Pek çok blogger için bir aylık döngü tamamlandı. Bugün "Bir Günlükleri" bitiyor. 28 Şubat'ta başlayıp 28 Mart'a uzanan koca bir yazma serüveni. Ben ipin ucunu 1 Mart'ta tuttuğum için ay sonuna kadar yazacağım. Ne kaldı şunun şurasında.
Bu sabah kontrole gittim. Kendi arabamı kullanarak. Dışarıdan dikişler alındı. Yara yerlerinde sıkıntı yoktu zaten. Ultrasonda da her şeyin yolunda olduğu müjdesini aldım. Çıkışta iki arkadaşımı aradım. Biriyle Kepez sahilde buluştuk. Tost ve çayla kahvaltı yaptık. Diğeriyle merkezde buluşup yeni açılan bir kafede kahve içtik.
O yerde eskiden bir kuaför vardı. Sahibi medikal ayak bakımı da yapan tatlı bir kadındı. Pek çok kuaförün aksine tek çalışıyordu. Salonun adı Tayeçe idi. İlk kez duyduğum kelimenin anlamının soylu kadın olduğunu da ondan öğrenmiştim. Salonda asılı açık öğretim sosyoloji diploması, kelime seçiminin nedenini açıklıyordu. Topuklarımın epeyce çatladığı bir dönemde iki seans gitmiştim. Memnun kalınca anneme de önermiştim. Bir gün orada bir köy öğretmeniyle de tanışmıştık. Okul için kitap bağışı yapmaktan bahsetmiş, iş yerimden alabileceğini söylemiştim. Kitap ayırmak dert değil çünkü. Asıl ulaştırmak mesele. Bir daha yolum düşmedi oraya. Kitaplar da artık başka okula. Günün birinde. Geçenlerde tadilatı görünce fark ettim salonun kapandığını. Salonu başka yere mi taşıdı, temelli kapatıp emekli mi oldu bilmiyorum. Yüksek giriş dairenin önündeki küçük veranda, yanı, balkon altları, önündeki küçük alan, içerisi, dışarısı her bilime masa sığdırmışlar. Merkezi de yer. Yakında iğne atsan yere düşmez hâle gelir. Bir sade kahve içip kalktım. Evde dinlendim. Yemek yedim ve işe gittim. Ufak tefek işler gördüm. Eve geldim. Sani'şimle hasret giderdik. Ergenin aksine o ilgiyi seviyor. Ben muhabbetle konuştum. O bacaklarıma süründü. Buzdolabından yoğurdu kaptı. Kendime basit, hızlı bir yemek de hazırladım. Sıkı durun. Tarif geliyor. Noodle haşlandı. Mısırlı ton balıklı karışımla harman edildi. Bir çatal ve kaşık marifetiyle yendi.
Netflix açtım ama ilgimi çekecek bir şey bulamadım. Bugün sosyal medyada halimden haber verdiğim ileriye gelen yorumları, mesajları yanıtlıyorum yavaş yavaş. Cevapsız aramalara dönüyorum. Bir yandan da bu satırları yazıyorum.
Sani gezdi, geldi. Ayak ucumda kıvrılmış uyuyor. Şimdi bacağımı uzatınca bir patisini attı üzerime. Sarmaş dolaş saadet içerisindeyiz anlayacağınız.
Ne diyelim o zaman. Sarıp sarmalayanınız bol olsun.