1 Nisan 2017 Cumartesi

NASIL YAZAR/ŞAİR OLDUM? (34)

HAYAL, NİYET VE YOLCULUĞUM





Yıl 2005.
Ankara Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyorum ve Prof. Dr. Sedat Sever’den Çocuk Edebiyatı dersi alıyorum. Çocuk kitaplarını inceliyoruz, metnini, resimlerini yorumluyoruz, bazı kitapların içine öyle çekiliyorum ki kendimi çocuk kitabı yazarı olarak hayal ediyorum. 

Yıl 2006.
Ankara Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyorum ve Resim dersi alıyorum. Ders için bir eşek çizmem gerek. Hoca üzerine basa basa, resimlerimizde şablon kullanmamızı istemediğini, özgün olması gerektiğini söylüyor. Yani bir yerden referans almadan, imgesel çalışmamız gerek. Bir kompozisyon yaratıp içine de eşeği yerleştiriyorum bir güzel, lakin eşek gerçek bir eşekten çok bir çizgi film karakterine benziyor. Heyecanla hocaya gösterdiğimde ise yiyorum azarı. Şablon olmadığına, hayal ürünü olduğuna bir türlü inanmıyor. Bir yandan üzülüyorum, bir yandan eşeğe bakıp, kendimi çocuk kitabı çizeri olarak hayal ediyorum. 


Yıl 2014.
Bir süre çocuklarla ve çocuklar için çalıştıktan sonra köye yerleşiyorum. Dört beş arkadaş domates yetiştiriyoruz, koyun alıp çobanlık yapıyoruz. Koyunlarla hemhal oluyorum, onlar merada otlarken ben de bir ağacın dibine oturup onları izliyorum. Birbirleriyle ve bizim köpeklerle olan muhabbetlerine tanık oluyorum. Önüm, arkam, sağım, solum ilham, hikaye, manzara. Böyle bir ortamda gel de çizme, gel de yazma! Lakin o kadar çok çalışıyoruz ki, hikâyeleri de, manzaraları da hafızaya atmaktan başka çarem yok. Bir gün yazıp çizeceğim diyorum merada o ağacın altında otururken. Hayal kurup gülümsüyorum.



Yıl 2015.
Heybemde o manzaralarla, karakterlerle, hikâyelerle dönüyorum şehre. Artık hayalimin peşinden koşabilirim. Çünkü köyde geçirdiğim zamanlar bana öğretti ki bir hayale koşmak hiç de sanıldığı kadar zor değil. Önce bir hayal kur, sonra bir adım at. Gerisini otur seyret, meradaki koyunları seyreder gibi. 

İşte böyle başladı yazar - çizerlik yolunda ilk adımı atmam. Önce Çevreci Domates Çeri’yi yazıp resimledim. Kitabın yanında bir miktar toprak ve organik domates tohumu da vardı. Çocuklar Çeri’yi de, domates yetiştirmeyi de sevdi sanıyorum. Köyde ektiğimiz domates tohumları da meyvesini hem domates, hem kitap şeklinde vermiş oldu. Çeri’nin her sayfasında o günlerin anısı ve izi kaldı.



Ardından Koyunlar Gibi Yünümüz Olsa geldi. Çeri’nin aksine bu kitap yalnızca ‘eğlendirmeyi’ amaçlıyordu. Bir yandan da çocuklara koyunlar gibi yünümüz olsa hayatın nasıl olabileceğini, neler yapıp neler yapamayacağımızı sorduruyor, birçok açıdan hayvanlar kadar özgür olabilmenin hayalini kurduruyordu.



Üçüncü kitabım Sakalını Taşıyan Adam'da sürekli bir şeyler toplayan, topladıkça ağırlaşan bir adamın hikâyesini anlattım. Kitabın sonuna doğru adam bırakmayı, vermeyi öğreniyor ve verdikçe hafifliyor, özgürleşiyor. Konunun yine özgürleşmek, sadeleşmek ve yüklerden kurtulmak olması tesadüf değil sanıyorum. Köye göçme deneyimimle başlayan bir sadeleşme çabası, yazıp çizdiklerime de yansıyor olmalı. 



Dördüncü kitabım Çiçekli Şiirler ilk şiir kitabım. Şiir yazmaya ilk haikuyla tanıştıktan sonra başladım. Haikuların sadeliğine, az sözcükle çok şey anlatmasına ve içinde doğadan bir parça taşıyor olmasına âşık oldum. Her fırsatta doğaya kaçan ve her kaçışta da büyülenen bir insan olarak 'haiku' tam bana göreydi. Başo’nun Kelebek Düşleri’ni ilk okuduğumda ben de ilk haiku yazma denemelerine başladım. Geçtiğimiz baharda ise ilk kez çocuklar için haikular yazma fikri aklıma düştü ve böylece Çiçekli Şiirler ortaya çıktı. Her ne kadar haikunun 5-7-5’lik hece ölçüsüne sadık kalmasam da büyük oranda esinlendiğim bir üslup oldu haiku.

Mesleğimi sorduklarında halen ‘yazarım’ ya da ‘çizerim’ diyemesem de, yolculuğum bir yerden başladı ve devam ediyor. Tek bildiğim bu işi tutkuyla yaptığım ve bu yolda olmayı sevdiğim. Yol nereye götürür, neler çıkarır karşıma ve ben nelerle çıkabilirim çocukların karşısına, bunu heyecanla bekleyip göreceğim. Hikâyemin, bu yola çıkmayı ya da çıkmış olup devam etmeyi niyet edenlere ilham olmasını dilerim.

GONCA MİNE ÇELİK






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder