17 Temmuz 2024 Çarşamba

Günlerin içinden damlayanlar...

Hatırla. Bir pazar sabahı Rıfat günlerin aynı kaba damlamadığını fark etmiş; "Günler damlıyor ama aynı kaba değil," demiş ve bundan müthiş huzursuzluk duymuştu. Çünkü günler aynı kaba damlamalıydı. 

Yazmak da günlerin aynı kaba damlamasını sağlamanın bir parçası. Öyleyse bir tas tutuyorum günlerimin altına ve topluyorum damlaları sizin için, kendim için. 

Cumartesi 

Cumartesi iş çıkışı denize gittik. Kamyonetinin arkasında sebze satan amcadan mevsimin ilk börülcesini aldım. Börülcenin kilosu kaça diye sordum. Eliyle kasanın dibinde kalanı gösterdi. "Geri götürmeyeyim, hepsini al. 50 lira ver," dedi. Hepsini aldım. Gözüme çok görünmüştü ilkten. Böler, anneme de veririm diye düşünmüştüm. Boşverdim. Ayıklar, haşlarım. Fazlasını dondurucuya atarım diye düşündüm. Haşlayıp soslayınca çıtır çıtır gidiyor. Yazın en güzel yemeklerinden birisi, taze börülce. Zeytinyağı, limon, sarımsak, domates ve sivri biberin girdiği ve leziz olmayan başka bir tarif de yok, doğrusu. 

                                                                                *

Pazar 

Pazar gününü evde geçirmeyi düşünüyordum. Öyle de oldu. Sabah uyandım. Kahvaltı yaptım. Zeytin Ağacı dizisinin ikinci sezonunun çıktığı haberi üzerine cumartesi geceden ilk sezonu tekrar izlemeye başlamıştım. Pazar günü hem ilk sezonu bitirdim hem de ikinciyi. Son bölümlerde gözlerim dolu dolu  oldu. Aile köken dizilimi hakkında epeyce bilgi sahibi de oldum. Güzel manzaralar, sıkı dostluklar... Daha ne olsun. 

                                                                                 *

Pazartesi 

Pazartesi yin yoga günü. Temmuz başından beri. Benim gibi kontrolü elden bırakmayanlar için bire bir. Derin gevşemek için kendini yere bırakmak acayip bir şey. Kendini yalnız, desteksiz hissettiğin zamanlarda yere uzan ve yeryüzünün, en büyük destekçin olduğunu, seni taşımaktan asla vazgeçmediğini hatırla. 

Salı 

Salı iki yoga dersi arası boş günüm. Evde yalnızdım. Hazır da yemek de vardı. Havuzun olağan sakinleri akşam yemeği için hazır eve gitmişken keyif çatayım, dedim. Mayomu giydim. Aldım elime kitabımı. Balkon kapısını açtım. Gökyüzü fön çekiyor adeta saçlarına. Sıcağı yüzüme yüzüme vurdu. Uzandım şezlonga. Kaldığım yerden başladım okumaya. Kadınlar Ülkesinde. 1915'te yazılmış bir roman. Bitsin, yazarım belki birkaç satır. 

Bali'de, Maldivler'de ya da Akdeniz kıyılarında çekilen filmleri kaçırmıyorum. Netfilx'te buldum yine bir tane. Cennete Bilet. Julia Roberts ve George Clooney'in başrolleri paylaştığı filmde, hukuk bölümünden mezun olan genç kadın, işe başlamadan önce yakın arkadaşıyla Bali'ye tatile gider, yerel birine aşık olur. Amerika'daki hayatına boş verip adada kalmaya, evlenmeye karar verir. Birbirinden ölesiye nefret eden, aynı yerde bile bulunmaya tahammül edemeyen yıllar önce boşanmış anne ve babasının şimdi ortak bir hedefi vardır. Bu ani ve onlara yanlış gelen evliliği durdurmak. Güzel manzaralar eşliğinde hafif, seyirlik bir film. 

Dört  günün içinden damlayanlar işte böyle. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder