5 Şubat 2019 Salı

Yazmak ile yaşamak arasında


Otopsi, bir ilk kitap. Hacmi küçük, içeriği yoğun. Özge Lena'dan.

David Lang This Was Written by Hand eşliğinde diye başlıyor Lena söze.




Hep bir şey eksik. Bazen bir anı, bazen bir his, bazen kendilik. Ve bazen de bir kelime, bir imge ya da yaşam. Yaşamın içinde bir düşünce. Düşüncenin sonunda bir eylem. Eylemin yanında bir isyan. 
Eksik olan, içimizde bir boşluk suretinde var oluyor. 

Bir kadının yukarıdaki notlarıyla başlıyor roman. Sonra yazan ellere dönüyor, yazılan yere ve onu roman boyu takip eden tablodaki ihtiyar gözlere. Yalnızca yazmak için gelinen karlarla kaplı kuzeydeki taş kulübe ve öncesi el ele yürüyor böylece. Eş, anne ve iş kadını olmak, rutini sürdürmek için verilen savaş, yazmanın hazzına sırt çevirerek kişinin kendine yaptığı ihanet, kadının giderek kuruyan, çölleşen iç dünyası, karmaşası, onu günden güne ele geçiren boşluk. Boşluk ve toplumun belirlediği normalin sınırları arasında salınan, her salınımda şarkısını, derisini, etlerini yitiren bir kadın. 



Arka kapaktan
Boşluk hemen yanı başında beklerken, kadın onu görmezden gelmeyi öğreniyor. Derin nefes alarak, içerek, uyuyarak, kusarak, en çok da yazarak onu unutmaya çalışıyor. Boşluktan kaçmak için duvarlarını kendi elleriyle örüyor. Yıllarca umut ve sabırla. Ancak ne yaparsa yapsın rüyalarından kaçamıyor. Düşler hep ve tam orada. Boşluğun ortasında taştan bir ev. Issızlıkta, tek başına. Evde bir tablo. Pencerelerin arasında. Tabloda yaşlı bir kadın. Öylece ona bakmakta. Yüzlerce kez, içinde kar taneleri olan bir kaleydeskopun içinde dönüp duran bir ruh. Çığlıklarla uyanılan geceler. Gözyaşları ve terle. Boşluk, rüyalarından sızıp onu çağırıyor, şehvetle. 
Otopsi, bir kadının iç dünyasındaki derin çelişkileri anlatıyor. Onu yazmaktan, dahası kendi olmaktan alıkoyan kimliğini, sorumluluklarını, toplumsal baskılara karşın yazma tutkusuyla gelen gerilim, içinde gittikçe büyür ve bu hesaplaşma onu giderek varoluşsal bir seçim yapmaya zorlar. Söz konusu olansa boğucu günlük yaşamı ile yazmak, başka bir deyişle, esaret ve özgürlük arasında bir seçimdir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder