21 Eylül 2017 Perşembe

YİĞİT YAVUZ İLE ÇEVİRİ VE ÇEVİRMENLİK ÜZERİNE SÖYLEŞİ


Tim Parks "Çevirmenler Niçin Biraz Takdiri Hak Ediyor" (The Observor 25 Nisan 2010 - Çeviri: Yiğit Yavuz) adlı makalesini "Her neslin, kendi çevirmenlerine ihtiyacı vardır. Güzel bir edebiyat eserinin asla güncellenmesi gerekmez; oysa bir çeviri, ne denli harika olsa da zamanla toz tutar. Pope’un Homeros’unu okurken, Homeros’tan ziyade Pope’u duyarız. Constance Garnett’ın Tolstoy’unu okurken, 19. yüzyıl sonları İngiltere’sinin sesini duyarız. Büyük eserleri yeniden ele alıp, onları kendi dilimize uydurmamız icap eder. Bunun için taze zihinlere, taze seslere ihtiyaç duyuyoruz. Her yıl birkaç dakikalığına, çevirmenlerin önemli olduğunu gerçekten kabul etmemiz, en iyi çeviriyi okuduğumuzdan emin olmamız gerekiyor," sözleriyle bitiriyor. 
Gelin Parks'ı dinleyelim. Birkaç dakikalığına çevirmenlerin önemli olduğunu kabul edelim, yazar ve yayınevi seçimi kadar çevirmen seçimine dikkat etmek gereğini akılda tutalım ve çevirmenlere kulak verelim. 




Çeviriye nasıl başladınız?

Çeviriye, yıllar içinde uğraşa didine belli bir düzeye getirdiğim ama profesyonel anlamda işime yaramayan İngilizcemi bir şekilde değerlendirme arzusuyla başladım. Önce medya araştırmaları alanında yazılmış birtakım makaleler çevirdim, bunlar bir kitap içinde yayımlandı. Daha sonra, çok sevdiğim Jack London’ın Türkçede bulunmayan kurmaca dışı yazılarını derleyip çevirdim; çeşitli dergilerde dağınık şekilde çıkan bu yazılar belli bir sayıya ulaşınca, kitaplaşabileceklerini düşündüm. İmge Yayınevi’yle anlaştım ve ortaya, “Bana Göre Hayatın Anlamı” başlıklı bir kitap çıktı. Sonra İletişim Yayınevi’nden ve başka yayınevlerinden çeviri teklifleri geldi bana ve art arda kitaplar çevirdim.

Sizce çevirmen kimdir? İyi bir çevirmenin taşıması gereken özellikler nedir?

Çevirmen bir dil işçisidir; yapı bozumcu ve yapı kurucudur. Dil öğrenmeye, kelimelerle, cümlelerle uğraşmaya, bir dilin ve kültürün ürünü olan yapıları başka bir dil ve kültür içinde yeniden inşa etmeye çalışan ve bu çabadan zevk alan biridir. İyi bir çevirmenin her şeyden önce bu uğraşıyı çok sevmesi, dil yapılarına ve bu yapılar arasındaki ilişkilere, geçişlere merak duyması gerekir. Bu merakın doğal sonucu olarak, iyi bir okur ve söz sevdalısıdır çevirmen. Anadilini ayrıntılarıyla, girdisi çıktısıyla bilmeli, hedef dile ise en azından mühim hatalar yapmayacak denli hâkim olmalıdır. İyi bir araştırmacı, sabırlı bir sözlük tarayıcısı olmalıdır. Dikkat ve kuşkuculuk da, iyi çevirmenin önemli bir vasfıdır. Bir söz için akla gelen ilk karşılığı kâğıda geçirmeden önce, kelimelerin ve ifadelerin farklı ya da saklı anlamlarının da bulunabileceğini aklına getirmelidir; bu refleks zaman içinde, tecrübe ve bol pratikle gelişir. Burada, tecrübenin önemini vurgulamak lazım: Çevirmenlik “olunan”, gelişim manasında önü açık bir uğraştır. Çevirmen en iyi ihtimalle dört beş kitap çevirdikten sonra, acemilikten çıkmış kabul edilebilir.

Bir çevirmen olarak ritüel diyebileceğimiz belirli alışkanlıklarınız, elimden asla düşürmem dediğiniz araç, gereç, başvurduğunuz kaynaklarınız var mı?

Öyle sadık kaldığım ritüeller, ihtiyaç duyduğum özel koşullar yok. Çok konforlu bir çalışma masam mevcut olsa da, farklı ortamlarda, türlü gereçlerle çeviri yapabilirim. Gazetecilik mesleği, gürültülü ve karışık ortamlarda da işime yoğunlaşabilme alışkanlığı kazanmamı sağladı galiba. Bir sohbet ortamında da, sessiz bir odada da çalışabiliyorum. Yerine göre masaüstü bilgisayar da işimi görüyor, kâğıt ve kalem de. Elbette ihtiyaç duyduğum sözlüklere, ansiklopedilere erişebilmeliyim ve iyi-kötü bir internet bağlantım olmalı.

Çeviri yaparken nelere dikkat edersiniz?

Birçok şeye! Çerçevesi çok geniş bir soru gibi geldi bana.

Türkçeye henüz çevrilmemiş hangi kitabı dilimize kazandırmak isterdiniz?

Türkçeye henüz çevrilmemiş kitaplardan ziyade, kötü çevrildiğini düşündüğüm iyi kitaplarla karşılaşınca, “keşke bunu ben çevirseymişim,” dediğim oldu. Onun dışında, Emily Dickinson’ın toplu şiirlerini çevirmeye yeltenmiştim ama bu zor işi başaracak yetkinliğe ve zamana sahip olmadığımı çok geçmeden anladım.

Klasiklerin çevrilmesi konusunda yayınevleri ve çevirmenlerin üzerine düşen sorumluluklar nedir? Okur, seçim yaparken nelere dikkat etmelidir?

Sorunuzun esaslı yanıtı başlı başına bir yazı oluşturur aslında. Telif müessesesinin ortadan kalkması sebebiyle, klasik çevirileri alanı intihale, tahrif edilmiş-budanmış edisyonlara ve kötü çevirilere açık hale geldi. Dürüst ve iyi niyetli yayınevlerine hitaben söyleyebileceğim, onlara tavsiye edebileceğim en temel şey, yayınlamaya karar verdikleri eserlere hak ettiği özeni göstermeleri, bu eserleri tecrübesiz ve yetersiz çevirmenlerin, editörlerin eline teslim etmemeleri. Okurlara gelince: Bir klasiğin hangi çevirisini tercih etmesi gerektiğine karar verememiş okurların işi epey zor aslında. Onlara tavsiyem de basitçe şu: Klasik çevirileri konusunda kendisini ispatlamış, itibarlı yayınevlerini tercih etsinler, bunun yanı sıra çevirmenleri de tanımaya gayret etsinler. Fırsatçı, üçkâğıtçı, emek hırsızı yayıncıları da öğrenmeye, aradan seçmeye gayret etsinler.

Yaptığınız çeviriler sizde kurmaca metinler yazma isteği uyandırıyor mu?

Aslında, çevirdiğim kitaplar kurmaca yazma hevesimi söndürüyor demem daha doğru olur. Ağırlıklı olarak çok iyi yazarların çok değerli kitaplarını çevirdim. O kitaplar düzeyinde bir şey yazabileceğimi sanmıyorum. O halde neden yazayım? Bu soruya bir cevap bulamadım.

Şu anda hangi kitap üzerinde çalışıyorsunuz? Okurla ne zaman buluşacak?

İş Bankası Kültür Yayınları için, John Milton’ın Paradise Lost’unu çeviriyorum. Çeviriyi 2018’in başlarında bitirmeyi umuyorum ama yayına hazırlanma sürecinin ne kadar
süreceğini ve kitabın ne zaman yayın programına alınacağını şimdiden bilemiyorum.

Yiğit Yavuz hakkında:

1970 senesinde, tiyatro sanatçısı Mustafa Yavuz ve radyo prodüktörü Tülay Kutdemir Yavuz'un oğlu olarak Ankara'da dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği, Ankara ile İzmir'de geçti. İzmir Karataş Lisesi'nin ardından, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nü bitirdi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün Radyo-TV Sinema Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans yaptı. 1989 yılının sonundan itibaren, TRT'de çalışmaya başladı. Henüz üniversite öğrencisiyken girdiği Ankara Haber Dairesi Başkanlığı'nda geçirdiği yılların ardından, Başbakanlık Basın Merkezi'nde görev yaptı. Bir süre özel kanallarda çalıştıktan sonra, TRT'ye prodüktör kadrosuyla döndü. Halen TRT Trabzon Radyosu'nda radyo prodüktörü olarak çalışıyor. 
2003 yılından itibaren kitap çevirmenliğine başladı. Çeşitli yayınevleri için değerli edebiyat ve kültür yapıtlarının çevirisini yaptı. "Radyo'nun ABECESİ" adlı kitabı, Ütopya Yayınları'ndan çıktı. 
Prof. Dr. Şahinde Yavuz ile evli olan Yiğit Yavuz'un Işık ve Tan isminde iki oğlu bulunmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder