Çocukla Barış, Bodrum BBOM Öğretmen Okulunda tanışan Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerin orada öğrendikleri, araştırdıkları, derinleşmek istedikleri konuları ve sınıfa taşıdıklarını paylaştıkları dijital bir platform.
Farklı yerlerde, farklı koşullarda çalışan üç öğretmen Sura Hart'ın rehberliğinde çıktıkları yolculuğu "Şefkatli Öğretmenin Günlüğü" köşesinde hafta hafta paylaşıyor. Gündemin ağırlığından kaçmak, umudunu arttırmak, çocuklarla ilişkilerinde fark yaratmak isteyen ebeveynler ve öğretmenler için küçük tavsiyelerle dolu günlükleri, kendi pratiğimize dökebilmek, sürecimizi gözlemlemek için bu şablonu kendi ev hâlimize uygulamak istedim. Adını da Özenç, Özge ve Gülesra öğretmenlerden ilhamla "Şefkatli Anne Günlüğü" koydum.
Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için öğrencilere destek olunur. "Birbirine bağlar" ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.
Herkesin ihtiyacını karşılamak için öğrenciler kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar.
Öğrencilerden armağanlarının bir listesini yapmalarını isteyin (bu listeyi yazarak veya çizerek yapabilirler). Sınıf arkadaşlarının bu konudaki fikirlerini alabilirler. Öğrencilerin armağanları ile ilgili farkındalıklarını artırmak için bu listeleri okuyabilir veya sınıfta görebilecekleri bir yere asabilirler.
Ben ne düşünüyorum?
Okulların kapanmasına bir ay kala rehberlik servisi Sura Hart'ın bu alıntısını destekleyen bir çalışma yaptı. Bir kutu hazırlandı ve çocuklara sınıfta yaptıkları iyi davranışları yazarak içine atmaları söylendi. Bunu duyduğumda çok heyecanlandım çünkü çocukların sınıf ortamına sundukları katkıları fark etmelerini sağlayacak bir uygulamaydı. Deniz bir süre düşündü. Hevesle birtakım olumlu davranışlarını saydı. Sonra yaptığı şeylerin çok da önemli, özel ve farklı olmadığına inandı. Nihayetinde konuya ilgisini kaybetti. Kutunun durduğu süre zarfında bazı annelerin çocuklarıyla bir şeyler yazdığını ve içine attığını gördüm. Sonrasında bununla ilgili Deniz'den, öğretmenden ya da rehberlik servisinden herhangi bir geri bildirim almadığım için etkinliğin sonuçları, kazanımlarıyla ilgili bir fikrim yok.
Herhangi bir eylemin, dönüştürücü sonucunu görmek istiyorsak sürekliliğini sağlamak şart. Bu sürekliliği sağlamak için çocukların bir yetişkinin rehberliğine ihtiyacı var. Yoksa en parlak, etkin fikirler bile kısır tohumlara dönüyor ve yeşermiyor.
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Deniz'in sınıfında "Senin Kovan Ne Kadar Dolu?" kitabını okumuş, kısaca duygular, içimizdeki hava durumundan bahsetmiştim. Kovamızı dolduran ve boşaltan olaylar ve durumlar üzerine biraz sohbet etmiş ve onlara kitabın iç sayfasından çektiğim fotokopileri dağıtmış, gün içinde kovalarını boşaltan ve dolduran şeyleri yazmalarını istemiştim. Amacım kovaları dolduran şeylere dikkat çekmek, bunları aldıkları ve verdikleri armağanlar olarak görebilmelerini sağlamak ve kuru teşekkürler yerine şiddetsiz iletişim usulünde takdir etmeyi, takdir almayı deneyimlemelerini sağlamak, en azından oraya giden yolun taşlarını döşemekti.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz'in sınıfında yaptığımız bu okuma deneyimi esnasında 29 kişilik sınıfın tamamının ilgisini ve dikkatini üzerimde toplayamadım. Bununla beraber ilgi gösteren çocuklardan nefis geri dönüşler aldım. Takip eden günlerde 6 çocukla parkta bir okuma günü daha yaptık. Orada çemberde "Ben bugün nasılım? İçimdeki hava nasıl? Ne hissediyorum?" diye konuşurken gelen cevaplardan aklımda kalanlar:
"Bugün benim içimde yağmur yağıyor çünkü öğretmen bize okulun başından beri çektiği fotoğraflardan bazılarını gösterdi. Ağladım."
"Benim burnum çok rahatsız oldu. Buraya çöp kokusu geliyor."
"Benim içim güneşli çünkü kitap okuyacağız."
Okumanın ardından hep beraber bir kutlama kutusu hazırlamış ve etkinlik süresince yaptığımız ve eve giderken yanımızda götürdüğümüz en güzel, yoğun deneyimi yazmış ve ileride hatırlamak üzere kutunun içine atmıştık.
Deniz bu etkinliğin devamını iple çekiyor.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Deniz pek çok yaşıtı gibi öğretmen merkezli bir sınıf ve öğrenme ortamının içinde. Öğretmen bilge, bilgi dağıtıcı, çocuklar ise cahil ve alıcı rolünde. Öğretmenin sorularını cevaplamak için söz alıyorlar ama çoğunlukla sessizce dersi takip etmek durumundalar. Bu beni eskisi gibi rahatsız etmiyor. Bir yıllık devlet okulu deneyiminin ardından öğretmenin tepede olduğu öğrenme ortamlarının yanı sıra, çocuklara söz hakkı tanıyan, onlara görüşlerini, düşüncelerini ifade etmeyi sağlayan bir iki alan açmanın yeterli olacağı inancındayım. Bunu sağlamak için alternatif öğrenim kurumlarına, özel okullara tonlarca para harcamanın hiç de şart olmadığını deneyimledim. Aile toplantıları, yaşadığınız şehirde hafta sonu gidebileceği bir sanat atölyesi, çocuk katılımıyla gerçekleşecek doğa yürüyüşleri, yaratıcı okuma gibi pek çok seçenek bulabilir ya da geliştirebilirsiniz. Kitap okuma kulübü de benim gönülden verme alanım. Kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Yaz dönemini bol bol çocuk kitabı okuyarak, bu kitapları Deniz ve arkadaşlarıyla nasıl paylaşabileceğime dair düşünerek, küçük notlar alarak geçirdim. Bu konuda gösterdiğim kendimi geliştirme gayreti ve süreklilik için kendimi takdir ediyorum.
Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23
Şefkatli Anne Günlüğü 24
Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için öğrencilere destek olunur. "Birbirine bağlar" ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.
Herkesin ihtiyacını karşılamak için öğrenciler kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar.
Öğrencilerden armağanlarının bir listesini yapmalarını isteyin (bu listeyi yazarak veya çizerek yapabilirler). Sınıf arkadaşlarının bu konudaki fikirlerini alabilirler. Öğrencilerin armağanları ile ilgili farkındalıklarını artırmak için bu listeleri okuyabilir veya sınıfta görebilecekleri bir yere asabilirler.
Ben ne düşünüyorum?
Okulların kapanmasına bir ay kala rehberlik servisi Sura Hart'ın bu alıntısını destekleyen bir çalışma yaptı. Bir kutu hazırlandı ve çocuklara sınıfta yaptıkları iyi davranışları yazarak içine atmaları söylendi. Bunu duyduğumda çok heyecanlandım çünkü çocukların sınıf ortamına sundukları katkıları fark etmelerini sağlayacak bir uygulamaydı. Deniz bir süre düşündü. Hevesle birtakım olumlu davranışlarını saydı. Sonra yaptığı şeylerin çok da önemli, özel ve farklı olmadığına inandı. Nihayetinde konuya ilgisini kaybetti. Kutunun durduğu süre zarfında bazı annelerin çocuklarıyla bir şeyler yazdığını ve içine attığını gördüm. Sonrasında bununla ilgili Deniz'den, öğretmenden ya da rehberlik servisinden herhangi bir geri bildirim almadığım için etkinliğin sonuçları, kazanımlarıyla ilgili bir fikrim yok.
Herhangi bir eylemin, dönüştürücü sonucunu görmek istiyorsak sürekliliğini sağlamak şart. Bu sürekliliği sağlamak için çocukların bir yetişkinin rehberliğine ihtiyacı var. Yoksa en parlak, etkin fikirler bile kısır tohumlara dönüyor ve yeşermiyor.
Denizle nasıl paylaşıyorum?
Deniz'in sınıfında "Senin Kovan Ne Kadar Dolu?" kitabını okumuş, kısaca duygular, içimizdeki hava durumundan bahsetmiştim. Kovamızı dolduran ve boşaltan olaylar ve durumlar üzerine biraz sohbet etmiş ve onlara kitabın iç sayfasından çektiğim fotokopileri dağıtmış, gün içinde kovalarını boşaltan ve dolduran şeyleri yazmalarını istemiştim. Amacım kovaları dolduran şeylere dikkat çekmek, bunları aldıkları ve verdikleri armağanlar olarak görebilmelerini sağlamak ve kuru teşekkürler yerine şiddetsiz iletişim usulünde takdir etmeyi, takdir almayı deneyimlemelerini sağlamak, en azından oraya giden yolun taşlarını döşemekti.
Deniz'in geri bildirimi ne?
Deniz'in sınıfında yaptığımız bu okuma deneyimi esnasında 29 kişilik sınıfın tamamının ilgisini ve dikkatini üzerimde toplayamadım. Bununla beraber ilgi gösteren çocuklardan nefis geri dönüşler aldım. Takip eden günlerde 6 çocukla parkta bir okuma günü daha yaptık. Orada çemberde "Ben bugün nasılım? İçimdeki hava nasıl? Ne hissediyorum?" diye konuşurken gelen cevaplardan aklımda kalanlar:
"Bugün benim içimde yağmur yağıyor çünkü öğretmen bize okulun başından beri çektiği fotoğraflardan bazılarını gösterdi. Ağladım."
"Benim burnum çok rahatsız oldu. Buraya çöp kokusu geliyor."
"Benim içim güneşli çünkü kitap okuyacağız."
Okumanın ardından hep beraber bir kutlama kutusu hazırlamış ve etkinlik süresince yaptığımız ve eve giderken yanımızda götürdüğümüz en güzel, yoğun deneyimi yazmış ve ileride hatırlamak üzere kutunun içine atmıştık.
Deniz bu etkinliğin devamını iple çekiyor.
Sonrasıyla ilgili ne düşünüyorum?
Deniz pek çok yaşıtı gibi öğretmen merkezli bir sınıf ve öğrenme ortamının içinde. Öğretmen bilge, bilgi dağıtıcı, çocuklar ise cahil ve alıcı rolünde. Öğretmenin sorularını cevaplamak için söz alıyorlar ama çoğunlukla sessizce dersi takip etmek durumundalar. Bu beni eskisi gibi rahatsız etmiyor. Bir yıllık devlet okulu deneyiminin ardından öğretmenin tepede olduğu öğrenme ortamlarının yanı sıra, çocuklara söz hakkı tanıyan, onlara görüşlerini, düşüncelerini ifade etmeyi sağlayan bir iki alan açmanın yeterli olacağı inancındayım. Bunu sağlamak için alternatif öğrenim kurumlarına, özel okullara tonlarca para harcamanın hiç de şart olmadığını deneyimledim. Aile toplantıları, yaşadığınız şehirde hafta sonu gidebileceği bir sanat atölyesi, çocuk katılımıyla gerçekleşecek doğa yürüyüşleri, yaratıcı okuma gibi pek çok seçenek bulabilir ya da geliştirebilirsiniz. Kitap okuma kulübü de benim gönülden verme alanım. Kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Yaz dönemini bol bol çocuk kitabı okuyarak, bu kitapları Deniz ve arkadaşlarıyla nasıl paylaşabileceğime dair düşünerek, küçük notlar alarak geçirdim. Bu konuda gösterdiğim kendimi geliştirme gayreti ve süreklilik için kendimi takdir ediyorum.
Eski Günlüklere aşağıdan ulaşabilirsiniz
Şefkatli Anne Günlüğü 21Şefkatli Anne Günlüğü 22
Şefkatli Anne Günlüğü 23
Şefkatli Anne Günlüğü 24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder