1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı sebebiyle oda merkezinde bir etkinlik yapalım, dedik. Bir genel cerrah çağırıp meme kanseri belirtilerini, kendi kendini muayeneyi, meme ultrasonu ve mamografinin önemini anlatsın istemedik. Malum bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay. Zor olan o bilgiyi tutmak, içselleştirmek ve hayatına sokacak şekle çevirmek. İnsanları evinden dışarıya çıkmaya çağıracak şeyin, bilgi değil gerçek tanıklıklar olduğuna inandık.
Hepimiz meme kanserinin tanığıyız diyerek seslendik. Meme kanseri hastası, meme kanserli hastaya bakan hekim ya da hasta yakını olduğumuzu vurguladık. Çünkü bilim bize her sekiz kadından birinin hayatının bir evresinde meme kanserine yakalanacağını söylüyor. Dolayısıyla tanık olduk ya da olacağız. O halde tanık olanlar konuşsun, tanık olacaklara kendi hikâyelerini anlatsın istedik. Konuşacağımız alanı Pembe Kürsü diye tanımladık. Hatırlatmak için hatırlama cesaretine sahip tüm kadınları Meme Kanseri Farkındalık Ayı olan pembelere bürünmeye, anlatmaya ve dinlemeye davet ettik. Çünkü kullanılmayan bilgi işe yaramaz. İnsanların kalbine işleyen, onları harekete geçiren hikâyelerdir.
Tam da umduğumuz gibi geçti sohbet. Kahkahalı, yemeli içmeli. Kadın elinin değdiği her yerde olduğu gibi, imece usulü ve de süslü.
Belki şimdi bu satırları okuyan biri geçtiğimiz ay eline gelen bir kitleyi hâlâ doktora göstermediğini anımsar ya da içeri çöken meme ucunun altında kötü haber yatıyordur diye doktora gitmeye cesaret edemediğini kendine itiraf eder ve adım atar diye yazıyorum. Ne de olsa hâlâ 1-31 Ekim tarihleri arasındayız. Eh, madem yazı kamu spotuna döndü, sloganı da yapıştırayım.
Erken teşhis hayat kurtarır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder