30 Eylül 2018 Pazar

SAKİN VE DİKKATLİ

Şehirde yaşayan, çalışan insanlar için çok olağan bir manzara:
İşe gittiniz. Bilgisayarınızı açtınız. İnternete bağlandınız. Aynı anda pek çok pencere açık. Bir arkadaşınızdan mesaj geliyor. Onu yanıtlıyorsunuz. Başka bir pencerede hafta sonu yapmak istediğiniz bir etkinliği planlamaya çalışıyorsunuz. Bir arkadaşınızın doğum günü yaklaşıyor, oturduğunuz yerden bir de hediye mi seçseniz acaba? Kapı açılıyor. Bir müşteri, danışan girdi içeri. Kulağınız yardımcınız ve içeri giren kişinin konuşmasında. Cep telefonunuza gelen şifreyi girdiniz çünkü arabanın mtv vergisinin son ödeme tarihi geçmiş. 
Bu durumun afili de bir ismi varmış: multitasking 
Birçok etkinliğin aynı anda yapılarak birbirine karıştırılmasına multitasking deniyor. Günümüzde çok yaygın ve olağan karşılıyoruz. Benim durumum da farklı değil. Bir yandan blog yazısını yazıyor, mesajlarımı kontrol ediyor, çocuğun uyuyup uyumadığını merak ediyorum. Ekranda iki de word dosyası açık. Ne zamandır aklımda olan "Anne Sıkıldım" kavanozları için etkinlik önerileri, bir kitap tanıtım yazısı kaldığım yere geri dönmem için beni bekliyor. Aynı anda pek çok şeyi yapmakla böbürlensek de uzmanlar aksini savunuyor. 
2009 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan nöroloji uzmanı Profesör Earl Miller'ın yaptığı çalışmalar, insan beyninin aynı anda birçok işi birden etkin olarak yapmadığını, bir işten diğerine geçerken az ya da çok bir çaba gerektiğini ortaya koyuyor. Sözün özü multitask bireyler ile aynı şeyleri sırayla yapan bireyler karşılaştırıldığında multitaskların beyinleri daha fazla yoruluyor ve bazı çocuklarda bu alışkanlığın öğrenme güçlüğü riskini arttırabileceği söyleniyor. 
Ben de bir süredir yapmam gereken işlerin esiri olmamaya, aklıma gelen her parlak fikir ve düşünceye kapılmamaya, sakinleşmeye ve her defasında tüm dikkatimi elimdeki işe vermeye ve ona odaklanmaya çalışıyorum. Sakin ve dikkatli...
                                                                    

27 Eylül 2018 Perşembe

Dramasız Ebeveynlik Yapmak Mümkün mü?

Geçtiğimiz kıştan bu yana Zeynep Aksoy'un Youtube üzerinden yayınladığı Reset'i izlemiyordum. Geçtiğimiz haftalarda aklıma geldi. Epeyce izlemediğim bölüm olduğu için konu başlıklarına göz attım ve Dramasız Çocuk Disiplini Dr. Dan Siegel'i tercih ettim. 
Dr. Dan Siegel Ucla Tıp Fakültesi'nde klinik psikiyatri profesörü ve UCLA Bilinçli Farkındalık Araştırma Merkezi'nin kurucusu ve yöneticilerinden. Aynı zamanda kişiler arası nörobiyoloji üzerine eğitim merkezi olarak hizmet veren Mindsight (Akılgözü) Enstitüsü'nün yönetici ve müdürü. Siegel'in meslektaşı ve Mindsight'ta mesai arkadaşı Dr Tına Payne Bryson ile yazdığı DRAMSIZ DİSİPLİN Kaosu Yatıştırmak ve Çocuğunuzun Gelişen Beynini Güçlendirmek İçin Bütün Beyin Yaklaşımı. Kitabın adı dahi, çok şey vaat ediyor: "Tepkisel davranma. Çocukların öğrenmekte olduğunu unutma. Kaosa sürüklenmek yerine çatışma anlarını onların gelişen beynini güçlendirmek için kullan." Tüm dünyada çok satmasına şaşırmamalı. 
Ben de başlığın ve çok daha fazlasını ima eden içeriğin davetini aldım ve programı izledim. Kitabı satın almak üzere listeye ekledim.



Alet çantama yeni eklenenler: 

Ve dalgalar yükseliyor!
Hepimizin kendimizi çok tetiklenmiş hissettiği, tepemizin tasının attığı anlar oluyor. İşte bu anlarda beynimizin içinde birtakım değişiklikler oluyor. En önemli değişiklik amigdalanın fazla çalışması. Amigdala beynimizde tehlike ve stres ânında  çalışan bir bölüm. Bu bölümün aşırı çalışmasıyla bazı sorular devreye giriyor: Hey ne oluyor orada? Bu şey seni tehdit ediyor mu? Korkutuyor mu? Sana zarar veriyor mu? 
İşte dalgalar yükseliyor. Düşünmeden, otomatikman tepki vermeye başlaman an meselesi. Dikkat et, az sonra anne babandan gördüğün, eski davranış kalıpların devreye girecek. Abartılı tepkiler vereceksin. 
Dalgalarla sörf yapmak 
Mindfulnes hakkında bilgi veren kaynaklarda sıkça karşılaşılan bir tabir: Dalgaları durduramazsın ama onlarla sörf yapmayı öğrenebilirsin. Peki ama nasıl? Bu iş göründüğü kadar kolay mı?
İşe kendine şu soruları sorarak başlayabilirsin. 
Çocuk yetiştirirken bir niyetin ve felsefen var mı? Çocuk yanlış yaptığında bu felsefeyle uyumlu sürekli uygulayabileceğin bir stratejin var mı?( Eğer bir stratejin yoksa farklı tepkiler verecek ve istikrarlı olmayacaksın). Farkında mısın? Belirlediğin stratejine bağlı davranabiliyor musun? Bir şey öğrettiğini unutup abartılı tepki veriyor musun? Duygularına kapılıp olaya ve duruma uygun düşmeyen, abartılı bir ceza veriyor musun?
Değişim seninle başlar. Önce kendini değiştir. Eski kalıpları yık. O kültüre ait davranış modellerini unut ve yeni tepkiler, davranışlar oturt. Kendine şunu anımsat. "Eski yolu yürümek istemiyorum. Yeniyi istiyorum. Zor da olsa, sık sık mola vermem de gerekse ben bu yeni yolu yürüyeceğim." Tepkilerini bastırıp bir şey öğrettiğini hatırlarsan, çocuk bu yeni davranışı öğrenir. 
Önce gözlemle
Kendi tepkilerini gözlemle. "Neden, nasıl, ne" sorularını hatırla ve kendine yanıtlar ver. Kendine suçluluk duygusuyla yaklaşma. Merak et. Kendine sorular sor: Neden bunu yaptı? Çocuğun doğal gelişimi içinde seyreden bir olaya nasıl bir tepki verdim? Ne oldu? Ne öğretiyorum? Ne öğreteceğim? O anda hangi beceriye ihtiyacı vardı? Bunu nasıl öğretebilirim? Daha mı fazla sorumluluk alsa acaba?
Çocuğun  gelişim sürecini kayda al. Çatışma ânında herhangi bir şey öğrenebilir mi? Öğretebilir misin? Birlikte problem çözme becerilerini kullan. Sen çözme. Ona yöntem öğret. Kendini kontrol edersen bu becerileri elde etmek için ona alan tutmuş olursun. Tepkisel olma, yanıtsal hâle geç.


İşini kolaylaştıracak bazı ipuçları: 
Çocuğun hakkında çok sevdiğin üç şeyi düşün. Ne zaman tepki vereceğini hissedersen dur ve onları hatırla. Etiketleme. Etiketlediğini fark ettiğin zamanların farkına var. Nasıl görürsen, öyle olur. Negatif hâli destekleme. Bunu öğrenme, öğretme. Negatif şeylere tutunma. Çocuğa baktığında kalbinde pozitif şeyleri hatırlayabilir misin?
Herhangi bir tepki vermeden ona kadar say. Beşe kadar sayarak nefes al, beşe kadar nefes alarak onu tut. İki kez yap.
Küçük bir beden taraması yap. Öfkeyi bedenin neresinde hissediyorsun? Çenende mi, sırtında mı? O bölümü salla ve gerginliğin çıkmasına izin ver.
Kendine iyi davran. İyi uyu, egzersiz yap. Dengeli beslen. İyi vakit geçir. Arkadaşlarınla buluş.
Her günün başında zihinsel olarak tüm günü tasarla. Zihninde gününün iyi geçtiğini hayal et. Görsel olarak canlandır. Çocuğa çok iyi davrandığını, doğru tepkiler verdiğini, stratejinle uyumlu davrandığını hayal et.
Görsel olarak ebeveyn araçlarını hayal et. Sakin aile yemekleri, keyifli tatiller, kolay uyku görselleri... Hayal et. İşine yarayacak küçük notlar yaz. Görebileceğin yerlere as.
Kendini olduğun gibi kabul et
Mükemmel ebeveyn olmamayı kabul edebilir misin? Hiçbir ebeveyn mükemmel değil.
Mükemmel olmak çocuğun için iyi bir şey mi? Çocuklar yaptıkları hatalardan da öğrenirler. Mükemmel bir ebeveyn olmak zorunda değilsin. Bunun farkına var ve kabul et. Bunu söyleyebilirsen rahatlarsın. Kendinden mükemmel olmayı bekleme. Hata yapmaya izin ver.
Kızdığında nasıl mesaj veriyorsun?
Çocuklarını disipline ederken onları hâlâ sevdiğini ifade etmen mümkün mü? Bu bir tezat değil. Ona bir sınırın olduğunu hissettir. Bunu sevgiyle yapman mümkün. Çocuğun en kötü davranışında bile 'seni seviyorum, senin için buradayım, hep senin yanındayım' mesajını verebiliyor musun?
İşler iyi gitmediğinde...
İşler bazen iyi gitmez. İstesen bile, gitmez. Çocuklar robot değil. Onlar da insan. Onların da kendi duyguları, ihtiyaçları, planları var. bunu kabul edebiliyor musun? Sen ne kadar plan yapsan da o planın olmayabilir. Çocuklarını düşün. Onlar için hayallerin var. Ya bu planlar onun hayalinde hiç yoksa... Bunu kabul edebilecek misin?
Çocuklar yanlış davranmaya devam edebilir. Dağınık olabilirler. Planlar her zaman işe yaramayabilir. Bunu kabullenmekte neden zorlanıyorsun? Hayatının büyük amacı, niyeti her şeyin iyi gitmesi mi? Yoksa zorlu zamanların içinden sevgiyle, bağlantı kurarak geçmek mi? Niyetin bu olursa, zor zamanlardan korkmazsın. Zor zamanlarda çocukla bağ kurmayı unutma. İşlerin her zaman yolunda gitmeyecek, bu yeni yaklaşım kısa sürede hemen etkisini göstermeyecek. Zamana ihtiyaç var.
Çocuk yanlış yapsa da devam et. Sor, bağlantı kur, anlayış göster. O anda kriz geçirse bile, aslında senden çok şey öğreniyor. O anda işine yaramasa, faydalanmasa bile senin davranışlarından bir strateji öğreniyor.
Kriz ânında onun dünyasında neler oluyor? Şu anda neler hissediyor, neye ihtiyacı var? Sor ve öğren. Çok aç mı, çok öfkeli mi, çok yalnız mı, çok yorgun mu? Bunları hemen sor.
Rekabet içeren oyunlarda kaybetmek, kardeş rekabeti, ev ödevi krizi vb. her ne yaşıyorsa bunu bir fırsat olarak gör. Senin tavrın ona tavır almayı öğretir.
Önlem al.
açlık: Etrafta sağlıklı atıştırmalıklar bulundur. Sevmese de bunları çıkarmaya devam et. Okuldan sonra ona protein içeren bir atıştırmalık verirsen ev ödevi için enerjisi olur. Şekeri azaltırsan daha iyi konsantre olabilir. 
öfke: Harekete yönelt. Maç yap. Bir öneri kutusu koy mutfağa. Çocuk duygu ve düşüncelerini yazsın ve içine atsın. Duygu listesi yap. Duygularını tanısın.
yalnızlık: Seninle vakit geçirmek istiyor mu? Sor. Bilgisayarını, telefonunu kapat. Ona kendisini değerli hissettir. Yaptığı şeye eşlik et. "Ben de yapabilir miyim?" diye sor.
yorgunluk: Sakin bir aktivite yap. Film izle örneğin. 15 dk mekân değiştir. Temiz hava alması için parka gidin. Ders aralarında canlandırıcı danslar yapın.
bağlantı: Çocukla bağ kurarsan çocuk yanıt verir. Çocuk hissedildiğini hissettiğinde yanıt verir. Olaylardan bahsetmek yetmez, duygulardan da bahset. Bizim görevimiz, çocuğun hislerini tutmak, çocuğun duygusunu tanımak, kabul etmek, anladığını göstermek.
Kendi yoğun duygularını hatırla. Çok öfkelisin ve en güvendiğin, sevdiğin kişi geliyor ve sana 'git sakinleş de gel' ya da 'bu çok da önemli değil' diyor. Bu bağ kurulmadığında kendini nasıl hissederdin? Sakin kalabilir miydin? Yoksa daha mı kötü olurdun?
Bağ kurmak, beyni geliştiriyor. Sevgiyle yanıt verdiğimizde, beyni gelişiyor.
Bağ kurmak için birlikte kitap oku, onun fikirlerini al, o ne istiyor, sor, bul ve yaz.
Emzirmek, birlikte uyumak bunların hepsi bir bağ... Kendi listeni yap.

25 Eylül 2018 Salı

Darwin'in Dünyayı Değiştiren Muhteşem Gezisi *


Alan Gibbons’ın yazıp Leo Brown’un resimlediği Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayımlanan “Charles Darwin” kitabı, Darwin’in HMS Beagle gemisiyle yaptığı ve “Türlerin Çıkışı” başta olmak üzere pek çok kitap ve evrim teorisinin doğumuna vesile olan gezisini anlatan, kurgu bir günlüktür.


Günlüğün yazarı 10 yaşındaki James Kincaid, kurmaca bir kahraman. Öksüz olduğu için amca ve yengesiyle yaşayan James,  onlara yük olduğunu fark edince kaptan Robert Fitzroy’un HMS Beagle adlı gemisinde gönüllü tayfa olarak çalışmaya başlıyor. Geminin mürettabatında Charles Darwin de var. Tıp ve teoloji eğitimi sırasında doğaya ilgi duymaya başlayan doğa tarihçisi Darwin, bilinmeyen yerlerdeki hayvan ve bitkileri incelemek için geminin doğa bilimleri uzmanı olarak kadroda yerini alıyor. Uzun süren gemi yolculuğu, denize hiç de alışkın olmayan Darwin için oldukça zorlayıcı. Bununla beraber ilk kez karaya çıktıklarında gördüğü değişik türler onu heyecanlandırıyor. Bu deneyimi kör bir insanın gözlerine yeniden kavuşmasına benzeten Darwin, gördüğü değişik türler hakkında notlar alır, ayrıntılı resimlerini çizer, kimi canlılardan örnekler alarak alkol dolu kavanozlar içerisinde muhafaza eder. Küçük James’in kendisini ilgiyle izlediğini fark edince defterlerinden birisini ona hediye eder ve onu günce tutmaya teşvik eder. Bizim kitap olarak okuduğumuz da bu kurmaca kahraman James’in yazdıklarıdır ve gerçek kişi ve olaylara dayanmaktadır.
Söz konusu sefer, İngiliz kraliyet donanmasına ait HMS Beagle’ın ikinci seferidir. Aralık 1831’de başlayan sefer Ekim 1836’ya kadar yaklaşık beş yıl sürer. Güney Amerika, Falkland Adaları, Galapagos, Tahiti, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Avustralya’yı kapsayan yolculuğun iki amacı vardır: savaş ve ticaret için deniz haritası çıkarmak ve bilinmeyen yerlerdeki hayvan ve bitkileri incelemek. Yolculuğun sonunda her iki amaç doğrultusunda büyük başarılar elde edilir.
James’in günlüğü bize 1830lu yılları, gemideki yaşamı, Darwin’in ileride Evrim Teorisini geliştirmesine yardımcı olacak gözlemlerini, keşiflerini ve çalışma yöntemlerini aktarır. Darwin yola çıktığında teoloji eğitimini bitirmiş, döndüğünde köy rahibi olmaya niyet etmiş 22 yaşında genç bir adamdır ancak yolculuk onu değiştirir, jeoloji ve doğa bilimine duyduğu tutku giderek artar.
Yolculuk boyunca incelediği fosiller, karşılaştığı türler ve onların çevreyle uyumu üzerine yaptığı gözlemler neticesinde bir soru zihnini özellikle kemirmektedir: “Nasıl oluyor da geçmişteki ve günümüzdeki hayvanların bazı özellikleri bu kadar çok benzerken bazı özellikleri bu kadar farklı olabiliyor?”


Galapagos Adaları’na vardığında ilk kez insanlarla karşılaşan kuşlar, iguanalar ve dev kaplumbağalar ile yaptığı deneyler ve gözlemler neticesinde onların Avrupa kıtasında yaşayan akrabaları gibi insanları korkutmayı öğrenmediğini, bu kalıtsal içgüdüyü geliştirememiş olmadığını düşünür.
İspinoz kuşlarının coğrafyaya göre değişen beslenme alışkanlıkları, bu beslenmeyi kolaylaştıracak biçimde şekillenen gagaları özellikle dikkatini çeker. Döndüğünde hâlâ tanrıya inanmaktadır ancak içinde, Eski Ahit’in dünyanın yaratılışıyla ilgili tüm gerçeği anlatmadığına dair şüpheler uyanmıştır. Gezide gördüklerini anlattığı “Araştırma Günlüğü” kitabı çok ses getirir ancak doğal yaşamın harikalarını anlatmak Darwin’e yetmez. Onları açıklamak da ister ve meşhur Evrim Teorisi’ni ortaya koyar.
“Charles Darwin” çocuklara Darwin’in dünyayı değiştiren muhteşem gezisini, onun doğal hayat ile ilgili gözlemlerini, bu gözlemler neticesinde geliştirdiği Evrim Teorisi’ni anlatmak üzere yazılmış bir kitap. 1830lu yılların gemi yaşamına dair çizimler, sayfa kenarlarında yer alan dönemin denizcilik aletleri ve Darwin’in orijinal çizimlerinin kopyaları kitabı daha da ilgi çekici kılıyor.
Anlatının sonunda yer alan dokuz bölüm yer alıyor.
Sonra Ne Oldu? bölümünde yolculuktan sonra Darwin’in özel yaşamı, yazdığı kitaplar ve Evrim Teorisi’ne dair bilgiler ve Darwin’in orijinal çizimlerinin kopyaları yer alıyor.
"HMS Beagle bölümünde geminin teknik özellikleri, ayrıntılı çizimleri ve seferleri üzerine bilgiler veriliyor.
Darwin’in Yolculuğunun Rotası bölümünde ise geminin rotası, uğradığı duraklar, yolculuğun asıl amacı ve yolculuk esnasında gerçekleşen belli başlı olaylar kronolojik sırayla özetleniyor.
Denizde Yaşam bölümünde 19. yüzyıl denizciliği, denizcinin yaşamı, gemideki komuta zinciri, gemideki işler, sağlık, uyku, cezalandırma, gemide yemek gibi genel bilgiler veriliyor.
Darwin’in Türleri bölümünde Darwin’in numune toplama ve saklama, tanımlama yöntemleri, Darwin’in İngiltere’ye yolladığı mektuplar ve numuneler üzerine bilgiler veriliyor.
19. Yüzyıl Bilim İnsanları ve 19. Yüzyıl Diğer Bilim İnsanları bölümlerinde başta jeoloji, zoolog ve doğa bilimciler olmak üzere devrin bilim insanları üzerine kısa kısa bilgiler yer alıyor.
Nesli Tükenen Hayvanlar bölümünde neslin tükenmesi fikri, sebepleri, doğal seleksiyon ve adaptasyon kavramlarından bahsediliyor ve örnekler veriliyor.
Sözlük Bölümünde ise kitap boyunca çocuk okurun karşılaştığı yabancı kelimeler tanımlanıyor.
Bu sayede Darwin’in hayatı, bilimsel çalışmaları, Evrim Teorisi, HMS Beagle hakkında eksik parça kalmıyor. Yer yer fazla teknik bilgi aktarılması çocuk okurun okuma zevkini sekteye uğratabilir diye düşünüyor, çocuklara evrimi anlatabilmek için uygun bir kaynak olarak gördüğüm “Charles Darwin” kitabını konuya ilgi duyan yetişkinlere öneriyorum.



Charles Darwin
Yazan Alan Gibbons
Resimleyen Leo Brown
Çeviren Demet Uysal
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
10+ yaş

* Bu yazı 15/09/2018 tarihinde Yeşil Gazete'de Çocuklar İçin Yeşil Kitaplar bölümünde yayımlanmıştır. 

19 Eylül 2018 Çarşamba

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 26


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.
Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor? 
Her insan gibi genç insanların da önemli ihtiyaçlarından biri özerkliktir. Vermeye en çok istekli oldukları zamanlar seçim yapabildikleri zamanlardır.
Öğrencileriniz sizden bir talep duyduklarında istediğinizi yerine getirme konusunda hevesli olmazlar. Öğrencilerden talep yerine ricada bulunmayı öğrenmek onların isteyerek verip almalarını mümkün kılar.
Bir öğrencinizden bir şey istediğinizde ricada mı yoksa talepte mi bulunduğunuzu fark edin.

Ben ne düşünüyorum?
Düzen ve rutin oluşturmanın çocuklar üzerinde rahatlatıcı bir etkisi var ancak bunu sağlamak her zaman kolay değil. Bir rutinin basamaklarını belirlemeye çalışırken gözyaşı, gerilim ve onların defansıyla karşılaşmak bazen bizim de sabrımızı taşırıyor ve kolay yolu tercih ediyoruz, sesimizi yükseltiyor, bundan hoşlanmadığımızı ve uyması gerektiğini belli ediyoruz. Çocuk da daha fazla dır dır etmeyelim diye istediğimizi yapıyor. Ve bu sürüp gidiyor çünkü talep ettiğimizde dış kaynaklı bir motivasyon yaratıyoruz. Çocuk dırdır etmeyelim diye dediğimizi yapıyor yapmasına ama bir görev gibi gördüğü için etkisi de kalıcı olmuyor. O zaman Sura Hart'a kulak vermeli.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Geçen yıllardan öğrendiklerim var. Çocuklarla herhangi bir konuda alınacak kararları son dakikaya bırakmamak, her iki tarafın da sakin ve stressiz olduğu bir ortamda aceleye getirmeden konuşmak mühim. Konuşma sırasında ailedeki esas rolümüzün sakinleştirici otorite olduğunu hatırlamak, amir değil hayatını kolaylaştırıcı biri olarak orada bulunduğumuzu fark etmesini sağlamak mühim.
Okullar açılmadan bu yılın planlamasını yaptık. Bu plan hem onun hem benim yükümlülüklerimizi, isteklerimizi, hayallerimizi kapsıyordu. Bu bağlamda bir haftalık plan hazırladık. Gitmek istediği atölyeleri belirledik. İngilizce için öğrenme alanı açtık. Sabahları okula yürüyerek gitmeye, diğer yönlerde servis kullanmaya karar verdik. Geçen yıl olduğu gibi haftada bir gün çıkışta ben alacağım ve bahçede arkadaşlarıyla oynayacak. Geçen yıl uyuma ve uyanma konularına zaman içinde  işlevsel bir çözüm getirdiğimiz için bu plana sadık kalacağımızı hatırlattım. Ve okullar açıldı.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Karar alma sürecine katıldığında, duyulduğunu fark ettiğinde, istek ve ihtiyaçlarını dile getirdiğinde Deniz son derece güvenilir bir iş ortağı. Bir kez anlaşma yaptığımızda kararları uygulamak konusunda ona tekrar tekrar açıklama yapmam gerekmiyor.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Dün nörolog komşum beni ziyarete geldi. Uzunca bir süredir çektiğim baş ağrıları hakkında da konuştuk. Ayak üstü muayene bile oldum. Ön teşhisi gerilim tipi baş ağrısı. Deniz duyunca cevabı yapıştırdı. "Evet annem stresli. Bana günde iki kez kızıyor."
Çoğunlukla sakinim. Enerjimi emen insanlarla hemen hemen hiç görüşmüyorum. Aslında pek az insanla görüşüyorum. Çok sosyal bir hayatım olduğu söylenemez. Özellikle okullar açıkken belirlediğimiz rutini bozmamaya dikkat ediyorum. Orası benim de konfor saham, çünkü. Bu sayede çok dışarı çıkmasam bile okumaya, yazmaya, evde film izlemeye zaman bulabiliyor, çoğunlukla kendimi sakin ve dingin hissediyorum. Ve fakat her günün, her ânın kontrolü elimde değil.  Bazen istemediğim olaylara  maruz kalıyorum. Ve dış koşullar beni merkezimden dışarı savuruyor. Bu savrulmayı sıfırlamak mümkün değil belki ama azaltmaya çalışabilirim. Ne demiş Lao Tzu: Bir kilometrelik yol bile ilk adımla başlar.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Uyku konusunda büyük yol katettiğimizi görüyorum. Deniz'in beni en zorlayan yanı, uyumak konusunda gösterdiği dirençti. Uyku öncesi kitap okuma, sohbet etme ritüelimize eklenen nefes ve meditasyon çalışmalarının çok işimize yaradığını söyleyebilirim.



Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsiniz
Şefkatli Anne Günlüğü 21
Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23
Şefkatli Anne Günlüğü 24 
Şefkatli Anne Günlüğü 25 






10 Eylül 2018 Pazartesi

Denizce Sorular 1

Kim Bu Konuşan Gaye Dinçel'in ilk çocuk kitabı.
Kitabın kahramanı Zeynep, muhasebeci dayısının yazdığı çocuk hikâyelerinin ilk okuru. Okuduğu hikâyelerde tanıştığı kahramanlar saldırgan, obur ve düşüncesiz. Kahramanların davranışlarına bir anlam veremeyen Zeynep onlarla konuşur ve gerçeklerin hiç de dayısının yazdığı gibi olmadığını keşfeder. Bakalım dayısını ikna edebilecek midir? 

Deniz kitabı okudu ve merak ettiklerini Gaye Dinçel'e sordu.  




Dayısının kitabı ile Zeynep’in düşüncelerini ayırmakta zorlandım. Biri kırmızı ya da mavi olsa, olmaz mıydı?
Yana yatık yazmanın yeterli olacağını düşünmüştük. Güzel bir öneri, teşekkür ederim. Sonraki baskı için yayınevine ileteceğim.

Niye kitabın içinde bir kitap var? J (Bu bir espri)
J

Zeynep’in dayısı kitabın içine canlı bir insan mı koymuş? Zeynep’le nasıl konuşuyor?
Zeynep’le konuşanlar, dayısının öykülerindeki kahramanlar. Yani balıkçı, dinozor ve ejderha. Bu fantastik bir öykü olduğundan hepsi konuşabiliyor.J

Niye anne babası benim yaşımda bir çocuğa cüzdan gönderdi? (Ve fili sevdim J)
El yapımı bir cüzdan bu, Zeynep’in hoşuna gideceğini düşündükleri için gönderiyorlar. İçine istediği her şeyi koyabilir ya da anı olarak saklayabilir.J

Dayısı işe gittiğinde Zeynep niye evde tek başına duruyor? Aslında okuldan dönüyor ama okuldan döndükten sonra da bekliyor. Zeynep dayısını evde tek başına mı bekliyor?
Bunu hiç düşünmemiştim. Belki güvendikleri bir komşu ya da tanıdık, dayısını beklerken Zeynep’le ilgileniyordur. Zeynep’e sormak lazım.J

Zeynep diyor ki: “Sırada bir ejderha öyküsü varmış. Belki o benim bildiğim ejderhalardandır.” Zeynep’in düşündüğü ejderhalar nasıl ki?
Zeynep neşeli, güçlü, tüm canlılara yardım eden ejderhalar düşlüyor.

Dayısı Zeynep’e güzel mi diye okutuyor. Sonra “Sen benim kahramanımı benden daha iyi tanıyamazsın” diyor. Niye öyle diyor?
Dayısının hayalindeki kahramanlar yazdığı gibi. Farklı olabileceklerini düşünemiyor.

Dayısı neden her şeyin tersini yazıyor? Neden her kahraman kötüymüş gibi yazıyor?
Dayısı, hayal gücü sınırlı bir yetişkin. Hep kahramanların kötü olduğu öyküler okuduğu, başka olasılıkları hayal edemediği için öyle yazıyor.

Devamı olacak mı? Zeynep bilge bir ejderhaya dönecek mi? Yani Prenses Ayna Güzeli gibi bu kitabın da devamı olacak mı?
Devamını yazıyorum. Neler olacağını söylemeyeyim, sürpriz.J Bir ipucu verebilirim. Zeynep ve ejderha birlikte yolculuğa çıkacaklar.

Prenses Ayna Güzeli’ni okudun mu?
Okumadım. Senden duyunca tanıtım yazısını okudum, oldukça ilgi çekici görünüyor. En kısa zamanda alıp okuyacağım.

Annem gibi sen de çok çocuk kitabı okuyor musun?
Evet. En sevdiklerim çocuk kitapları. O kadar fazla okumak istediğim var ki…Başka hiçbir şey yapmasam bile zaman yetmez. En çok merak ettiklerimi alıp okuyorum.Fikirlerin ve soruların için teşekkür ederim. Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle…



Kim Bu Konuşan 
Yazan Gaye Dinçel 
Resimleyen Özlem Arslanoğlu Sağlam 
Gergedan Yayınları 
Türkiyeli Yazarlar Dizisi 

9 Eylül 2018 Pazar

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 25


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.
Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için öğrencilere destek olunur. "Birbirine bağlar" ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.
Herkesin ihtiyacını karşılamak için öğrenciler kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar.
Öğrencilerden armağanlarının bir listesini yapmalarını isteyin (bu listeyi yazarak veya çizerek yapabilirler). Sınıf arkadaşlarının bu konudaki fikirlerini alabilirler. Öğrencilerin armağanları ile ilgili farkındalıklarını artırmak için bu listeleri okuyabilir veya sınıfta görebilecekleri bir yere asabilirler.

Ben ne düşünüyorum?
Okulların kapanmasına bir ay kala rehberlik servisi Sura Hart'ın bu alıntısını destekleyen bir çalışma yaptı. Bir kutu hazırlandı ve çocuklara sınıfta yaptıkları iyi davranışları yazarak içine atmaları söylendi. Bunu duyduğumda çok heyecanlandım çünkü çocukların sınıf ortamına sundukları katkıları fark etmelerini sağlayacak bir uygulamaydı. Deniz bir süre düşündü. Hevesle birtakım olumlu davranışlarını saydı. Sonra yaptığı şeylerin çok da önemli, özel ve farklı olmadığına inandı. Nihayetinde konuya ilgisini kaybetti. Kutunun durduğu süre zarfında bazı annelerin çocuklarıyla bir şeyler yazdığını ve içine attığını gördüm. Sonrasında bununla ilgili Deniz'den, öğretmenden ya da rehberlik servisinden herhangi bir geri bildirim almadığım için etkinliğin sonuçları, kazanımlarıyla ilgili bir fikrim yok.
Herhangi bir eylemin, dönüştürücü sonucunu görmek istiyorsak sürekliliğini sağlamak şart. Bu sürekliliği sağlamak için çocukların bir yetişkinin rehberliğine ihtiyacı var. Yoksa en parlak, etkin fikirler bile kısır tohumlara dönüyor ve yeşermiyor.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Deniz'in sınıfında "Senin Kovan Ne Kadar Dolu?" kitabını okumuş, kısaca duygular, içimizdeki hava durumundan bahsetmiştim. Kovamızı dolduran ve boşaltan olaylar ve durumlar üzerine biraz sohbet etmiş ve onlara kitabın iç sayfasından çektiğim fotokopileri dağıtmış, gün içinde kovalarını boşaltan ve dolduran şeyleri yazmalarını istemiştim. Amacım kovaları dolduran şeylere dikkat çekmek, bunları aldıkları ve verdikleri armağanlar olarak görebilmelerini sağlamak ve kuru teşekkürler yerine şiddetsiz iletişim usulünde takdir etmeyi, takdir almayı deneyimlemelerini sağlamak, en azından oraya giden yolun taşlarını döşemekti.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz'in sınıfında yaptığımız bu okuma deneyimi esnasında 29 kişilik sınıfın tamamının ilgisini ve dikkatini üzerimde toplayamadım. Bununla beraber ilgi gösteren çocuklardan nefis geri dönüşler aldım. Takip eden günlerde 6 çocukla parkta bir okuma günü daha yaptık. Orada çemberde "Ben bugün nasılım? İçimdeki hava nasıl? Ne hissediyorum?" diye konuşurken gelen cevaplardan aklımda kalanlar:
"Bugün benim içimde yağmur yağıyor çünkü öğretmen bize okulun başından beri çektiği fotoğraflardan bazılarını gösterdi. Ağladım."
"Benim burnum çok rahatsız oldu. Buraya çöp kokusu geliyor."
"Benim içim güneşli çünkü kitap okuyacağız."
Okumanın ardından hep beraber bir kutlama kutusu hazırlamış ve etkinlik süresince yaptığımız ve eve giderken yanımızda götürdüğümüz en güzel, yoğun deneyimi yazmış ve ileride hatırlamak üzere kutunun içine atmıştık.
Deniz bu etkinliğin devamını iple çekiyor.

Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Deniz pek çok yaşıtı gibi öğretmen merkezli bir sınıf ve öğrenme ortamının içinde. Öğretmen bilge, bilgi dağıtıcı, çocuklar ise cahil ve alıcı rolünde. Öğretmenin sorularını cevaplamak için söz alıyorlar ama çoğunlukla sessizce dersi takip etmek durumundalar. Bu beni eskisi gibi rahatsız etmiyor. Bir yıllık devlet okulu deneyiminin ardından öğretmenin tepede olduğu öğrenme ortamlarının yanı sıra, çocuklara söz hakkı tanıyan, onlara görüşlerini, düşüncelerini ifade etmeyi sağlayan bir iki alan açmanın yeterli olacağı inancındayım. Bunu sağlamak için alternatif öğrenim kurumlarına, özel okullara tonlarca para harcamanın hiç de şart olmadığını deneyimledim. Aile toplantıları, yaşadığınız şehirde hafta sonu gidebileceği bir sanat atölyesi, çocuk katılımıyla gerçekleşecek doğa yürüyüşleri, yaratıcı okuma gibi pek çok seçenek bulabilir ya da geliştirebilirsiniz. Kitap okuma kulübü de benim gönülden verme alanım. Kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Yaz dönemini bol bol çocuk kitabı okuyarak, bu kitapları Deniz ve arkadaşlarıyla nasıl paylaşabileceğime dair düşünerek, küçük notlar alarak geçirdim. Bu konuda gösterdiğim kendimi geliştirme gayreti ve süreklilik için kendimi takdir ediyorum.

Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsiniz
Şefkatli Anne Günlüğü 21
Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23
Şefkatli Anne Günlüğü 24 


6 Eylül 2018 Perşembe

SAKIN BU KİTABI OKUMA

Kışkırtıcı bir isme ve kapağa sahip bu resimli kitabı Andy Lee, yeğeni George için yazmış. Niyeti kız kardeşi ve kocasına sürpriz yapmak ve George'un 1. yaş gününün anısına yalnızca bir adet basmak imiş ama arkadaşı Horg "Kitabını beğendim, daha çok basabilir miyiz?" diye sorunca çok sayıda basılmış ve George dışında okurlarla da buluşmuş. Hatta başka dillere çevrilmiş. 



Kitabın kapağı en "Ben kitapları sevmem" diyen çocukları dahi meraklandıracak türden. Kapağın önünde kocaman puntolarla SAKIN BU KİTABI OKUMA yazıyor. Endişeli baştan aşağı mavi bir yaratık elinde "Başka bir şey oku" yazan pankart tutuyor. Arka kapağın ön kapaktan aşağı kalır yanı yok. "Bu kitabı bırak!", "Şuraya bak orada daha iyi bir kitap var. Git onu oku!", "Duyduğuma göre bu kitap tekinsizmiş! Şansını zorlama!", "Bence başka bir şey yap!", "Git TV seyret!", "Bugün dışarı çıktın mı?" telkinleri havada uçuşuyor. Bu oyunsu davete kayıtsız kalmak zor. 
Kapağı açıyoruz. Endişeli kahramanımızın eli havada bizi durdurmaya çalışıyor. 

"Hey! Kitabı açtın. 
Sanırım yanlışlıkla oldu, değil mi? 
Sorun değil, bazen yanlışlıklar olur. 
Hiç kızmadım bile.
Ama lütfen bu sayfayı çevirme." 

İlerleyen sayfalarda kahraman bu tutumunu sürdürüyor. Okuru kitabı kapatmaya ikna etmeye çalışıyor. Sakince, öfkeli, tehdit ederek, korkutarak, kandırmaya çalışarak, küserek, aldırmaz davranarak, anne babasına şikayet ederek, rüşvet vererek... Ama ne yapsa okurun ilerleyişini durduramıyor. 
Büyük puntolar, havada uçuşan ünlemler, kahramanın uç noktalarda dolaşan duygu durumları, sürekli bize hitap eden üslubu abartılı ve mimikli okumaya olanak sağlıyor. Eğlenceli bir okuma deneyimi sunuyor. Okul öncesi ve okumayı yeni öğrenen 1. sınıf öğrencileri için ideal bu eğlenceli kitabı bol bol hediye etmeyi, çocuklara kitap sevgisi aşılamayı ihmal etmeyin. 

Bu da George, kendisine ithaf edilen kitabıyla
fotoğraf: The Sydney Morning Herald


Sakın Bu Kitabı Okuma 
Yazan Andy Lee 
Resimleyen Heath Mckenzie 
Çevirmen bilgisi yer almıyor 
Remzi Kitabevi 
Okul öncesi 


2 Eylül 2018 Pazar

ŞEFKATLİ ANNE GÜNLÜĞÜ 24


Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.
Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.

Sura Hart ne diyor?
Öğrenciler için işbirliği içinde çalışmak şaşırtıcı derecede doğaldır.
Nasıl etkileşim kuracaklarına dair yeni seçimleri ve becerileri olunca, endişeleri duyulduğunda ve ihtiyaçları karşılandığında; birlikte çalışmanın, birlikteliğin en keyifli hâli olduğunu anlarlar.
Öğrencilerinizi birlikte işbirliği içinde çalışırken izleyin. Heyecanın ve doğaçlama yürüyen problem çözme süreçlerinin farkına varın. Karşılıklı alışverişin ritim ve akışının sahip oldukları iletişim becerilerine bağlı olarak ilerleyişini fark edin.

Ben ne düşünüyorum?
Bayramda 4 gece çadırda kaldık. Çadırın kurulmasından, sökümüne, her konuda, birlikte çalışmanın keyfine vardık. Benzer bir hazzı, onu arkadaşlarıyla ilişki içinde izlediğimde de hissediyorum. Birlikte büyüyorlar. Giderek daha fazla şey paylaşıyor ve bize daha az ihtiyaç duyuyorlar. Karşılıklı alışveriş içerisindeler, bilgi, deneyim, eğlence... Onları izlemek güzel.

Denizle nasıl paylaşıyorum?
Kendimi yorgun hissettiğim için olsa gerek, bu yaz, geçmiş yıllara nazaran evde daha çok vakit geçiriyoruz. Telaştan, koşturmadan uzak, sakince dinlenmenin, evde kalmanın keyfini çıkarıyoruz. Deniz'in de evde olmaktan, oyuncaklarıyla oynamaktan hoşnut olduğunu görüyorum. Birliktelik yalnızca oyun ve evde sinema keyfinden ibaret değil. Ev işleri ve evde düzenin korunması konularında da işbirliği içindeyiz.

Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz, elinden gelen katkıyı, uyum içinde, doğallıkla sunuyor. Herkesten bu katılımcılığı bekliyor ve dile getiriyor.

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Sosyal medya hesaplarımı kapattım. Okumak, üzerinde çalışmak istediğim yığınla alan var. Okulların açılmasıyla beraber bu alanlara eğilmeyi, ilerleyen yıllarda verimlerini almayı umuyorum.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Şefkatli Anne Günlüklerini yazmak benim bir ebeveyn olarak yüzümü çevirdiğim, yürüdüğüm yönü, niyetimi işaret ediyor. Bu niyeti biraz daha açmak gerekirse, bir anne olarak kızıma sınırlar çizmek, o sınırlar içinde duygularının ve ihtiyaçlarının farkında, kendi seçimlerini yapan, bu seçimleri yaparken etik değerleri gözeten, eylemlerinin sorumluluğunu alan bir insan evladı yetiştirmek istiyorum. Bu günlükleri yazmak, bana niyetim üzerine düşünme, beni zorlayan çatışma anlarında niyetimle uyumlu stratejiler geliştirme fırsatı tanıyor. O yüzden yazmaya devam...

Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsiniz
Şefkatli Anne Günlüğü 21
Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23