Tim Parks "Çevirmenler Niçin Biraz Takdiri Hak Ediyor" (The Observor 25 Nisan 2010 - Çeviri: Yiğit Yavuz) adlı makalesini "Her
neslin, kendi çevirmenlerine ihtiyacı vardır. Güzel bir edebiyat
eserinin asla güncellenmesi gerekmez; oysa bir çeviri, ne denli harika
olsa da zamanla toz tutar. Pope’un Homeros’unu okurken, Homeros’tan
ziyade Pope’u duyarız. Constance Garnett’ın Tolstoy’unu okurken, 19.
yüzyıl sonları İngiltere’sinin sesini duyarız. Büyük eserleri yeniden
ele alıp, onları kendi dilimize uydurmamız icap eder. Bunun için taze
zihinlere, taze seslere ihtiyaç duyuyoruz. Her yıl birkaç dakikalığına,
çevirmenlerin önemli olduğunu gerçekten kabul etmemiz, en iyi çeviriyi
okuduğumuzdan emin olmamız gerekiyor," sözleriyle bitiriyor.
Gelin Parks'ı dinleyelim. Birkaç dakikalığına çevirmenlerin önemli olduğunu kabul edelim, yazar ve yayınevi seçimi kadar çevirmen seçimine dikkat etmek gereğini akılda tutalım ve çevirmenlere kulak verelim.
Çeviriye nasıl başladınız?
Çeviriye,
yıllar içinde uğraşa didine belli bir düzeye getirdiğim ama profesyonel anlamda
işime yaramayan İngilizcemi bir şekilde değerlendirme arzusuyla başladım. Önce
medya araştırmaları alanında yazılmış birtakım makaleler çevirdim, bunlar bir
kitap içinde yayımlandı. Daha sonra, çok sevdiğim Jack London’ın Türkçede
bulunmayan kurmaca dışı yazılarını derleyip çevirdim; çeşitli dergilerde
dağınık şekilde çıkan bu yazılar belli bir sayıya ulaşınca,
kitaplaşabileceklerini düşündüm. İmge Yayınevi’yle anlaştım ve ortaya, “Bana
Göre Hayatın Anlamı” başlıklı bir kitap çıktı. Sonra İletişim Yayınevi’nden ve
başka yayınevlerinden çeviri teklifleri geldi bana ve art arda kitaplar
çevirdim.
Sizce çevirmen kimdir? İyi bir çevirmenin
taşıması gereken özellikler nedir?
Çevirmen
bir dil işçisidir; yapı bozumcu ve yapı kurucudur. Dil öğrenmeye, kelimelerle,
cümlelerle uğraşmaya, bir dilin ve kültürün ürünü olan yapıları başka bir dil
ve kültür içinde yeniden inşa etmeye çalışan ve bu çabadan zevk alan biridir.
İyi bir çevirmenin her şeyden önce bu uğraşıyı çok sevmesi, dil yapılarına ve
bu yapılar arasındaki ilişkilere, geçişlere merak duyması gerekir. Bu merakın
doğal sonucu olarak, iyi bir okur ve söz sevdalısıdır çevirmen. Anadilini
ayrıntılarıyla, girdisi çıktısıyla bilmeli, hedef dile ise en azından mühim
hatalar yapmayacak denli hâkim olmalıdır. İyi bir araştırmacı, sabırlı bir
sözlük tarayıcısı olmalıdır. Dikkat ve kuşkuculuk da, iyi çevirmenin önemli bir
vasfıdır. Bir söz için akla gelen ilk karşılığı kâğıda geçirmeden önce, kelimelerin
ve ifadelerin farklı ya da saklı anlamlarının da bulunabileceğini aklına
getirmelidir; bu refleks zaman içinde, tecrübe ve bol pratikle gelişir. Burada,
tecrübenin önemini vurgulamak lazım: Çevirmenlik “olunan”, gelişim manasında
önü açık bir uğraştır. Çevirmen en iyi ihtimalle dört beş kitap çevirdikten
sonra, acemilikten çıkmış kabul edilebilir.
Bir çevirmen olarak ritüel diyebileceğimiz
belirli alışkanlıklarınız, elimden asla düşürmem dediğiniz araç, gereç,
başvurduğunuz kaynaklarınız var mı?
Öyle
sadık kaldığım ritüeller, ihtiyaç duyduğum özel koşullar yok. Çok konforlu bir
çalışma masam mevcut olsa da, farklı ortamlarda, türlü gereçlerle çeviri
yapabilirim. Gazetecilik mesleği, gürültülü ve karışık ortamlarda da işime
yoğunlaşabilme alışkanlığı kazanmamı sağladı galiba. Bir sohbet ortamında da,
sessiz bir odada da çalışabiliyorum. Yerine göre masaüstü bilgisayar da işimi
görüyor, kâğıt ve kalem de. Elbette ihtiyaç duyduğum sözlüklere,
ansiklopedilere erişebilmeliyim ve iyi-kötü bir internet bağlantım olmalı.
Çeviri yaparken nelere dikkat edersiniz?
Birçok
şeye! Çerçevesi çok geniş bir soru gibi geldi bana.
Türkçeye henüz çevrilmemiş hangi kitabı
dilimize kazandırmak isterdiniz?
Türkçeye
henüz çevrilmemiş kitaplardan ziyade, kötü çevrildiğini düşündüğüm iyi
kitaplarla karşılaşınca, “keşke bunu ben çevirseymişim,” dediğim oldu. Onun
dışında, Emily Dickinson’ın toplu şiirlerini çevirmeye yeltenmiştim ama bu zor
işi başaracak yetkinliğe ve zamana sahip olmadığımı çok geçmeden anladım.
Klasiklerin çevrilmesi konusunda
yayınevleri ve çevirmenlerin üzerine düşen sorumluluklar nedir? Okur, seçim
yaparken nelere dikkat etmelidir?
Sorunuzun
esaslı yanıtı başlı başına bir yazı oluşturur aslında. Telif müessesesinin
ortadan kalkması sebebiyle, klasik çevirileri alanı intihale, tahrif
edilmiş-budanmış edisyonlara ve kötü çevirilere açık hale geldi. Dürüst ve iyi
niyetli yayınevlerine hitaben söyleyebileceğim, onlara tavsiye edebileceğim en
temel şey, yayınlamaya karar verdikleri eserlere hak ettiği özeni göstermeleri,
bu eserleri tecrübesiz ve yetersiz çevirmenlerin, editörlerin eline teslim
etmemeleri. Okurlara gelince: Bir klasiğin hangi çevirisini tercih etmesi
gerektiğine karar verememiş okurların işi epey zor aslında. Onlara tavsiyem de
basitçe şu: Klasik çevirileri konusunda kendisini ispatlamış, itibarlı
yayınevlerini tercih etsinler, bunun yanı sıra çevirmenleri de tanımaya gayret
etsinler. Fırsatçı, üçkâğıtçı, emek hırsızı yayıncıları da öğrenmeye, aradan
seçmeye gayret etsinler.
Yaptığınız çeviriler sizde kurmaca
metinler yazma isteği uyandırıyor mu?
Aslında,
çevirdiğim kitaplar kurmaca yazma hevesimi söndürüyor demem daha doğru olur.
Ağırlıklı olarak çok iyi yazarların çok değerli kitaplarını çevirdim. O
kitaplar düzeyinde bir şey yazabileceğimi sanmıyorum. O halde neden yazayım? Bu
soruya bir cevap bulamadım.
Şu
anda hangi kitap üzerinde çalışıyorsunuz? Okurla ne zaman buluşacak?
İş Bankası Kültür
Yayınları için, John Milton’ın Paradise
Lost’unu çeviriyorum. Çeviriyi 2018’in başlarında bitirmeyi umuyorum ama
yayına hazırlanma sürecinin ne kadar
süreceğini ve kitabın ne zaman
yayın programına alınacağını şimdiden bilemiyorum.
Yiğit Yavuz hakkında:
1970
senesinde, tiyatro sanatçısı Mustafa Yavuz ve radyo prodüktörü Tülay
Kutdemir Yavuz'un oğlu olarak Ankara'da dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği, Ankara ile İzmir'de geçti. İzmir Karataş Lisesi'nin ardından, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nü bitirdi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün Radyo-TV Sinema Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisans yaptı. 1989 yılının sonundan itibaren, TRT'de çalışmaya başladı. Henüz üniversite öğrencisiyken girdiği Ankara Haber Dairesi Başkanlığı'nda geçirdiği yılların ardından, Başbakanlık Basın Merkezi'nde görev yaptı. Bir süre özel kanallarda çalıştıktan sonra, TRT'ye prodüktör kadrosuyla döndü. Halen TRT Trabzon Radyosu'nda radyo prodüktörü olarak çalışıyor.
2003 yılından itibaren kitap çevirmenliğine başladı. Çeşitli yayınevleri için değerli edebiyat ve kültür yapıtlarının çevirisini yaptı. "Radyo'nun ABECESİ" adlı kitabı, Ütopya Yayınları'ndan çıktı.
Prof. Dr. Şahinde Yavuz ile evli olan Yiğit Yavuz'un Işık ve Tan isminde iki oğlu bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder