5 Temmuz 2017 Çarşamba

MÜKEMMEL BİR GÜLÜŞ

...
Her şey hazır olunca kâhya başparmaklarını çene kemiğimin köşesine, işaret parmaklarını da çenemin ucuna koydu ve ağzımı tüm direncime rağmen açtı. Hemen arkasından gözlüklünün avurtları çökmüş suratı tepemde belirdi ve bulutları kapattı. Kerpetene benzeyen demir bir alet gördüm havada. Sonra ağzımda bir soğukluk hissettim. Alet sağ çenemdeki dişlerden birini kavradı, hangisi olduğunu çıkaramadım. Gözlüklünün elinin neredeyse yarısı ağzımın içindeydi, nefes alamıyordum. Midem bulandı. Sonra gözlüklünün bütün gücüyle kerpetene asıldığını hissettim. Çenemde demir halatlar vardı sanki, tek tek, yavaş yavaş koptuklarını duyuyordum. Üzerimdeki adamın ağırlığından nefesim bağırmaya yetmiyordu. Cansız bir inleme sürünerek ancak çıktı ağzımdan. Pas tadı geliyordu belli belirsiz. Gözlüklü, dişime asılmaya devam ediyordu. En sonunda bir çatırtı duydum, çene kemiğim parçalanmıştı sanki. İçimde bir boşluk hissettim. Kerpetenin ağzımdan çıktığını gördüm, ucunda azı dişim vardı. Kan içindeydi, etrafı pembe etle kaplıydı ve kökü bir pençeyi andırıyordu. Kâhya çekilen dişi izlemeye dalınca, çenemdeki elleri biraz gevşemişti. "Bırakma!" diye kahyayı azarladı gözlüklü adam. Fakat hıncını kâhyadan değil benden çıkarmayı tercih etti. Dilimi tutup ağzımdan dışarı çekti kuvvetlice, kopacak sandım. Sonra bıraktı. Tam gözümü kapatıp derin bir soluk almak üzereydim ki kerpeten yeniden ağzıma daldı. Gözüm karardı. Zaman yine dalgalandı. Kerpetenin soğukluğu ile kanımın sıcaklığı birbirine karıştı. Bir ön dişimi ve bir azı dişimi daha söküp aldı. Çekim bitince kâhya başımdan, azmanlar üzerimden kalktı. Gözlüklü hiçbir şey olmamış gibi çantasını sakince toparladı, dişlerimi koyduğu kavanozu eline alıp şöyle bir salladı. Cama çarpan dişlerimin çıkardığı şıngırtıyı işittim. Sonra dördü birden sakin adımlarla uzaklaştılar. Büyü bozulmuştu. Diğer köleler etrafıma toplandı. Tek kollu adam üzerindeki keten kıyafetten üç küçük parça yırttı. Her bir parçayı fındık büyüklüğünde bir yumak haline getirip dişlerimden geriye kalan boşluğa bastırdı. Ağzım kanla doluydu. Yutmaya çalıştım. Kan boğazıma kaçtı, öksürdüm. Hayatımda duymadığım bir acı duyuyordum fakat kanla beraber tuhaf bir mutluluk da sızıyordu dişetlerimden. Bitmişti. 
 ...

Engin Türkgeldi'nin Can Yayınları'ndan çıkan Orada Bir Yerde adlı kitabında yer alan Mükemmel Bir Gülüş öyküsünden bir kısa bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder