6 Şubat 2019 Çarşamba

Elimin altında ne var?


Elimin altında sabah saatleri var. 8.45-9.45 bana ait, bütünüyle benim. Deniz'i okula bıraktıktan sonra eve dönmüyorum. Oturuyorum sevdiğim kafeye. Sıcak çay, defterim, kalemim ve izlediklerim... 
Gün yeni hareketleniyor. Hâlâ okula giden çocuklar var. Arabalar duruyor, kalkıyor. Okulun yanındaki yaya geçidinde bir polis, eli bir havada, bir aşağıda. Durduruyor, geçiriyor. İnsanların çoğunun yüzü yerde, içine dönük. Esirgiyor bir merhabayı, günaydını, gülümsemeyi. Her sabah "Günaydın" diyorum polis memuruna. Teşekkür ederim diye yanıtlıyor. Bir şefkat alıştırması düşüyor zihnime: Sen de tıpkı benim gibi mutluluğu arıyorsun. Sen de tıpkı benim gibi yalnızlığı, çaresizliği biliyorsun. Sen de tıpkı benim gibi … Herkes benim gibi özünde ama ördüğümüz duvarların ardında yalnız ve kırılganız. Serçeler, güvercinler inip kalkmıyor içerideki avlulara. Ekmek kırıntıları serpmeyi unutuyoruz. Deniz'in sorusu geliyor aklıma. "Bu kitabın ortasına duvarı kim koymuş?" Biz, kendimiz demiyorum. Yorgunum, ardından gelecek soruları yanıtlamaya hevesim yok. Tıpkı o şövalye gibiyiz. Güvenli olduğuna inandığımız surları sağlam tutmaya çalışıyoruz var gücümüzle. Sular yükseliyor, yırtıcı dişler beliriyor. Biz hâlâ duvarlara tuğla taşımakla meşgulüz. 
Okuduğum her kitaptan öğrendiklerim var. Dikkatimi çekenler var. Bam telime dokunanlar var. Bir okura bir cümle sunabilmek için sayfalar dolusu yazasım var. Elimin altında günlüğüm var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder