7 Temmuz 2024 Pazar

Yüzmek devrimci bir hareket midir?

Bunca yıldır Çanakkale'deyim. İlk kez kordondan denize girdim. Aklıma da gelmezdi açıkçası. Arkadaşım teklif etti. Sabah erkenden gittik. İçimizde mayolar. Kimse olmaz sanıyorduk. Bir grup erkek vardı. Baktık, tarttık. İstifimizi bozmadan yürüdük. Uzakta bir banka oturduk. Arkadaşım termosla kahve getirmiş. Birer bardak kahve içtik. Olay yerine geri döndük. Hâlâ kalabalıktı. Kararsızlığımız sürüyordu. Nihayetinde plaj olmayan bir yerden denize girmek zor geliyor bazen bize, kadınlara. 

Halk Bahçesi'nde yürümeyi önerdi arkadaşım. Gittik, ağaçların arasında birkaç tur attık. Tenhalaşmıştır umuduyla geri döndük. Popülasyonda bir değişiklik yoktu. Kararsızlığı bir kenara attık. Ahşap platforma indik. Hızlıca üzerimizdekileri çıkarttık. Ve basamaktan kendimizi sırayla sırt üstü suya bıraktık. Serin serin iyi geldi. Vazgeçmemek de öyle. 



Feminizmden rahatsız olan erkekler ve de kadınlar var. Feminizm ya da toplumsal cinsiyet eşitliği, tam da bunun gibi sıradan şeyler için gerekli işte. Hepimiz için gerekli üstelik. Bir yaz günü kentin içinden zahmetsizce denize girme keyfi süren erkekler gibi rahatça yüzebilmek için. Üç beş erkek bir aradayken yanlarına bir kadın geldiğinde onları rahatsız etme tedirginliği hissetmesin diye.

Annemin ilk kez pantolon giymeye başlamasını hatırlıyorum. Eni konu olay. Rahat etmek için giymek istiyor ama el alem onu hep etekle, elbiseyle gördüğü için de cesaret edemiyor. Babam Çanakkale'den Kayseri'ye tayin olunca aradığı fırsatı buluyor. İstanbul'a gidiyoruz o ara. Nişantaşı, Mahmutpaşa dolaşıyoruz. Annem pantolon arıyor kendine. Üstünde nasıl durduğu konusunda endişeli belki de. Giyiyor, çıkarıyor, sıkılıyorum alışverişten. Gittiğimizde Kayseri'den alırsın, diyorum. Hayır, diyor, beni pantolonlu görsünler. Öyle görürlerse, öyle alışacaklarını, normal karşılayacaklarını düşünüyor çünkü. 

Babaannemin çarşafı atması anlatılırdı aile içinde, bir efsane gibi. Aynı uğurda hareket eden kadınlarız belki de, üç kuşak, üçümüzün derdi de kıyafetlerle. Çarşafsız sokağa çıkan babaannem, pantolonla yeni tanışacağı cemiyete giren annem ve mayosuyla şehrin içinde yüzen ben... Üç kuşaktan üç kadın... Ortaklığımız kamusal alanda kendimize daha geniş yer bulma çabası... 

9 yorum:

  1. Çok rahat bir ailede büyüdüm ama utangaçtım, 3 yaşımda bile bikinimin üstünü zorla taktırdığımı anlatırlar. Spor dersi kabustu sırf soyunma giyinme nedeniyle. Kadınlar arasında bile çıplak olmak istemem. Denizde bikini giyiyorum ama mayo kurumuyor diye :)) Değiştirmek kabus çünkü.
    Almanya ise tam tersine aşırı rahattır, burada saunaya ilk gidişimde şok geçirdim kadın ve erkekler anadan doğma oturuyorlar bacaklar açık falan! Ben ince havluyla girmeye kalkınca uyardılar, çıktım :)) Çok rahattırlar göl kenarında çırılçıplak soyunur giyinirler hiç havlu falan tutmadan. Çünkü kimse kimseye bakmıyor!
    Eşim bu “utangaçlığımı” yenmek için çok yaygın olan çıplaklar kampına gitmemizi öneriyor hatta kuzenleriyle falan gidecekmişiz ayyyyy ölürüm heralde ben. Oğlum da bana çekmiş aşırı utanıyor, kızım öyle değil demek ki bu iş de karakter dedm.. Bu sakınma ve kadınları kapatma adetleri benim genlerime sahip atalarımız tarafından ortaya atılmış bence, kusura bakmayın :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 13 yaşımdayken okulla geziye gitmiştik. Münih'te havuza götürdüler bizi. Ben havlu tutup kıyıda köşede soyunurken Almanların rahatlığını görünce hayatımın şokunu yaşamıştım. Senin gibi bir utangaç için her gün yeniden sınanmak gibi bir şey mi acaba diye düşünmeden edemedim. Dediğin gibi kimse kimseye bakmayınca, kadın bedeni de erkek bedeni de tabu olarak görülmeyince herkes kendini çok daha rahat hissediyor. Öyle bir ortam sağlandıktan sonra utangaçları hepimiz mazur görebiliriz bence :)

      Sil
  2. Sizde durum ilerleme yönünde olmuş güzel, ama ülkemin kadınlarının bir kısmı bile isteye koşa koşa o çarşafa yeniden girdiler bu ne mantıktır bir türlü anlayamayacağım, patriarkal sistemin tepelerine inmesine gönüllü razı oldular akıl alır gibi değil. Şimdi Ülke olarak zaten elimizde olanları yeniden kazanmak zorundayız. Elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O gidişat tersine dönüyor bence. Her kesimden kadın haklarına giderek daha fazla sahip çıkıyor diye düşünüyorum.

      Sil
  3. 3 kuşak kendi sınırlarınızı aşmanıza hayran oldum. Ne iyi yapmışsınız her biriniz 🥰

    Hopa'da Pançuni isimli bir mekan var. Erkek egemen, kıraathane gibi bir yer ama çok güzel ızgara et ve bulgur pilavı yapıyorlar öğleden sonra. Kısa sürede bitiyor. Bazen öğle arası 2-3 kadın beraber gidiyoruz ve onca erkeği rahatsız(?!) etme pahasına orda yiyoruz öğle yemeğimizi. Arada bize katılan başka arkadaşlar "Tek başıma olsam ya da siz getirmemiş olsanız, hayatta oturamazdım böyle bir yerde" diyor. Ben tek başıma da gidip hiç takılmadan yiyebilirim orda yemeğimi çünkü hiçbir şey erkeklerin tekelinde olmamalı şu dünyada.

    Sayımız artmalı ki normalleşsin böyle şeyler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Cesaret elden ele yayılsın :)

      Sil