Ne ara uyandın sen, gel gel.
Çişini yaptın mı?
Bebek değilsin tabi. Bebek diyen mi oldu?
Acıktın mı!
Annen kızıyor sonra. Akşam evde bir şey
yemiyormuşsun.
Çok mu miden kazındı? Ee iyi madem. Reçelli ekmek
yiyelim.
Vişne reçeli kalmadı. Yazdan kalma hiç açılmamış
bir kavanoz çilek reçeli var.
Bileğim de tutmaz şimdi. Nasıl yapsak? Koş
Ayla ablanın kapısını çal da çağır. Hadi oğlum.
Utanacak ne var?
Eh iyi ya, biz deneyelim. Bütün kemiklerim
çatırdıyor. İskelet değil demirci atölyesi mübarek. Hah, tut elimi de mutfağa
gidelim.
Sen mi çıkardın halının saçaklarını?
Oğlum kaç kere dedim. Rahmetli deden halının
saçağına takıldı da, düşüp kalçasını kırdı. Niye çıkarıyorsun? Söyleyeceğim
annene seni kreşe yazdırsın!
Tamam, tamam ağlama. Sok onları halının altına da
nenenin ayakları takılmasın. Hadi oğlum.
Bak açılmıyor. Kolumda derman mı var benim.
Aman da anneannesinin kuzusu. Ayla ablasını da
çağırırmış.
Hoş geldin Ayla. Gel, geç içeri.
İyiyim, iyiyim. Bora acıkmış. Reçelli ekmek
yiyelim, dedik. Açamadık kapağını.
Büyüğüm tabi. Beğenemedin mi?
Ne güzel dedin Ayla. Ağzına sağlık. Duydun mu
Ayla ablanı?
Sevmiyorum mutfakta oturmayı. İçeri geçelim,
ferah ferah.
Otur oraya dökmeden ye.
Bacak kadar çocuğun ağzında maskara oldum. Ah,
siz beni gençken görecektiniz. İskeleden balıklama dalar, dubaya kadar
yüzerdim. Hey gidi günler.
Ayla televizyon sehpasının altında fotoğraf
albümü olacak.
Tamam o işte. Getir yavrum.
O mu? Artin.
Çok yakışıklıydı. Sınıf arkadaşım. Babası kapalı
çarşıda kuyumcuydu. Ona sipariş yüzük yaptırmak kadınlar için ne
prestijdi.
Amerika’ya gittiler sonra. Bak bu da Rakel. Okula
hep beraber giderdik, kardeş gibi, kol kola.
Ayla bir çay demleyelim de içelim.
Bırak onu. Çelik olan ağır geliyor bana.
Kaldıramıyorum. Mutfakta alüminyum çaydanlık var. Onunla demle, sana
zahmet.
Bulamadın mı? Kaldırmıştır Ayşen. Eskiymiş,
çirkinmiş. Ben de eskidim, n’apalım atalım mı yani!
Hah, demledin mi? Eline, koluna sağlık Ayla’cığım.
Ne diyordum?
Bu koltuklar mı? Aman nesi güzel. Ben L takımları
seviyorum. Modern şeyleri. Bunların hatırası var işte, atamıyor insan.
Köşkten ya bak nasıl da hatırladın. Osman amcanın
avukat bir amcası vardı. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Çoluk çocuk
hepsi trafik kazasında ölünce kardeşlerine kaldı hep mallar. Karısının ailesi
pek çingene çıktı. Haraç meraç para eden ne varsa sattırdılar. Hatıra diye bir
bunlar kaldı.
Sen karışma lafa. Anası kılıklı. Örtcem
tabi.
Yok, orijinal değil. Biz kaplattıydık. Şu
çarşafın altında yüzünü gören mi var. Osman amcan çok titizdi. Aman gençliğimde
az çektirmedi bana. Oraya oturma, buraya koyma. Sonra sonra alıştım ben de.
Öldü ama bak kuralları evin içinde hâlâ.
Can çıkar, huy çıkmaz diye boşuna dememişler.
Elli üç yıl aynı yastığa baş koyduk.
Ben o zamanlar çok alımlıydım. Sokağa bir çıktım
mı, bütün esnaf kapılara dizilirdi. Babam da nasıl sert, despot. Ablam da o
ara, istemedikleri biriyle kaçıp gidince olan bana oldu. Ne sorgu ne sual. İlk
isteyene verdiler, gitti.
Osman amcan titizdi, azıcık huysuzdu ama temiz
adamdı. Yol yordam bilirdi.
Bir şirketin muhasebesinde çalışırdı. Bütün gün
yoruluyor diye evde çocuklara çıt çıkarttırmazdım. Mum gibi otururlardı
babaları gelince. Amcasından miras kalınca, kendi işimi kurayım, dedi. Bu evi
aldık. Artan parayı sermaye yaptı bir kırtasiye açtı okulun karşısına. Aman o
suratsız adam gitti, yerine neşeli bir adam geldi. Çocuklar bayılırdı.
Fotokopi makineleri ilk çıktığında kimden
duyduysa alıp dükkâna koyacağım, dedi. Etme, eyleme, dünya para, dedim. O zaman
ihtiyaç kredisi falan yok. Sen ver şu bileziği, söz sana aynısından iki tane
alacağım, dedi.
Verdim, verdim. Ama anneme falan giderken içim içimi
yiyor. Fark eder de, bir söz ederler diye.
Hiç de korktuğum gibi olmadı. Aldı makineyi. Para
da kazandı, söz verdiği iki bileziği de taktı bileğime. Altın bilezik o değil
ama seninki.
Mühendis çıkıp ne demeye evde oturuyorsun hiç
aklım almıyor.
Boşuna demiyorlar, ekmek aslanın ağzında.
Hepiniz için dua ediyorum. İnşallah kızım tez
zamanda gönlüne göre bir iş bulursun.
Bu dada iki aylıktı anası işe başladığında. İşten
çıkarırlar diye korktu. Anne senden başka kimseye emanet edemem diye tutuşturdu
elime o gün bugündür beraberiz.
Çocuklar küçükken ev kalabalıktı. Osman amcanın
köyden ipini koparan gelirdi. Az çocuk okutmadım. Onlar yine bayramda, seyranda
telefon açar, anneler gününde, yılbaşında hediye yollar, eksik bırakmazlar.
Ayşen akşam kapıdan alır bir merhaba demez. Utanmasa sepete koy sarkıt aşağı
diyecek. Kime çekti bilmem.
Yorgunlukmuş. Bir o mu yorgun. Bak bacaklarıma
varisler düğüm düğüm.
Aman senin de kafanı şişirdim. İhtiyarlık. Bak
işine evladım sen.
Bir bardak çay içseydin gitmeden.
Beklemesin makinenin içinde. Kırışır sonra,
haklısın.
Ben içeyim bari. Ağzına kadar da doldurmuş. Kim
içecek onca çayı. Bora paşa çayı içer misin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder