Dün gece çok huzursuz geçti. Uykusuzluk, huzursuzluk, ağrı iç içeydi. Tuhaf rüyalar da cabası... Fiziksel rahatsızlık zaten var. Sırtımın, belimin, karnımın ağrısından gerçek anlamda dinlenmeye, gevşemeye, derin bir uykuya hasretim. Benim doğal uyku pozum yan yatmak, bir bacağımı karnıma doğru çekmek, diğerini ise düz uzatmak. Arada dönmek. Karın bölgeme bası gelmesin diye sırt üstü yatmak, uyuyamamak beni çok yordu. Üzerine siyasi iklim, keyfi gözaltılar, tutuklamalar ile hukukun hiçe sayılması hepimizi üzüyor, yoruyor. Bu hallerde girince yatağa uyku da haram oldu. Kalktım, gezindim, bir şeyler dinledim. Salona geldim. Kanepeye uzandım. Bölük pörçük birkaç saat uyudum.
Bugün dayanışma sandığına gitmeyi istiyordum. Tutukluluk kararını görünce kaçınılmaz oldu. Evde yalnızdım. Çayımı demledim. Menemen yaptım. Peynir, mısır unlu simit. Ağzıma layık pazar kahvaltımı yaptım. Ablamı beklemeye koyuldum. Günlerdir üzerimde pijama var. (Ne nefis bir kıyafet. Yumuşacık, baskı yok.) Giyinmek icap etti. Beli lastikli bir kot giydim önce. İçinde rahat edemeyeceğimi derhal anladım, çıkardım. Beli lastikli penye bir pantolon giydim. Üstüme uzun kollu penye. Eve çıktığımdan beri ilk kez dışarı çıktım. Merdiven yerine rampaya yöneldim. Minik minik adımlarla yürüdüm. Arabaya bindim. Yollar şahaneli olduğu için kıvrım kıvrım kıvrandım. Dayanışma sandığına değil de doğuma gider gibi nefes al, nefes ver şeklinde geçti o birkaç kilometrelik yol. İlgi büyüktü. Kalabalıktı. Ablam ve annem sıraya girdi. Ben bir sandalyede oturdum. 5 sandık olduğu için sıra hızlı ilerliyordu. Kalktım. Yanlarına gittim. Erken çıkmışım dışarı. Çok zorlandım. Sandıktaki görevli adımı yazmam konusunda yardım teklif etti. Nasıl görünüyorsam artık. Adımı yazdım. İmzamı attım. Seçimimi yaptım. Genç, yaşlı, hasta herkes desteğini göstermeye koşmuş. Umutlu şey doğrusu.
Hazır kordona gelmişken bir kahve içelim, dedik ama ben su koyverdim. Oturmak çok ızdırap verince gerisin geri eve döndük. Karın ağrıma gaz sancısı eşlik ettiği için bitki çayı içmek istedim. Ablamdan adaçayı istedim, bahçede var, dedim. O adaçayı değil, bir çeşit lavanta, dedi. Fark etmez. Her koşulda içilir, dedim. Sıcak suyla demledi. O yaz adaçayı ve lavanta almıştım. Lavanta tutmamıştı. Uzun ince, çiçekli bir de dalı vardı, ben kuruyanın lavanta olduğuna çok emindim yani. Hem çiçek de açmıyor. Bugün kokusu ve tadı karşısında şüpheye düştüm. Epeyce tuttu bu bitki. Belki çiçeğe geç duran bir lavanta cinsidir ya da çiçeksiz bir türü. Bilmiyorum. Anlayacağım.
Annem ve ablam gittikten sonra yemek yedim. Netflix'te bir film açtım. Hollywood klişesi bir romantik film. İlk sıralardaki önerilerdendi. Cennet Gibi, bir şey adı. Tam da ihtiyaç duyduğum şey. Ansızın karşılaşma, çatışma, tanışma, yardımlaşma ve aşka düşme. İyimser, umutlu. Olaylar San Francisco'da geçiyor. Bir kadın, bir de erkek var. Bu bir fıkrayı anıştırıyor ama neydi bak onu hatırlamıyorum.
Kızım akşam babasıyla yürüyüşe gitmek için aradı ve izin istedi. Tarihi günler. Heyecanlanıyor ve oradaydım demek istiyor. Anlıyorum onu. İzin de verdim zaten. Bununla beraber kendimi yalnız ve hüzünlü hissettim. Bu tür olaylar, geçmiş travmaları çağırıyor galiba. Kendimi yalnız hissettiğim başka anlar, anılar koştu geldi. Dedim bu iyi değil. Önce bir arkadaşımı, sonra ablamı aradım. Arkadaşım adada, ablam evdeydi. Gelip beni almayı teklif etti. O arada bir başka arkadaşım mesaj attı. Gelmek istediğini söyledi. Müziği açtım. Saçlarımı yıkamadan duş aldım. Pijamamı değiştirdim. Dişlerimi fırçaladım. Yüz kremi sürdüm. Saçlarımı taradım. Topladım. Salondaki yerime kuruldum. Aldım elime telefonu kaldığım yerden yazmaya devam ettim ve burada buluştuk işte.
Noktayı koyar koymaz arandım. İçimi iyimserlik kapladı. Hak, hukuk, adalet dışında yakınlık, anlayış, destek ve sevgi de arıyoruz, her birimiz. Blogta 1111. kez buluşurken, tüm bu insani ihtiyaçlarımızın karşılandığı güzel günler diliyorum. Nice 1111'lere...
Blogun 1111. yazısının Bir Günlüğü'ne denk gelmesi çok hoş bir tesadüf. Leylan da yazmıştı, o da arabasının 111111. km'sini yazmıştı.
YanıtlaSilBugün gerçek bir seçim gibi herkes dayanışma sandığında uzun kuyruklar oluşturuyordu. Umudumu perçinledi. Bir hissettim, hissediyorum. Bir Günlüğü'ne aldım, koydum.
Yakınlık, anlayış, destek ve sevgiden de hepimize buket buket, deste deste gelsin, evet. :) Sevgiler..
Tatlı tesadüfler... Bu kadar bir, bir araya gelince bana da birlikten kuvvet doğar demek düşüyor ☺ Sevgiler...
SilNice yazmalı okumalı günlerimiz olur, hep bloglara devam ederiz inşllh. Ağrılı sızılı zor uyumalı günleri iyi bilirim. Sağlık huzuru da getiriyor, kronik hale dönmemesi önemli. Çok geçmiş olsun tekrardan..
YanıtlaSilİyi dileklerin için teşekkür ederim. Sevgilerimle.
SilBende iki tane 1 fazladandı yine de sende de 1'lerin yan yanalığını görmek iyi geldi. :)
YanıtlaSilTatlı tesadüfler ☺
Sil