Yazın kendine has küçük mutlulukları var.
Sevdiğin üç, beş arkadaşınla buluşup cümbür cemaat denize gitmek gibi.
Gittiğin yerlerde başka başka arkadaşlarına rastlamak gibi.
Masa masa dolaşıp yarenlik etmek gibi.
Plajda bir kitaba başlamak ve neredeyse bitirmek gibi.
Üzerine tatlı bir mayhoşluğun çökmesi ve gün içinde şekerleme yapmak gibi.
Hamakta koynunda kitapla uyuklamak gibi.
Eve dönerken arabayı dondurmacının önüne çekmek, bir külah o anda yemek, bir paket de dondurucuya atmak için almak gibi.
Arkadaşlarının yaz için ülkenin ve dünyanın muhtelif yerlerinden şehre dönmesi ve kendini hangi gün boşum diye düşünürken bulmak gibi.
Şehre müzisyenlerin gelmesi, açık alanlara zıplayan toplar gibi dağılması, ansızın bir dinletiye, konsere denk gelmek gibi.
Festivalde birbiriyle çakışan konserler içinden en gidilesini seçmek ve arkadaşlarınla gitmek üzere sözleşmek gibi.
Taze börülce yemek gibi.
Karpuz kokusu gibi.
Bayramiç beyazı gibi.
Sahilden renkli taşlar, midye kabuğu, sivrilikleri törpülenmiş renkli camlar, seramik parçalar toplamak gibi.
Çekirdek çitleyip sohbet etmek gibi.
Evlerin içi sıcaktan kavrulurken parklarda çimenlere yayılmak, yıldızların altında buluşmak gibi.
İş çıkışı biraz erken çıkıp kendine yüzme molası hediye etmek gibi.
Anason kokulu sofralar gibi.
Ayın şavkının denizde çırpınmasını izlemek gibi.
Sabah erken, akşam geç saatlerde yüzmek gibi.
Offf çok güzel anlamışsınız :)
YanıtlaSilMevsimin güzelliğimdendir, o ☺
Sil