28 Şubat 2022 Pazartesi

Marteniçka, dilde kafiye ve diğer şeyler

Yarın 1 Mart. 
Balkanların güzelim geleneği marteniçkalar bileklere takılacak. İlk leylek görüldüğünde çıkarılıp çiçek açmış bir ağacın dalına bağlanacak. Kızımla marteniçka bileklikleri örmeye başladık. Hayli kolay. Yine de tüm sınıfa yetecek marteniçkayı hazırlamak için bu akşam biraz daha çalışmamız gerekecek. 
Sonrası iyilik, güzellik, umut. Marteniçkalar bileklere, güzel dilekler gönüllere... Marteniçkayla gelmezse dilenen sırada Hızırellez'in olduğu bilgisiyle. 

Kelimeleri devirmek, dili kafiyeli hâle getirmek ne sık başvurduğumuz bir oyun. İçerik zayıf olduğunda kulakta yaratacağı ahenkten güç kazanmaya çalışıyor belki de yazan kişi. Orada tekrarlayan ritmin içi boş olanın önüne geçmesi gayesiyle. Bazen bilerek, bazen bilmeden başvurduğumuz kestirme yollardan biri. Gece yarısına kadar bununla beraber yazacağım üç yazı kaldığı için bu küçük kusur, bu kolaycılık affedilir diye umuyorum. Üstelik üzerine düşünülecek dilsel bir mesele de var şimdi. 

Konu yazmak ve yayımlanmaya gelince meselelerin ardı arkası kesilmiyor. Bir tanıdığım örneğin, bana yayınevi açtıklarını, bundan böyle kitaplarımı basmaya talip olduklarını, dahası kitaplarımı indirimli basabileceklerini söyledi. Sosyal medyadan da satarız, dedi. Zamanım dardı. Kitapları bastırmak için para ödemediğimi, üzerine de telif aldığımı söyledim. Tanıdığa bastırmak, sosyal medya yoluyla sattırmak, çevresi olan biri için birkaç haftada bin kitabı elden satmak, dağıtmak hiç sorun olmayacaktır. Ve fakat benim talip olduğum şey bu değil. Yazanlar arasında hangi yayınevlerinin parayla kitap bastığı, hangilerinin yayın kurulu onayıyla bastığı elbette biliniyor. Derdim eşe dosta hatıra kitap bırakmak olmadığına göre hangi yoldan sapmadan yürüyeceğim de belli. Yazdıklarını paylaşmak, bir kitap bütünlüğünde görmek sabır işi. Bu yazı  dilerim bir yerlerde sabrını yitiren, onları bir matbaadan öte olmayan bir tabela yayınevine doğru çekilenlerin önüne çıkar ve kendisine yeniden yazmak, gözden geçirmek için cesaret ve ilham verir. 

Yolun başında yayımlanmak yazar adayı için hem muğlak hem de sürekli kulak kabarttığı bir alan. İşittikleri arasında neler var? "Her yer atölye oldu. Her atölyeye giden yazıyor. Yayınevleri dosyalarla dolup taşıyor." Sonra kimi editörler çıkıp gelen dosyalarda rastlanan yaygın hataları sıralıyor: "bitmemiş dosyalar", "yeniden okunmamış dosyalar". İş çocuk edebiyatına geldiğinde buna "eğitsellik, didaktiklik" ekleniyor. Yazar adayı için bunların hepsi oldukça kapalı ve kafa karıştırıcı. Özellikle de didaktik metin konusu. Sorular daha da çoğalıyor. "Bir metni didaktik olmaktan uzak tutan şeyler nedir? Editör dostu metinler nasıl olur, nasıl yazılır?" Yazar adayı bu kez bu sorulara yanıt bulmak için atölyelere gidiyor. Sıklıkla da kafasındaki soruya tatminkar bir yanıt bulamıyor. Dolaylı bir genellemeye varıyor sonra. "Tanıdık yoksa kitap yayımlatmak çok zor." 
Bu soruların yanıtını biliyorum. Az sonraaaa! 
Klişe biliyorum ama editör dostu metin yazmak, yazdığınızın gerçek niteliğini bilmek ancak ve  ancak iyi metinleri okuyarak geliştirebileceğiniz bir beceri. Yazdığınız türün iyi örneklerini okudukça, onlara yakından baktıkça, oralardaki yaratıcılığı, özgünlüğü, kurgudaki başarıyı gördükçe anlıyorsunuz neden dışarıda bırakıldığınızı. Edebiyatta kanon diye bir şey vardır, olacaktır ancak dışarıda tutulmayı yalnızca bu kanona bağlı olmamaya bağlamak tehlikeli ve kendini kandırmayı sağlayan bir şey. O yüzden yazdıklarınıza âşık olmayın.  Yakınlarınızdan gelen alkışlar gözlerinizi bağlamasın. En yakındakiler genellikle bambaşka şeyleri takdir ederler. Örneğin iş hayatınızı sürüdürür, bir ailenin sorumluluğunu taşırken yazmaya vakit ayırabilmenizi ya da ilerleyen yaşınıza rağmen edebiyatla yakın ilişkinizi, belki ilk kez kurup çaba göstermenizi. Ama sıklıkla metnin gerçek içeriğine gelmez bu alkışlar. Çabanıza, harcadığınız emeğe, yürüdüğünüz yola düzülen övgülerle yayınevlerinin sessizliği arasındaki tezat keskinse, yazdıklarınızı bir kenara kaldırın ve yepyeni bir şey yazın. Çalışın. Ve kendinize gerçek yazı müttefikleri bulun. O zaman işler umduğunuz gibi ilerleyebilir. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder