Her şey hazır olunca kâhya
başparmaklarını çene kemiğimin köşesine, işaret parmaklarını da çenemin
ucuna koydu ve ağzımı tüm direncime rağmen açtı. Hemen arkasından
gözlüklünün avurtları çökmüş suratı tepemde belirdi ve bulutları
kapattı. Kerpetene benzeyen demir bir alet gördüm havada. Sonra ağzımda
bir soğukluk hissettim. Alet sağ çenemdeki dişlerden birini kavradı,
hangisi olduğunu çıkaramadım. Gözlüklünün elinin neredeyse yarısı
ağzımın içindeydi, nefes alamıyordum. Midem bulandı. Sonra gözlüklünün
bütün gücüyle kerpetene asıldığını hissettim. Çenemde demir halatlar
vardı sanki, tek tek, yavaş yavaş koptuklarını duyuyordum. Üzerimdeki
adamın ağırlığından nefesim bağırmaya yetmiyordu. Cansız bir inleme
sürünerek ancak çıktı ağzımdan. Pas tadı geliyordu belli belirsiz.
Gözlüklü, dişime asılmaya devam ediyordu. En sonunda bir çatırtı duydum,
çene kemiğim parçalanmıştı sanki. İçimde bir boşluk hissettim.
Kerpetenin ağzımdan çıktığını gördüm, ucunda azı dişim vardı. Kan
içindeydi, etrafı pembe etle kaplıydı ve kökü bir pençeyi andırıyordu.
Kâhya çekilen dişi izlemeye dalınca, çenemdeki elleri biraz gevşemişti.
"Bırakma!" diye kahyayı azarladı gözlüklü adam. Fakat hıncını kâhyadan
değil benden çıkarmayı tercih etti. Dilimi tutup ağzımdan dışarı çekti
kuvvetlice, kopacak sandım. Sonra bıraktı. Tam gözümü kapatıp derin bir
soluk almak üzereydim ki kerpeten yeniden ağzıma daldı. Gözüm karardı.
Zaman yine dalgalandı. Kerpetenin soğukluğu ile kanımın sıcaklığı
birbirine karıştı. Bir ön dişimi ve bir azı dişimi daha söküp aldı.
Çekim bitince kâhya başımdan, azmanlar üzerimden kalktı. Gözlüklü hiçbir
şey olmamış gibi çantasını sakince toparladı, dişlerimi koyduğu
kavanozu eline alıp şöyle bir salladı. Cama çarpan dişlerimin çıkardığı
şıngırtıyı işittim. Sonra dördü birden sakin adımlarla uzaklaştılar.
Büyü bozulmuştu. Diğer köleler etrafıma toplandı. Tek kollu adam
üzerindeki keten kıyafetten üç küçük parça yırttı. Her bir parçayı
fındık büyüklüğünde bir yumak haline getirip dişlerimden geriye kalan
boşluğa bastırdı. Ağzım kanla doluydu. Yutmaya çalıştım. Kan boğazıma
kaçtı, öksürdüm. Hayatımda duymadığım bir acı duyuyordum fakat kanla
beraber tuhaf bir mutluluk da sızıyordu dişetlerimden. Bitmişti.
...Engin Türkgeldi'nin Can Yayınları'ndan çıkan Orada Bir Yerde adlı kitabında yer alan Mükemmel Bir Gülüş öyküsünden bir kısa bölüm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder