Yaz bitiyor.
O turuncu portakalın avurtları ağrımış belli. Eskisi gibi güçlü savuramıyor sarı, sıcak, kurak ışınlarını. Böyle olunca da yazın harlı dönemine ait kimi rutinler, rutin ne demek mecburiyetler yavaş yavaş geride kalıyor.
Ev ya da iş yerlerinin içindeyken çok da hissedilmiyor örneğin sıcak. Denize, havuza atlamak için delice bir arzu duymuyorsun. Tatilde ve sahildeysen o başka ancak şehir yavaş yavaş katlanılır bir yere olmaya başladı. Gece uyurken penceremi kapatıyorum son birkaç gündür. Dışarıda olmak yerine eve gitmeyi tercih eder oldum. Okullar açılmadan yapmak istediklerim var.
Yeni evde yatak odamın ölçülerine göre dolap ve komodin yaptırmıştım. Seçtiğim kapaklar sonunda geldi. Çarşamba günü monte edildi. İKEA'dan aldığım kitaplıklar da dolup taştığı için salonda kalan son boşluğa iki Billy daha sipariş etmiştim. Marangoz kapakları monte ederken sağ olsun, onları da kuruverdi. Bu sayede 9 kapaklı Billy'lerim erdi 11'e. Kızımın odasındaki benim saklamak istediğim çocuk kitaplarını da salona taşıyınca onun kitaplıklarından biri boşalacak ve okul kitapları için yer açılacak. Diğeri de kendi kişisel kitaplığı olarak vazifesini sürdürecek. Dışarıda olmak yerine kitapları yerleştirmek istiyorum. Evin yalnızca temiz olması yetmiyor, ortada kalan öte beri de yerli yerine yerleşsin ve ben de koltuğa kurulayım, kitap okuyayım, yazayım. Sonbahar biraz da ev içlerine sokulup üretmenin zamanı ne de olsa...
Sonbahar geliyor. Sonbahara dair hayallerim, hedeflerim, planlarım da belirginleşiyor.
Bu sonbahar ve kışı okumak yazmak açısından daha verimli, üretken geçirmeye dair özlemim var. Elimde iki, üç çocuk öyküsü var. Onlarla ne yapabileceğime bakmak istiyorum. Birkaç yıl önce shopier üzerinden paylaştığım Çanakkale mektuplarından kurgu dışı bir çocuk dosyası olabilir belki, onun üzerinden geçmek istiyorum. Yelkeni büsbütün çocuk edebiyatına kırmak istiyorum. Ya da en azından üçe üç, yapmak istiyorum. 2026 yeni bir çocuk kitabımın çıkacağı yıl olur umarım. Bu yönde ilerleme kaydetmek istiyorum.
Daha uzun uzun uyumak istiyorum sonra. Eni konu on birde yatayım ve yediye kadar deliksiz uyuyayım istiyorum. En son ne zaman deliksiz uyuduğumu hatırlamıyorum çünkü. Annelikle başladı. Çocuk büyüdü kocaman oldu ama ben ufak tıkırtıya uyanıyorum hâlâ.
Bugün hareketli geçti. Öğle tatilinde forma alışverişi yaptık. Çarşıya çıkınca tanıdıklara da rastladık. Ayak üstü sohbet ve kahve keyfinin ardından yeniden işe döndüm. Ve çalıştım. Akşam yemeğinin ardından civarda yürüyüşe çıktık. Şehrin sonundaki köyün mücavir alanı mahalle oldu ve belediyeye bağlandı. Yavaş yavaş kafeler çoğalıyor. Bölgede üçüncü yılımız bitti. Bu yaz dördüncü yazımız. Evden yürüyerek bir kafeye ulaşmak, oturmak son birkaç yıldır mümkün. Hem şehrin içinde hem doğaya yakın olmak hoşuma gidiyor doğrusu. Akşam da yürüyünce günlük adım sayısı 9bini aştı. Ayaklar da hayli yoruldu. Daha yazar ve konuyu toparlardım esasında ama bugün cuma. Gece yarısına dakikalar kaldı. Hafta bitiyor. Rutinin dışı 3'ü teslim etmem gerek. Finali, bağlantıları umursamadan bitirmek de rutinin dışına girer diyor ve lafımı balla kesiyorum.