Canım Ağacım Kanadalı yazar ve
illustratör Jacques Goldstyn’in Türkçeye çevrilen ilk eseri. Jacques
Goldstyn’in yazıp resimlediği Can Sanat Yayınları’ndan yayımlanan kitabın
çevirisi Mehmet Erkurt’a ait.
Cömert Ağaç’ta çocuk ve ağacın bir ömür boyu süren
arkadaşlığı ele alınırken Canım Ağacım kısa bir zaman diliminde geçiyor
ve çocuğun Bertolt adını verdiği ağacın son kışının ardından hikâye nihayetleniyor. Cömert
Ağaç’ta ağacın ölümü bizzat çocuğun elinden (maddi hırslarını gidermek
için) gelirken, Canım Ağacım’da çocuk, ölümünün ardından yakın
arkadaşı Bertolt’u onurlandırıyor.
Cömert Ağaç’taki çocuğun aksine onu asla terk etmiyor
çünkü o bir münzevi, farklılıklarıyla yaşadığı toplumda göze battığının,
insanların onunla alay ettiğinin farkında ama bu onu hiç de rahatsız etmiyor.
Yalnızlığından memnun, ilgi alanları var.
Ağaca tırmanmak en sevdiği
şeylerin başında geliyor. Elbette Bertolt’a ve elbette ilkbaharda. Çünkü bahar
gelince, tepeden tırnağa yeşile keser Bertolt. Harika bir gizlenme yerine
döner. Gizlenme yeri yeterli değil onu tarif etmeye. Bertolt, bu koca meşe, bir
ev, sığınak, labirent, hatta bir kale, bir çocuğa, sincap ailesine, bir
kargaya, puhu kuşuna, ağustos böceklerine, sıvacık kuşlarına ve diğerlerine…
Bir 500 yılı var ki ayakta, dimdik ve de dilsiz. O sustukça dile gelir çocuk,
bir bir anlatır yaşadıklarını, baharda, yazda, sonbaharda ve de kışta.
İlkbaharda, yaprakların arasına saklanmak gibisi yoktur. Kimselere
görünmeden, tepeden görür kasabanın tüm gizli saklısını, kilometrelerce öteyi,
hatta yer yuvarlağını… Fırtınanın koptuğu günlerse bir masal gibidir!
Dante’nin şiirleri gibi. Rüzgâr sizi önüne katıp götürmesin diye sımsıkı
tutunmanız gerekir. Dalı budağı, tıpkı fırtınaya yakalanmış bir
kalyonun direkleri gibi gıcırdasa ve çatlasa da Bertolt güvenli bir sığınak
gibidir. Ona sığınanları yarı yolda bırakmaz ama asıl cümbüş baharda, onun da
eli kulağında.
İlkbaharın gelişi ilk kez neşelendirmez çocuğu. Tüm ağaçları
çiçekler, tomurcuklar, yapraklar basar, Bertolt hariç. Günler, haftalar geçer,
ümitle bekler çocuk ama bir gün gerçeği kabullenir. Bertolt ölmüştür.
Şöyle dillendirir içinden
geçenleri:
Bir kedi öldüğünde, bunu hemen anlarız.
Aynı şey bir kuş için de geçerli.
Ama bir ağaca baktığınızda,
bunu hemen anlamazsınız.
Karşınızda hareketsiz,
dev bir sırık gibi dikilir.
Nefesini tutuyormuş gibi...
Bize bir oyun oynuyormuş gibi...
Oysa oyun oynamıyordur
Bertolt. Yalnızca yeryüzündeki zamanı bitmiştir. Ölen bir kediye, kuşa veda
etmek gibi değildir ayakta ölmüş bir ağaca veda etmek ama bir mobilyaya ya da
yakılacak oduna dönüşmeden önce sevgili dostunu onurlandırmanın bir yolunu bulacaktır
çocuk.
Canım
Ağacım
Yazan
ve resimleyen Jacques Goldstyn
Çeviren
Mehmet Erkurt
Can
Çocuk
+8
* Bu yazı 14/12/2018 tarihinde Yeşil Gazete'de Çocuklar İçin Yeşil Kitaplar köşesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder