek zordu. Bir yandan işimi yaparken diğer yandan gözlemci olmaya, yazma alışkanlığının verdiği sorumlulukla notlar almaya; kısacası bu sarsıntılı dönemle ilgili bir hafıza kaydı oluşturmaya çalışıyordum.  Bu bir bakıma karışıklığın içinde tarihi olmayan şeylerin tarihçisi olmaya karar verme isteğiydi.”

Salgın sürecini, meslektaşlarıyla ve diğer sağlık çalışanlarıyla beraber çalışarak geçiren Dr. Saklıyan, ilk günden itibaren hastaların verdiği mücadeleyi, hayata tutunma çabalarını, yüzyılda bir görülen salgını, en önden ve içeriden gözlemlemenin yanı sıra Covid 19’a yakalanmış, virüsün etkilerini bedeninde ağır biçimde hissetmiş bir hekim. Ölümün kol gezdiği hastane koridorlarından hasta yatağına düşmeye uzanan yolu anlatırken kabaca da olsa kronolojik bir sıra gözetmiş Dr. Saklıyan. Bir kez kitabın yazılma amacını, niyetini açıkladıktan sonra tanıklıklarla başlamış.

İlk tanıklık Covid 19 ile savaşan ilk ve en genç hastasına dair. İkinci tanıklık ise, doktora yazılan bir teşekkür mektubu. Bu mektup, yoğun bakım servisinde yatak bulmanın güç olduğu günleri hatırlatmakla kalmıyor. Hekimlerin sırtlanmak zorunda kaldığı müşkül durumu, “son yatak” meselesinin ağırlığını lafı kıvırmadan gösteriyor. Hayatta kalma şansı verilen hastanın hissettikleri, hayata tutunma çabası, hekimine karşı hissettiği minnet ve ona seçimini doğru hastadan yana yaptığını gösterebilme gayesi hayli etkileyici ve düşündürtücü. Bu mektubu alan, okuyan, hatıraların içinden geçerek dışarıdan kader ânı gibi görünen durum karşısında sağlık çalışanları cephesinde neler yaşandığını ise “Sevgili hastam,” diye başlayan mektup anlatıyor. Meslek hayatlarının en zorlu süreçlerinin içinden geçen sağlık çalışanlarının kaygıları, endişeleri, sıkışıklıkları, deneyimleri ile ilerleyen anlatı, ilk hasta kayıplarıyla, ardından salgının sağlık çalışanların yayılması ve onların hastalık hikâyeleri ile ilerliyor. Meral Saklıyan, kendi hastalık hikâyesinin yanı sıra meslektaşlarının hikâyelerine de yer vererek sunulan deneyim sayısını arttırıyor. Sağlık çalışanlarının hastalık deneyimlerinin ardından yaşanan salgına dair düşüncelerini aktararak bir nevi sonsözünü söylüyor.

Çok değil, yalnızca üç yıl önce hepimiz pandeminin tanığıydık. Ama pek azımız hastanelerin bodrum katlarında konuşlanan yoğun bakım ünitelerinin içinde, tükenircesine çalışıyordu. Pek azımız vücudundan hortumlar sarktığı, makinelere bağlı olduğu halde virüse karşı mücadele etmekte, bu anafordan sağ salim çıkmaya gayret etmekteydi. Pandeminin başladığı gibi bitmesini arzuladığımız, eskiye dönmeyi hayal ettiğimiz, o günlerin ne zaman geleceğini bilemediğimiz, belirsizliğin, çaresizliğin, şaşkınlığın zirve yaptığı günlerde yazar ve hekim refleksiyle tutulan notlar, tam da yazarının amaçlandığı gibi bir tür hafıza kaydı oluşturuyor.



Bana Yaklaşma! Yoğun Bakım Günlüğü

Meral Saklıyan

Everest Anlatı

* Bu yazı TDB Dergi 206. sayıda yayımlanmıştır. 


 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder