Deniz resim yapmayı çok seviyor ve ressam olmayı düşlüyor. Buna karşın bir süredir daha az resim yaptığını görüyorum. Pazar gecesi yatmaya yakın canının sıkıldığını ilan etti. Benimle oynamak istedi. O anda gönlümden geçen oyun oynamak değil, kanepede kıvrılıp kitap okumaya devam etmekti. Öyle de yaptım. Seçeneklerini gözden geçirdi, benden öneriler aldı ve resim yapmakta karar kıldı. Madem dışarıda lapa lapa kar yağıyordu ve ertesi gün de kar tatiliydi. Pekâla bir kış masalı çizebilirdi. En büyük boy resim defterini, çeşit çeşit boya kalemlerini, Ünlü Ressamlar kitabını tek tek çalışma masasının üzerine dizdi.
"Bana ilham verebilir!"
Feridun Oral'ın kış çizimlerinin olduğu iki kitap çıkardım onun için. Kırmızı Elma ve Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor. Deniz ise Değnek Adam'ı buldu. Sayfaları karıştırdı, resimleri inceledi. Kurşun kalemini aldı. Çizdiği her yeni çizgiyi gösterir oldu: "Nasıl? Güzel oluyor mu?"
Cevap vermekten sıkıldım. Çünkü işin başka tarafa doğru kaymaya başladığını düşündüm. Tıpkı bir okurun varlığını her an zihninde taşıyan bir yazarı andırıyordu. Omuzlarının üzerinden onu izleyen gözler varken, seyircinin varlığı her an aklındayken, beğenip beğenmediği aklının bir köşesini kurcalarken nasıl resim çizebilecekti. Bunları anlattım dilim döndüğünce. Patladı! Resim yapmayı seviyorum ama hayalimdeki gibi olmuyor, dedi. Çok da farklı olmadığımızı anladım o an. Taslaklarım, okumak istediklerim değil. Çizdikleri düşledikleri gibi değil. Buna rağmen ikimiz de bir yerlerden başlamalı ve oraya asla ulaşamayacağımızı bilerek devam etmeliyiz çünkü hayallerimiz her adımda uzaklaşan birer ufuk çizgisi gibi uzanıyor önümüzde. Yalnızca belli bir yönü işaret ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder