11 Aralık 2023 Pazartesi

Günün izi: 13

Yılın son ayı geldi, kapıya dayandı. Ayı yarılamasına az kaldı üstelik. Ancak bu blog yazarı, ne anlatacağını, nereden başlayacağını bilemedi. Son üç günün dökümüyle başlayalım yeni aya. Dileyelim de gerisi çorap söküğü gibi gelsin. 

9 Aralık

Haftanın son iş günündeyim. Mesai öncesi bilgisayarımı açtım, yazmaya koyuluyorum. Kalbimde dile gelmek isteyen duygular, zihnimde onları susturmak isteyen bir yan var. Hangisi galip gelecek henüz bilmiyorum, bu satırların nereye varacağını da.

Güne hayli erken başladım. Pireler uçuşurken diye tabir edilen saatlerde. Kediler ve insanların sirkadiyen ritmi aynı değil. Sani'ye kalk da avlan diyen iç saat, bana yorganı başına çek ve uyu, diyor. Ama yer çekimi diye bir şey var. Tüylü evlat önce yerlere bir şeyler devirerek bildiriyor, onun için günün başladığını, besin ve dışarıya çıkma ihtiyacında olduğunu. Güzellikle anlamazsam, yorganın altına süzülüyor ve ayak parmaklarımı dişliyor. En temizi ilk tıngırtıda yerimden kalkmak ya da en başta onu çalışma odasına hapsetmek... Kimi zaman kesintisiz bir uykuya çok ihtiyaç duyduğumda çalışma odasının kapısını kapatıyor, derin bir uykuya dalıyorum ama çoğunlukla da onu kapalı kapıların ardına kapatmaya vicdanımın el vermediğini görüyorum. Niye böyle bilmiyorum. Yanıt üzerine düşünmedim. Yanıtlar aramak yerine soruları çoğaltıyorum, sağanak yağmur gibi iniyorlar üzerime. Kimi yersiz sorular oluyor aralarında. Sorudan çok kendime yönelik negatif yargılar... İşte kalbimden çıkmayı bekleyen bir his, ihtiyaç, her ne dersen. 

Etrafımdaki insanların bende övdükleri kimi özelliklerim var. Başkalarında gördüğümde meziyet sayacağım özellikler üstelik. Kendim sahip olduğumda ise "E ne var bunda. Zaten olması gereken bu!" diyerek omuz silkiyor, burun kıvırıyorum. Benmerkezci tiplerden olmayacağız elbette ama kendini takdir etmek, kendinin yakın arkadaşı olma çabası gütmek de şart galiba. Yoksa çok yoruluyor insan, tükeniyor, kimileyin. Bunu yapan yalnızca ben değilim, iyi biliyorum. Çoğu kadın yapıyor. Hayranlık uyandıracak pek çok niteliği varken tüm bunların farkında değilmiş gibi davranıyor. Fazla tevazu başa bela! Bu satırları okuyan herkesi kendini takdir etmeye davet ediyorum. Kendinizi pamuklara sarıp sarmalamayı ihmal etmeyin.  

10 Aralık 

Marvel Stüdyolarında çekilen filmleri izliyoruz sırayla. Fikir kızımın. Geçen pazar Kaptan Amerika ile başladı serüven. Cumartesi gecesi Kaptan Marvel'ı, pazar sabahı da Demir Adam'ı izledik. Demir Adam, Demir Adam olmadan önce tam bir pislik. Zeki, yetenekli, yaratıcı ama umursamazın, vurdumduymazın, hedonistin teki. Dönüşüm hikâyesi yer yer klişe. Çünkü Hollywood. Ama ziyadesiyle yerinde, ikna edici, yer yer gülümseten. Kızımın ilgi alanını paylaşmanın tatmin duygusu da cabası. 

Dışarıda tam anlamıyla kış güneşi vardı. Masmavi, açık bir gökyüzü, insanı dışarıya çağıran bir hava. Ancak ikimiz de yorgun ve meşguldük galiba. Yapılması gerekenler listemiz uzundu. Pazar onları bitirmek için en uygun gündü. Dolayısıyla evden dışarı adım atmadan bitirdik koca günü. Uzun kahvaltı, evde sinema keyfi, çamaşır, temizlik, dinlenme... Kendim için yaptığım yegane şey, uzun bir banyo keyfi sürmek oldu ancak. Ilık suyun ve beyaz banyo sabununun şefkatine bıraktım kendimi. Saçlarımı kuruttuktan sonra bir de içim geçti, şekerleme yaptım. Oh değmeyin keyfime. 

11 Aralık 

Kediyle ikinci yılbaşımız. İlkinde de ağacı son gece kurmuştuk. Bu yıl da planım, o. Ev ne kadar süssüz ise iş yeri o kadar ışıl ışıl. Yılın son günü ağaç eve gelecek. O zamana değin antredeki doğalgaz borusundan aşağı süsleri sarkıtmakla yetineceğiz. Bugün de elim değmeyecek gibi ama en geç hafta sonu o süsler şağı aşağı sarkacak, Sani'nin zıplayamayacağı yükseklikte elbette. 

Çarşamba günü ise kendi yılbaşı süslerimi tasarlayacağım. Bir seramik atölyesine gideceğiz beş arkadaş, yemeli, içmeli, boyamalı bir kış etkinliği, en keyiflisinden. Eh, yılın en tatlı ayı geldi, çattı. Yeni yıl ruhunu taşımayacağız da ne yapacağız! 

Çocukluğumdan beri bu böyle benim için. Kışı sevmesem de  aralık ayını seviyorum. Işıl ışıl vitrinler, simli yeni yıl kartları, çam ağaçları, Noel Babalı figürler, yılbaşı çekilişleri, hediye paketleri... Hepsi içimi iyimserlikle dolduruyor. Aralık ayının sekmez Noel filmlerini zevkle izliyorum, en klişe olanlarını bile. Bu yılın ilk filmi bir Netflix yapımı oldu: Noel Ziyafeti. 

Sizinle bu satırları paylaştıktan hemen sonra kahvemi, çikolatamı alıp yeni bir film daha izleyeceğim. Yeni seçimim: Sıradan Bir Noel.

 Veda etmeden önce en sevdiğim kış şarkılarından birini dinleyin. 







4 yorum:

  1. Kızımda bir ara marvelin herşeyini seviyordu. Bazı filmler tasarım harikası ama artık hiç çekmiyor bu filmler. yaşla birlikte mi değişiyor yoksa kişisel bir durum mu bilmiyorum. güzel noel filmleri önerilerinizi alırım çünkü kızlarla bir sinema gecesi düzenleyecğiz yakında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşla beraber seçimler, ilgi alanları değişiyor. Kızım ilkokuldayken Harry Potter hayranıydı, filmleri kaç kez izledik, kitapları kaç kez okudu, hatırlamıyorum. Şimdi burun kıvırıyor. Onun ilgi alanlarına ve beğenilerine eşlik etmek için önyargısız ve merakla yaklaşıyorum galiba. Sevdiğim Noel filmleri: Bridget Jones'un Günlüğü 1, Aşk Her Yerde, Noel Günlüğü, Christmas Cronicles. Umarım siz de seversiniz. İyi seyirler.

      Sil
    2. Bir tek Christmas Cronicles seyretmedim diğerleri de gerçekten insanı dinlendiren, mutlu eden filmler. Bunlara Holiday'i de ekleyelim değil mi :)

      Sil
    3. Ekleyelim tabi. Her liste eksiktir ne de olsa :)

      Sil