Klişeler her zaman işe yarar. Ben cennetten bir köşe diyeyim siz anlayın. Gözlerinizi kapatın. Yok açın. Okudukça, kelimeler betimlesin beni saran atmosferi.
Hindistan cevizi ağaçlarının gölgelediği geniş bahçeler arasında az katlı betonarme binaların olduğu bir tesisteyim.
Ahşap iyi cilalanmış heykeller var sağda solda, at, timsah. Lotus göletleri begonvillerle çevrili.
Saman balyalarından yapılan kedilerle yeni yıl köşesi var bahçede. Çünkü Vietnam takvimine göre kedi yılındayız.
Okyanus kenarı değil, hâlâ iç denizdeyim, Güney Çin Denizi ama sonsuz, uçsuz. İncecik, beyaz bir kum. Dev dalgalar dövdüğünden rengi koyu. Kite surf yapanlar var denizde tek tük ve dalgaların içine zıplayan çocuklar… Hakim ses dalgaların sesi. Güçlü bir uğultu yutuyor çocuk seslerini. Uzakdoğulu yetişkinler ne kadar sakinse çocuklar bir o kadar cıvıltılı, kimi zamansa vızıltılı. Ara ara tanımadığım kuş sesleri eşlik ediyor kahkahalara. Vietnam dili inişli çıkışlı bir ezgi. Tiz yükselişler, vurgular. Tai Chi yaptık sabah sahilde. Güç ve esneklik gerektiriyor. Keskin tek hareket yok içinde. Yavaş, yumuşak ve kavisli. Otuz dakika sonra bugünlük yeter diyor işini ciddiye alan eğitmen. Bizim düz, keskin ve hızlı hareketlerimiz karşısında şaşkın, bıkkın, umutsuz ve de çaresiz belki de. Kim bilir. Elimizden geleni yaptık. Bedenimizin izin verdiği ölçüde esnedik. Benim gibi zihni ve düşünceleri baskın, bedeni geride tutan birinin yapabileceği kadar esnedim. Daha fazlasını yapabilme hevesi ve umudunu da koruyarak. Sevdim seni Vietnam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder