Çocuk edebiyatı ürünleri
doğrudan eğitim aracı değildir hiç kuşkusuz. Bununla beraber hikâyelerin çocuk
üzerindeki etkisi yadsınamaz. Edebi metinler ve buna eşlik eden görseller, bir
nevi ayna işlevi görür. Çocuk, yalnızca kahramanın yolculuğuna eşlik etmekle kalmaz;
onun yaşadığı çatışmalar, içinden geçtiği zor durumlar, olası çözümler ile de
yakından bağ kurar. Bu sayede zor duygularla yüzleşme, kendini tanıma, hatta ötekini
anlama, empati geliştirme becerileri artar. Çok daha evrensel, hümanist bir
dünyaya açılan yolda ilerleme fırsatı bulur. Bu, günümüzde çocukların özellikle
edinmesi gereken bir erdemdir. Çünkü savaşlar, iklim mülteciliği gibi sebeplerle
doğudan batıya göç sürmekte, artarak devam edeceği de açıkça görülmektedir. Bu
durumun olası sonuçlarını kestirmek zor değildir.
Dili, ten rengi, etnik
kökeni nedeniyle kendisini dışlanmış hisseden, yeni dâhil olduğu topluma
entegre olmakta zorlanan çocuklar ile ön yargıları nedeniyle onları birer
düşman olarak niteleyecek çocukların giderek daha çok karşı karşıya kalacağı
ortadadır. Çocuk edebiyatı, okul öncesi dönemden itibaren bu konuyu ele
almaktadır. Bu tip kitapların ortak izleği, farklılığı nedeniyle dışlanan, onlar
gibi görünmeye çabalamaktan yorgun düşen, topluluktan ayrılmak zorunda kalan,
yeni bir yer arayışına girişen, yolun sonunda farklılıklarıyla bir arada yaşamayı
başarmış bir topluluğa dâhil olan, mutluluğu yakalayan kahramanlardır.
Mutluluk bir kez
yakalanacak ve sonsuza dek sürecek bir final değildir elbette. Hayat
bilinmezlikleriyle, inişleriyle, çıkışlarıyla sonsuz sayıda duygu vaat eder
bize. Ancak bir topluluğa ait hissedememek, kabul görmemek telafisi hayli zor
durumlardır ve bireyi çevreleyen şartlar ne olursa olsun mutluluğu
yakalayabilmek pek de kolay değildir. Oysa, biz, hepimiz, başta kendimiz olmak
üzere çocuklarımızın, sevdiklerimizin hayatın zorlukları karşısında bir
hacıyatmaz direncinde olmasını arzu ederiz. Bunu kavratmaya yönelik her edebi
eser dolaylı bir öğrenim aracı olarak görür, arkadaşlarımıza, ebeveynlere, çocuklarla çalışan tanıdıklarımıza önermek
isteriz.
O kitaplardan birinin
sayfalarını çevirdim geçtiğimiz günlerde, İtalyan sanatçı Irene Guglielmi’nin
yarattığı Benim Adım Mavi kitabını.
Guglielmi hikâyesini kelimelerce hapsetmemiş. Resimler aracılığıyla her
inceleyenin kendi hikâyesini yazabileceği, yeni anlamlara açık bir sessiz kitap
yaratmış.
Kendini mavi hisseden
herkese adanan kitap, sarı siyah arılarla dolu bir dünyada mavi bir arı olmanın
zorluklarına değiniyor. Farklı görünmenin, dışlanmanın mavi arı üzerindeki
etkisini, onun diğerleri gibi görünme çabasını, sarı-siyah kalma çabasının
beyhudeliğini, yola çıkma cesaretini, bu sayede başkalarına benzeme ihtiyacını
ortadan kaldırmasını, kendiliğini kabullenişini anlatıyor, tek bir sözcüğe
ihtiyaç duymadan.
Kitabın sonunda yer alan “Anlatının
Gizli Yollarında başlıklı yazıda Walter Foschesato sessiz kitapların bu gücüne
şöyle değiniyor:
“Sessiz kitaplar,
sözcüklerin koşullandırmalarından ve zorunluluklarından uzak oldukları için
doğası gereği değişkendir. Bazen tarif edilemezler ve hatta kendi içlerinde
çelişkilidirler. Bize bir hikâye anlatır gibi görünebilirler ama daha sonra
büyük bir heyecanla şunu fark ederiz: Sessiz kitaplar, ortada bir fikir
olmadan, bazı meseleleri açığa vurarak bize bir şeyler “öğretmek” isterler.
Öte yandan bize sıradan
bir şekilde günlük yaşamdan bahsederler. Sonra bizi fantastik olanın
topraklarına götürürler ya da gerçeklik ile hayal arasında rahatça hareket
ederek büyülü gerçekliğin kapılarını açarlar. Tanımlamaya yönelik her türlü
bağlayıcı girişimden çabucak kaçarlar ve konuşulmayan, askıya alınan, belirsiz
olanın alanında kalmayı tercih ederler. Sessiz kitaplarla ilgili tek bir
kesinlik vardır, o da anlatmanın önceliği ve zevkidir. Sessiz kitaplar son
derece büyük zenginliklere sahiptir. Sayfalar arasında yavaşça ilerlerken
içlerinde tıpkı bir matruşkadaki gibi birçok başka hikâye barındırdığını
keşfederiz.”
Bu keşfe katılın.
Hikâyesini kâğıt üzerinde değişmez, sabit kelimelere hapsetmeyen kitabı
çocukların önüne koyun ve her birinden yükselen seslere kulak verin. Bizden
farklı olan renklerin güzelliğini keşfetmek için ihtiyaç duyduğumuz en önemli
unsur dinlemek ne de olsa.
Benim Adım Mavi
Irene Guglielmi
Timaş Çocuk
* Bu yazı ilk kez 5 Aralık 2022 tarihinde Parşömen Sanal Fanzin'de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder